Enflasyon "kur" ve "gıda"yla yükseldi
-
Yılın ilk ayında enflasyon yüzde 2,46 ile piyasa beklentisinin üzerinde artarken, işlenmemiş gıda fiyatlarındaki yükseliş, fiyat ayarlamaları, enerji fiyatları artışı ve kur geçişkenliği etkili oldu
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden derlenen bilgiye göre ocak ayında tüketici fiyatları yüzde 2,46 arttı ve yıllık enflasyon 0,69 puanlık yükselişle yüzde 9,22'ye çıktı. Yıllık enflasyon Ocak 2016'dan bu yana en yüksek seviyesine ulaştı. Ocakta aylık en yüksek artış yüzde 6,37 ile gıda ve alkolsüz içecekler grubunda oldu.
Ekonomistler, ocak ayı enflasyonunun sürpriz yapmasında ağır kış şartları nedeniyle artan işlenmemiş gıda fiyatlarının, yükselen enerji fiyatlarının, fiyat ayarlamalarının ve TL'deki değer kayıplarının etkili olduğunu belirtti.
Önümüzdeki aylarda yıllık enflasyonun baz etkisiyle çift haneleri görebileceğini ifade eden ekonomistler, yıl sonunda enflasyonun yüzde 8-9 aralığında olacağını tahmin ediyor.
Ekonomistler, enflasyonda mücadelede "Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi"nde alınan kararların hızla uygulamaya geçirilmesi gerektiğine, Merkez Bankasının sıkı para politikasını sürdürmesinin önemli olduğuna dikkati çekti.
- "Enflasyon Ocak 2016'dan bu yana en yüksek seviyesine çıktı"
AA Finans Analisti ve ekonomist Haluk Bürümcekçi, ocak ayında enflasyonun yüzde 2,46 artışla piyasa beklentisinin oldukça üzerinde geldiğini belirtti.
Enflasyonun geçen yıla göre yüksek gelmesinde işlenmemiş gıda (meyve-sebze) fiyatlarında yukarı yönlü bir düzeltme görülmesi ve kurlara hassas gruplardaki yüksek artışların etkili olduğunu vurgulayan Bürümcekçi, "Giyim fiyatlarının sezonluk indiriminin geçen yıldan yüksek olmasına karşılık, kurlara hassas olan gruplarda (mobilya, ev aletleri, araç satın alımı, görsel-işitsel sistemler, sağlık..) yükseliş gözlenmesi ise çekirdek enflasyonda artış getirdi. Böylece, yıllık TÜFE de önceki ayki yüzde 8,53 seviyesinden yüzde 9.22'ye yükselerek Ocak 2016'dan bu yana en yüksek seviyesine çıktı." dedi.
Bürümcekçi, gıda enflasyonunun hem işlenmemiş hem de işlenmiş gıda fiyatlarındaki yükselişten dolayı arttığına dikkati çekti.
İşlenmemiş gıda yıllık enflasyonunun yüzde 4,5 seviyesinden yüzde 8,7'e ve işlenmiş gıda fiyatlarının ise yüzde 6,8'e yükseldiğini ifade eden Bürümcekçi, böylece gıda fiyatlarının yıllık artış hızının yüzde 7,8 seviyesine çıkarken, 2017 yılı için son Enflasyon Raporunda yukarı revize edilen gıda fiyatı varsayımının (yüzde 9) altında gerçekleştiğini dile getirdi.
- "Merkez Bankası sıkı duruşunu korumak zorunda"
Ekonomist Bürümcekçi, önümüzdeki dönem seyri açısından gıda fiyatlarının belirsizliği ve oynaklığı dışında, ham petrol ve diğer emtia fiyatlarının yükseliş eğiliminin, döviz kuru hareketlerinin ve olası kamu fiyat/vergi ayarlamalarının enflasyon üzerindeki yukarı yönlü riskleri canlı tutacağını söyledi.
