Türkiye OECD'de enerji talebi en hızlı artan ülke
-
Türkyılmaz, Türkiye'nin OECD ülkeleri içerisinde 10 yılda enerji talep artışının en hızlı gerçekleştiği ülke olduğunu belirtti
TMMOB Makine Mühendisleri Odası (MMO) Enerji Çalışma Grubu Başkanı ve Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Yönetim Kurulu Üyesi Oğuz Türkyılmaz, Türkiye'nin OECD ülkeleri içerisinde geçen 10 yıllık dönemde enerji talep artışının en hızlı gerçekleştiği ülke olduğunu belirtti.
MMO Adana Şubesinden yapılan açıklamaya göre, Türkyılmaz, şube tarafından Seyhan Otelinde düzenlenen ''Türkiye'nin Enerji Görünümü Mayıs 2011 Sorunlar-Çözümler'' paneline katıldı.
Türkyılmaz, enerjinin, özellikle de elektrik enerjisinin insan yaşamında tartışmasız bir önceliğe sahip olduğunu belirterek, ''Enerjisiz bir yaşam, günümüz koşullarında neredeyse olası değildir. Gelişen teknoloji ve artan enerji açığı bütün ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de yeni enerji kaynakları üzerinde daha fazla düşünülmesini ve hızlı bir şekilde alternatiflerin üretilmesini gerekli hale getirmiştir'' ifadelerini kullandı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre 1990-2008 döneminde birincil enerji talebi artış hızının aynı dönemde dünya ortalamasının 3 katı olarak yüzde 4,3 düzeyinde gerçekleştiğini anlatan Türkyılmaz, şunları belirtti:
''Türkiye, OECD ülkeleri içerisinde geçtiğimiz 10 yıllık dönemde enerji talep artışının en hızlı gerçekleştiği ülke durumundadır. Aynı şekilde ülkemiz, dünyada 2000 yılından bu yana elektrik ve doğalgazda Çin'den sonra en fazla talep artışına sahip ikinci büyük ekonomi konumunda olmuştur.
Türkiye'de kişi başına elektrik enerjisi tüketimi 2009'da 2.699kWh (brüt) seviyesinde olmuştur. 2010 gerçekleşme tahmini ise 2.871kWh'dir. Bu değerler 8.900 kWh'lik gelişmiş ülkeler ortalamasının üçte birinin altındadır. Kişi başına yıllık elektrik enerjisi tüketimi dünya ortalaması 2600 KWh, gelişmiş ülkelerde 8.900, ABD'de 12.322, Türkiye'de ise 2.871 kwh'dir.''
MMO Adana Şube Başkanı Hüseyin Atıcı da enerjinin, yaşamın sürdürülebilmesinin temel gereği olduğunu toplumsal-ekonomik yaşamın da olmazsa olmazı olduğunu vurguladı.