Bloomberght
Bloomberg HT Haberler İhracatçıların 2015 yılı beklentileri

İhracatçıların 2015 yılı beklentileri

  • İHKİB Başkanı Tanrıverdi, "2015'te yüzde 4-5 arası büyüme bekliyoruz. Gelecek yıl sonunda doların TL karşısında 2,70 civarında olacağını tahmin ediyorum" dedi

Giriş: 21 Aralık 2014, Pazar 13:44
Güncelleme: 21 Aralık 2014, Pazar 13:45

Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Doğan, Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşmak için her sene yüzde 5 civarı büyümeyi başarması gerektiğini belirterek, "Bu hedeften uzaklaşmamamız gerektiğini düşünüyorum" dedi.

2014'ü değerlendiren ve gelecek yıla ilişkin beklentilerini paylaşan Doğan, Türkiye'de istikrarlı yapıyı olumsuz etkileyen her dinamiğin negatif olduğunu, dövizin çok yükselmesi veya düşmesini de arzu etmediklerini anlattı

Doğan, perakende sektöründe kiraların ve ürün maliyetini oluşturan ithalata dayalı malların önemli bir kısmının dövizle ödendiğine işaret ederek, "Burada döviz riskinin olabildiğince azaltılması esastır. Bu kadar döviz ve kur riskini taşımıyor olmamız gerekir. Türkiye'deki dinamiklerden oluşan yapıların dövizle tahrip edilmemesi temel talebimiz" diye konuştu.

Doğan, Türkiye gibi istikrarlı büyüyen, kendi kimliğini, kendi ekonomisini geliştiren bir ülkenin artık ülkesinde kendi parasını ve kendi enstrümanlarını kullanmasının çok önemli bir unsur olduğunun altını çizdi.

İş alemi olarak faizin yüksekliğini doğru bir unsur olarak görmediklerini vurgulayan Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Keşke faiz çok daha düşük olsa. Faizin düşük olması ekonominin dinamiklerinin çok daha canlı gelişmesi demek. Ekonomide faiz düşerse yatırımlar doğal olarak artar. Ekonominin kendi içerisinde bu enstrümanlarla bir dengeye oturduğunu biliyoruz. Dolayısıyla arzu ederiz ki faiz düşsün. Ama faizi düşürecek unsurları bence geliştirmek ve tamamlamak gerekir. Tek başına faiz düşsün talebi, diğer dengelerin yerleşmediği bir noktada haklı olmaz ve faizleri düşürmeniz de söz konusu olmaz. Önümüzdeki dönemde faizin bir miktar daha aşağı doğru bir yön içerisinde olacağını düşünüyorum."

Doğan, son 2-3 yıl içinde, çevre ülkelerin büyük sıkıntılar yaşadığını, ancak Türkiye'nin parlayan bir yıldız olma özelliğine devam ettiğini belirterek, "Coğrafyada savaş ortamının gelişiyor olması Türkiye'nin risklerinden bir tanesi. Çözüm sürecinin birlik ve bütünlük içerisinde tamamlanması da Türkiye için önem arz ediyor. Bunların olmaması durumunu risk faktörü olarak görüyorum" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'de 2014 yıl sonunda büyümenin yüzde 2,5 - 3 bandında yer alacağını öngören BMD Yönetim Kurulu Başkanı Doğan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Coğrafyadaki bütün olumsuzluklara rağmen Türkiye'nin büyümesini yapmış olmayı önemsiyorum. Ama hepimiz çok iyi biliyoruz ki 2023 hedeflerinin gerçekleştirilmesi daha yüksek bir büyümenin yakalanmasıyla mümkün olabilir. 2023'e kadar her sene yüzde 5 civarı büyümeyi başarmamız lazım. Bunun kolay olmadığını bilmekle birlikte bu hedeften uzaklaşmamamız gerektiğini düşünüyorum. Mesele sadece büyümedeki artış değil, iç talep veya başka enstürmanlarla büyümeyi kısa vadeli yapabilirsiniz ama bunun önümüzdeki yıllarda negatif tarafları olabilir. Onun için bizim arzu ettiğimiz istikrarlı büyümenin sürdürülebilmesidir. Bu yüzden Türkiye'nin büyüme hedefini yakalaması için çok yoğun çalışması gerektiğine inanıyorum."

"Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) ihracatı 2015'te yüzde 5-10 arasında artacak"

İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet Tanrıverdi de olası bir faiz artışının sanayi açısından ciddi bir sıkıntı olacağını belirterek, "Faiz artışı bizim için maliyet artışı demektir. Maliyet artışı da doğal olarak rekabet gücünüzü zayıflatır. O anlamda faiz artışının olumsuz etkisi olacağını ve dünya şartlarında bir faiz oranının oluşması gerektiğini düşünüyorum" dedi.

Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) ihracatının 2015 yılında yüzde 5 ila yüzde 10 arasında artacağını öngören Tanrıverdi, "Avrupa pazarında birçok ürün gamında çok fazla pazar payına sahip değiliz. Buradaki rekabet şartlarının pozitife döndüğünü görebiliriz. Konfeksiyon alanında ihracatçılarımız birçok ülkeden daha iyi şartlarda üretim yapıyorlar ancak bu durum maliyetleri artırdığı için daha pahalı oluyor. Bunun karşılığını alabilirsek ihracatımızın artmamasında bir sebep görmüyorum" değerlendirmesinde bulundu.

Tanrıverdi, Türkiye'de gümrük ve diğer ihracatı etkileyen işlerde çok hızlı kararlar verildiğini dile getirerek, "Her ne kadar gümrüklerimiz oturdu, elektronik ortama geçtiyse de hızlı çıkış noktasında sıkıntılarımız var. Birçok firmamızın ürünleri gümrükte 'kırmızı hat'ta düşüyor. Neticede siz malı satmışsınız ve malı ülkeden çıkartacaksınız. İthalatta her türlü problem olabilir ama ihracatın en hızlı şekilde gerçekleştirilmesi gerekir" diye konuştu.

Her kurulan yeni düzenin işi biraz daha yavaşlattığını savunan Tanrıverdi, son aylarda ihracat düşüşündeki etkenlerden birinin de bu durum olduğunu vurguladı.

İhracatçının çok hızlı hareket edebilecek imkanlara sahip olması gerektiğine işaret eden Tanrıverdi, "Eğer bu gerçekleşirse çok hızlı büyüyebiliriz. Ama burada bürokrasiyle uğraşırsak ciddi şekilde sorunlar yaşarız ve bu tür engellerle 2023 hedefine ulaşmamız zor olur" uyarısında bulundu.

Tanrıverdi, Türkiye'nin 2015 yılında yüzde 5'in üzerinde büyümesi hedefini desteklediklerini ve yüzde 4-5 arası büyüme beklediklerini dile getirerek, "Şu anki faiz oranlarına yakın oranların olacağını öngörüyorum. Doların avro karşısında güçlenmesini beklediğim için gelecek yıl sonunda doların TL karşısında 2,70 civarında olacağını tahmin ediyorum" ifadelerini kullandı.

"2015 beklentimiz faizlerin düşmesi yönünde"

Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği (TASD) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Çetin ise Türk parasının değer kaybetmesiyle birlikte ihracatlarının arttığını belirterek, yurt dışında mal sattıkları para birimlerinin değerinin kendileri için çok önemli olduğuna dikkati çekti.

Çetin, özellikle rubledeki azalışın sektör üzerinde ciddi sıkıntı yarattığını anlatarak, "Rublenin düşük olması, önümüzdeki dönemlerde, Rusya'ya olan ihracatımızdaki yüzde 11 düşüşü artıracak. Bugün İtalya'nın Rusya'ya olan ihracatının minimum yüzde 40 düştüğünü görüyoruz. İtalya'ya kıyasla düşüşümüzün yüzde 11 olması bizim için büyük bir avantaj" diye konuştu.