Ancak, enflasyonun yönünü büyük ölçüde döviz kurlarının belirleyeceğini işaret eden Bürümcekçi, şöyle devam etti:
"Son durum itibarıyla bir miktar geri çekilme olsa da, son bir yıllık dönemde kur sepeti bazında değer kaybının yüzde 25 düzeyinde seyretmesi kurlardan fiyatlara geçiş riskinin belirgin artması anlamına gelmektedir. Kurların bu seviyelerde kalıcı olması durumunda en iyimser ihtimalle bile fiyatlara geçiş etkisi 3-6 ay içinde 2-2,5 puan aralığında olabilecektir. Dolayısıyla manşet enflasyonun, mart-mayıs döneminde yüzde 11 civarına kadar yükseldikten sonra yılı yüzde 8,5-9 aralığında kapatmasını bekliyoruz."
Bürümcekçi, Merkez Bankasının 16 Mart'taki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısına kadar TL'nin alınan tedbirlere verdiği tepkiyi gözleyeceğini ve ABD Merkez Bankasının (Fed) 16 Mart tarihli Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısı kararlarını izledikten sonra ek sıkılaşma ihtiyacı olup olmayacağına karar vereceğini dile getirdi.
- "Enflasyonla mücadelede etkili reform yapılmalı"
Finansinvest Başekonomisti Burak Kanlı ise enflasyonun üç temel sebepten yüksek geldiğini belirterek, bunların aralık ayında ve ocak başında yaşanan don ve sel sebebiyle artan sebze-meyve fiyatları, artan enerji fiyatları ve TL'deki değer kaybı olduğunu söyledi.
Diğer taraftan giyim fiyat enflasyonu gibi talebe duyarlı enflasyon kalemlerinde ise son yılların en düşük enflasyonunun görüldüğünü ifade eden Kanlı, "Bu iç talepteki zayıflığın açık bir göstergesi. Oldukça zayıf talebe rağmen yüksek enflasyon oranları görüyoruz. Zaten, talebin zayıflığı da kur geçişkenliğini sınırlıyor ve satıcılar kur kaynaklı maliyet artışlarının bir bölümünü fiyat yerine marjlarına yansıtmaktalar." değerledirmesinde bulundu.
Kanlı, gelecek aylarda enflasyonun baz etkisiyle yükselebileceğini ve çift haneye çıkma ihtimalinin bulunduğunu dile getirdi.
Enflasyonla mücadele için gerçekten etkili olabilecek reformları kararlılıkla hayata geçirmek gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Örneğin, gıda enflasyonundaki yükseliğin sorumlusu olarak aracılar ve perakendeciler görülüyor. Asıl sorun tarım sektöründe verimlilik artışının sağlanamaması. Bu sorun da ancak tarımı kademeli biçimde dışa açarak sağlanır. Tabi bunun da kısa vadede bir takım toplumsal olumsuz etkileri olur. Diğer taraftan ÖTV artışlarının da artık düzenli ve öngörülebilir olması gerek.
Merkez Bankasının yapacakları açıktır. Kur istikrarına odaklanmak ve geleneksel basit para politikası çerçevesine dönerek kafa karışıklığını ortadan kaldırmak ve nihai politika faizini de pozitif reel faiz verecek bir noktaya çekmek. Ancak bu sadece kur kaynaklı enflasyonist baskıyı ortadan kaldırır. TCMB'nin yapacakları sınırlıdır."
- "Enflasyondaki sürpriz artış gıda kaynaklı"
İş Yatırım Ekonomisti Muammer Kömürcüoğlu, enflasyondaki sürpriz artışın gıda kaynaklı olduğunu ve büyük ölçüde olumsuz hava koşullarının etkisinin görüldüğünü söyledi.
Kur etkisinin de ulaştırma ve çekirdek enflasyon tarafında hissedildiğini ifade eden Kömürcüoğlu, "İlk çeyrek sonu gibi manşet enflasyonda çift haneye ulaşma durumu söz konusu olacak. Enflasyonla mücadele konusunda hükümet tarafında gıda komitesinde yapılanların hızlandırılması gerekiyor. Ek olarak Merkez Bankası tarafından ise sıkı parasal duruşun devam etmesi gerektiğini düşüyorum." dedi.
AA