2015'te odak noktası merkez bankalarıydı
-
Yeni yılda da Fed'in kademeli faiz artışları, ECB'nin genişleme politikasının etkileri ve TCMB'nin sadeleşme adımları piyasaların yönü üzerinde etkili olacak
Merkez bankaları, sözle yönlendirmeleri ve yılın son ayında aldıkları kararlarla 2015 yılına damga vururken, ABD Merkez Bankası (Fed) faiz artırım süreciyle piyasaları en fazla etkileyen kurum olarak öne çıktı.
Piyasaların yönünü belirleyen ve yakından takip edilen merkez bankaları, aralık ayında aldıkları kararlarla yeni yıl öncesinde en çok konuşulan kurumlar olarak dikkati çekti.
Fed, piyasaları etkileyen en önemli merkez bankası olurken, Fed'i, Avrupa Merkez Bankası (ECB) izledi. Fed'in faiz oranlarını ne zaman artıracağı, küresel piyasalarda geçen yılın en önemli gündem maddesi haline geldi.
Yılın başından aralık ayının ortasına kadar "Fed faizi artırdı, artıracak, gelecek yıl artıracak" gibi tahminler hisse senedi, tahvil ve döviz piyasasında yüksek oynaklığa yol açtı.
Fed, 16 Aralık'ta gösterge faiz oranını 0,25 puan artırarak yüzde 0,25-0,50 aralığına çıkardı. Böylece 2006'dan beri ilk kez faiz artıran Fed, yeni bir dönemin de kapısını araladı.
Yıl boyunca Fed'in faiz artırımına gideceği beklentileri, doların diğer para birimleri karşısında yükselişe geçmesine yol açarken, sermaye sahipleri ve yatırım fonları da gelişen ülkelerdeki varlıklarını dolara çevirerek kazançlarını korumaya ve risklerini azaltmaya çalıştı.
Artan dolar talebi ile dolar endeksi aralıkta 100,51 seviyesini gördü, 12 yılın zirvesine çıktı. Gelişen ülke para birimlerinin dolar karşısındaki kayıpları ise azalan risk iştahı ile arttı. Bu dönemde dolar karşısında yaklaşık olarak Güney Afrika randı yüzde 30, Brezilya reali yüzde 45 ve Türk lirası yüzde 25 değer kaybetti.
Draghi'den euroya destek
ECB Başkanı Mario Draghi ise 3 Aralık'taki toplantıda parasal genişleme programı kapsamında varlık alım miktarının aylık 60 milyar euro düzeyinde devam edeceğini ancak programın süresinin Eylül 2016'dan Mart 2017'ye kadar uzatıldığını belirtti.
Kararın ardından avroya talep artarken, euro/dolar paritesi 1,0551 seviyesinden 1,10 sınırına kadar yükseldi ve 1,09 düzeyinde dengelendi. Avrupa borsaları ise parasal genişlemenin yarattığı pozitif hava ile yıl içinde tarihi zirvelerini test etti.
Öte yandan İngiltere Merkez Bankası (BoE) Başkanı Mark Carney de aralık ayı içerisinde yaptığı açıklamada düşük emtia fiyatları nedeniyle yüzde 2'lik enflasyon hedefine hala yaklaşılamadığını ve istenilen şartların sağlanamamasından dolayı faiz artışı için uygun koşulların oluşmadığını söyledi. Petrol fiyatları üzerindeki baskının sürdüğü göz önüne alındığında BoE'nin enflasyon hedefine ulaşmak için önünde hala zorlu bir yol olduğu görülüyor.
Japonya Merkez Bankası (BoJ) da aralık ayında parasal tabanın yıllık 80 trilyon yen artırılması programında değişiklik yapmazken, Borsa Yatırım Fonu alımı için yeni bir program açıkladı. Bu program ile yıllık 300 milyar yenlik alım yapacağını kaydeden BoJ yetkilileri, ayrıca devlet tahvili alımlarında ortalama vadeyi de 7-10 yıldan 7-12 yıla uzattı.
TCMB, 10 ay boyunca politika faizinde değişiklik yapmadı
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2014'te enflasyonun yüzde 8,17 ile yüzde 5 hedefinin üzerinde gerçekleşmesi nedeniyle 2015'in Ocak ayında hükümete açık mektup gönderirken, yılın ilk faiz indirimini de ocak ayında gerçekleştirdi.
Politika faizini ocakta yüzde 8,25'ten yüzde 7,75'e indiren Merkez Bankası, şubat ayında da politika faizini 25 baz puan düşürerek yüzde 7,50'ye çekti. 2015 yılı boyunca iki defa politika faizini indiren TCMB, 10 ay boyunca politika faizinde değişiklik yapmadı.
Merkez Bankası, ağustos ayında küresel para politikalarının normalleşmeye başlamasından önce ve sonra uygulanabilecek politikalara ilişkin yol haritasını açıklarken, Fed'in faiz artışının ardından piyasalar, TCMB'den sadeleşme yönünde adımlar atmasını bekledi.
Fed'in faiz artırım kararının ardından gerçekleştirilen Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında piyasa beklentilerinin aksine faizlerde bir değişikliğe gidilmedi ve sadeleştirme adımı atılmadı. PPK toplantısında küresel para politikalarındaki normalleşmenin başlaması ile oynaklıklarda gözlenen düşüşün kalıcı olması halinde gelecek toplantıdan itibaren para politikasındaki sadeleşme adımlarına başlanabileceği kararı alındı.
Ekonomistler, 2015'te merkez bankalarının adını sıklıkla duyurduğu bir yıl olduğuna dikkati çekerek, Fed'in yıl boyunca piyasaları faiz artışına hazırladığını hatırlatıyor.
Gözlerin bir taraftan Fed'e odaklandığını diğer taraftan da ECB'nin atacağı genişlemeci politikalara çevrildiğini belirten ekonomistler, Fed'in aralık ayındaki faiz artışı ile piyasaların önündeki en büyük belirsizliğin ortadan kalktığını ifade ediyor.
Ekonomistler, 2016'da Fed'in kademeli faiz artışlarının, ECB'nin genişleme politikasının etkilerinin ve TCMB'nin ise sadeleşme adımlarının izleneceğini kaydederek, görev süresi bu yılın nisan ayında dolacak Erdem Başçı'nın tekrar atanıp atanmayacağı ya da yerine kimin getirileceğinin önemli gündem maddelerinden biri olacağını da dile getiriyor.