Dolar/TL'nin bu bantta gitmesinin ve 2'nin altının düşmemesinin perakende sektörü için olumlu olduğunu vurgulayan Çetin, "Faizlerin, önümüzdeki yıl düşmesini bekliyoruz. Şu anda faizler sanayici için çok yüksek. Faizlerin düşmesiyle birlikte sanayici krediye çok daha rahat ulaşabilecek ve üretim açısından rahatlayacağı için ihracata da olumlu yansıyacaktır. Bizim 2015 beklentimiz ise faizlerin düşmesi yönünde" ifadelerini kullandı.

Büyümenin ihracata bağlı olarak artmasını öngören Çetin, "Sanayicinin kapasite kullanım oranlarının artması demek ülkenin büyümesi anlamına geliyor. Bunun olumlu yönde olacağını düşünüyorum. Ayakkabı sektöründe AB'ye olan ihracatın hızla artacağını düşünüyorum. Özellikle Almanya, İtalya, İngiltere, Fransa..."

Çetin, ihracatçının malı dövizle satması nedeniyle dövizdeki yükselişin olumsuzluk yaratmadığını kaydederek, "Döviz alıp döviz verdiği için herhangi bir sıkıntı yaratmıyor. TL bazında da karşı tarafa borçlanma yapsa bu karına artış olarak yansıyor, sanayici burda daha kazançlı çıkıyor. Petrol fiyatlarındaki düşüş, hammaddemiz olması nedeniyle gelecek yıla pozitif yansıyacak. Böylece, dünya ayakkabı ticaretinden her geçen gün daha fazla pay alabiliriz" açıklamasında bulundu.

Özellikle Arap ülkelerinde Türk ayakkabılarının marka haline geldiğine dikkati çeken Çetin, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bunun daha çok yerleşeceğini ve ön plana çıkacağını düşünüyorum. Çin'i kendimize rakip olarak görmüyoruz. Bizim üretim tesislerimizde çıkan ürünle Çin'in üretim tesislerinde çıkan ürün aynı değil. Tam tersine biz İtalya'yı kendimize rakip olarak görüyoruz. Ayrıca, İtalya'nın Türkiye'den bir korkusu var; ayakkabı sektöründe 10 yıl sonra trend ve Ar-Ge'de İtalya'yı geçeceğini düşünüyorlar. Biz de bununla ilgili gerekli çalışmaları yapıyoruz. Katma değeri yüksek ürünler üretip dünyada üst segment ürünlerle yarışıyoruz. Biz Çin'in ürettiği ayakkabı kategorisinde zaten dünya piyasasında yer almak istemiyoruz. Halkımız son dönemlerde yaşanan (zehirli ayakkabı) olayla birlikte ürünün kalitesine ve sağlıklı olmasına çok özen gösteriyor. Bu olayın kısa zamanda yansımalarını göreceğiz. İthalat çok hızlı bir iniş trendine girdi ve önümüzdeki dönemlerde de bu oran artacak. İthalatın yüzde 40 düşeceğine inanıyoruz. Türkiye hem iç hem dış talebi karşılayabilecek yapıya sahip."

Çetin, Irak'ın kendileri için çok ciddi bir pazar olduğunu aktararak, "Bu yaşanan gerginliklerin, 2015 yılında bizi negatif etkilemeye devam etmesini bekliyoruz. Ukrayna'ya olan ihracatımızın artmasını bekliyoruz. O yönde çok yüksek beklentilerimiz var, pozitif yönde artışlar var ama beklediğimiz rakamlar değil. Belki bu gerginliklerin sonlanmasıyla birlikte daha olumlu sonuçlar elde edilebilir ve bunların sektör için negatif olduğunu düşünüyorum" diyerek sözlerini tamamladı.

İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı İsmail Gülle, 2015 yılında yüzde 4'lere yakın bir büyüme beklediğini belirterek, "Bizim için rekabetçi kur 2,15-2,25 dolar arası olabilir" dedi.

2014'ü değerlendiren ve gelecek yıla ilişkin soruları yanıtlayan Gülle, ihracatçı açısından döviz kurunun aşırı değerli olmasının da en az aşırı değerli TL kadar olumsuz bir senaryo olduğunu aktararak, aşırı değerli kurun beraberinde getireceği enflasyon baskısının, faizlerde artışa neden olacağını ifade etti.

"Bu da sermayenin yatırım ve üretimden çekilmesine neden olacağı için bizim için istenmeyen bir durum" diyen Gülle, ihracatçının dövizin dengede ve öngörülebilir olmasını istediğini ve şu anda hükümetin başarılı politikalarıyla bu durumun sağlanmış durumda olduğunu dile getirdi.

Gülle, 2015 yılında küresel piyasaları ABD Merkez Bankası (Fed) ve jeopolitik gelişmelerin belirleyeceğine işaret ederek, "Kısa vadede olmasa da 2015 yılında Fed'den faiz artışı bekliyorum. Rusya ve Brezilya kısa bir süre önce faiz artırımına gitmişti. Önümüzdeki dönemde kur savaşları ve faiz savaşlarını görebiliriz" diye konuştu.

Yurt içinde de kısa dönemde faizde bir değişiklik öngörmeyen Gülle, "Merkez Bankası'ndan şu an için bu sinyaller gelmiyor. Son 10 güne baktığımızda piyasalar da daha sakin. İhracatçı, sanayici tabii ki yüksek faizi sevmez. Rekabet yapmamız ve ihracatımızı korumamız açısından faizlerin düşmesi önemli, yatırımlara da engel oluyor. Geçmiş dönemlere baktığımızda sanayici, faiz ve kurda yaşanan iniş çıkışlarda sakin kalmayı en az zararla atlatmayı başardı bence. Hazırlıklı demekten çok, bu tür durumlarda ne yapması gerektiğini biliyor. Tabii ki yüksek faiz olmamalı, biz faizin inmesini konuşurken, 'çıkar mı' diye düşünmemeliyiz" ifadelerini kullandı.

Gülle, hükümetin hem Orta Vadeli Program (OVP) ile hem de yeni ekonomik paketi ile kararlı bir duruş sergilediğine işaret ederek, şunları kaydetti:

"Bütçe disiplini de sağlanıyor ve bankacılık sistemimiz de son derece gelişmiş durumda. Bunun yanında ihracat geçmiş yıllarda artarken AB'nin payı düşmüştü ve yeni pazarlarla ihracatı artırmıştık. Petrol fiyatlarındaki düşüş cari açığı aşağı çekecek, TL'nin güçlenmesini sağlayacaktır. Petrol fiyatlarında yaşanan düşüşün dış ticaret açığından cari açığa, bütçeden üretim maliyetlerine ve enflasyona kadar önemli etkileri olacak. Özellikle sanayicilerimizin girdi maliyetlerini ciddi oranda aşağı çekecektir. Bu da üreticilerimizin rekabet gücüne ve satışlarına olumlu anlamda yansıyacak. Bu faktörleri olumlu ayrışma olarak görebiliriz."

Gülle, 2015 yılını "seçim yılı" olarak niteleyerek, "Hükümetimiz daha önce hiç seçim ekonomisi uygulamadı. Ekonomide istikrarı koruyacaktır, ancak seçimlerin ekonomi üzerinde birtakım etkileri olması da son derece olağan. Küresel olumsuzlukların yurt içinde de birtakım sıkıntılar yaratmaması için tedbirli olmak gerekiyor. Ancak hükümetimiz bu konuda ne kadar tecrübeli olduğunu defalarca ortaya koydu" diye konuştu.

Gülle, 2015 yılında yüzde 4'lere yakın bir büyüme beklediğini belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Faizler konusunda bir yorumda bulunmak için erken, ama bence indirim için yerimiz var. Tabii ki buradaki asıl önemli konu enflasyon, merkez bankası enflasyona göre hareket ediyor. Dolar konusunda bir fiyat vermek istemiyorum bu hassas bir konu, ihracatçı yüksek kur istemez, istikrar ister. Enflasyon yaratacak yüksek kurdan dolayı dikkatli olmalıyız. Bizim için rekabetçi kur var, rekabetçi kur da 2,15-2,25 dolar arası olabilir. Bunu ihracatçılar olarak daha önce belirtmiştik."

"2015 büyümemizin, üretim ve ihracat kaynaklı olacağı düşüncesindeyim"

İstanbul Halı İhracatçıları Birliği (İHİB) Başkanı Uğur Uysal ise şu anda piyasada oluşmuş olan döviz kurlarının ihracatçılar açısından olumlu bir görünüm sergilediğini belirterek, "Zira ne çok yüksek bir seviyede ne de geçmiş dönemde olduğu gibi aşırı değerli bir TL var karşımızda. Dolayısıyla bu seviyenin 2015 yılında da devam etmesi ihracatçılarımız açısından olumlu olarak değerlendirilecektir diye düşünüyorum" dedi.

Uysal, Türkiye'de faizlerin hala yüksek seviyelerde olduğunu aktararak, "Hükümetimizin ve ihracatçımızın tüm taleplerine karşı Merkez Bankası faizleri beklediğimiz oranlara indirmedi. Görünür gelecekte de indirmesini ben öngörmüyorum. Bu durum ise biz ihracatçılar açısından son derece olumsuz bir tablo ortaya çıkarıyor" ifadelerini kullandı.

Fed'in faiz artışına gitmesinin piyasalarda beklenen bir gelişme olduğunu kaydeden Uysal, "Tabii ki böylesine bir hamle bizim ihracatımız üzerinde olumsuz etki yaratabilme potansiyeline sahip. Diğer taraftan AB'nin durgunluk ile mücadele etmek için faiz oranlarını düşürme beklentisi AB iç tüketimini ve bizim ihracatımızı olumlu etkileyebilir" diye konuştu.

Uysal, Türkiye'nin ihracatla büyümek zorunda olduğunu belirterek, "Hükümetimiz tarafından açıklanan ekonomik reform paketi de bu gerçekten yola çıkarak hazırlanmış. Dolayısıyla 2015 büyümemizin, üretim ve ihracat kaynaklı olacağı düşüncesindeyim" dedi.

"Halı sektörümüz için ülkemizi öne çıkarak temel faktörler; tasarım, kaliteli ve hızlı üretim ve müşteri beklentileri ile örtüşen üretim ve hizmet anlayışı" diyen Uysal, bu kalemler özelinde çalışmaya ve farklılaşmaya devam edileceğini ifade etti.

Uysal, 2015 yılının kendileri için çok olumlu bir beklenti yaratmadığına değinerek, şunları kaydetti:

"Bölgemizde yaşanan siyasi krizler, iç çatışmalar, bölgesel gerginlikler önemli ihracat pazarlarımıza zarar veriyor. ABD kaynaklı faiz artışlarının küresel ekonomi üzerinde olumsuz etkiler sergilemesi de sürpriz olmayacak. AB'nin durgunluğu maalesef ihracatımız açısından önemli bir risk faktörü. Ülkemiz açısından ise yeni ekonomik paketin neler getireceğini görmemiz gerekiyor. Yakalanan siyasi ve ekonomik istikrar ülkemizi dışarıdan gelen risklere karşı korudu. Bu durumun devam etmesi beklentimiz. 2015 yılına ilişkin olarak büyüme tahminim yüzde 5. Döviz kuru açısından bakarsak dolar kurunun ortalama 2,35 TL civarında olacağını ve faizlerin yüzde 7 seviyesinde gelişeceğini öngörüyorum"

"Çin, ihracatımız üzerinde büyük ölçüde olumsuz etki yaratıyor"

Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci de döviz kurlarındaki hareketliliğin sanayinin gelişimi ve ticari ilişkileri açısından önemli bir noktada yer aldığını belirterek, "Ani düşüş veya yükselişler haricinde ihracat açısından direkt bir etki yaratmayan hareketlenmelerin iç piyasa üzerindeki etkilerinin daha fazla olduğunu söyleyebilirim. Bu nedenle mevcut döviz kuru seviyelerinin önümüzdeki yılda da devam etmesi tüm sektörlerimizi hem ihracat hem de iç piyasa yönünden olumlu etkileyecektir" dedi.

Ekinci, çelik sektöründe hammadde alımlarının neredeyse tamamının, ihracat satışlarının da tamamen dolarla yapıldığını aktararak, şöyle devam etti:

"Bu nedenle kur seviyesindeki artışlar veya azalışlar, dolar ağırlıklı olarak yayınlanan şirket bilançolarında karlılık yönünden bir olumsuzluk yaratmıyor ve bilançolarda gerçek kar zarar durumu net olarak yer alıyor. Bununla beraber üretimimiz için gerekli girdilerimiz arasındaki enerji ve işçilik maliyetlerimiz Türk Lirası bazında olup, dolar/TL kurundaki düşüşler bu maliyetlerimizi artırıcı yönde etki yapmakta ve enflasyon üzerinde bir kur seviyesini tercih etmemizi gerektirmektedir. Şirketlerin iç piyasaya yaptıkları satışlar ise çok kısa sürelerde kur seviyesine adapte olduğundan genel olarak baktığımızda kurdaki hareketler sektörümüz için birincil öncelik değildir. Ancak doğal olarak aşırı dalgalanan, iniş, çıkışlar gösteren kur hareketleri yerine, belirttiğim nedenlerle 2015 yılında üretim ve ihracatımızı destekleyecek seviyede stabil kurlarla çalışmak isteriz."

Kurdaki mevcut 2,20-2,30 seviyelerinin demir çelik üreticileri için makul olduğunu, ancak çok hareketli, yüksek volatiliteli kur seviyelerini arzu etmediklerini aktaran Ekinci, küresel piyasalardaki faiz politikalarının genellikle gelişmiş ülke merkez bankalarının aldıkları kararlar doğrultusunda şekillendiğini ve özellikle Çin ve Japonya'nın para politikalarını gevşetmesinin dünya genelinde faiz indirimleri için ilk sinyalleri verdiğini vurguladı.

Ekinci, Türk çelik sektörünün 2015 yılındaki risklerine ilişkin şunları söyledi:

"Türk çelik sektörü özelindeki risklerin başında, bazı üretici ülkelerin ürünlerimizin kendi ülkelerine ithal edilmesinden duydukları rahatsızlığı belirtebilirim. Söz konusu ülkeler bu doğrultuda çeşitli engelleme yollarına başvuruyor. Bu engellemelerin en belirgin olanı ise sektör olarak karşılaştığımız koruma önlemi soruşturmaları ve anti-damping davaları. Diğer bir riskimiz, sektörümüzün ihracat pazarları içerisinde en büyük paya sahip MENA olarak adlandırdığımız Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde meydana gelen siyasi krizler. Siyasi krizler nedeni ile Türk çelik sektörü ihracatındaki payı 2013 yılında yüzde 53 oranında olan MENA bölgesinin, 2014 yılının 9 aylık dönemindeki payı yüzde 46'ya geriledi. Ayrıca bazı ülkelerin mevcut ihracat pazarlarımıza dampingli ve teşvikli ürün ihraç ediyor olmaları, AB ülkelerinde yaşanan ekonomik krizin uzun süre çözümlenememesi ve yine bir kısım ithalatçı ülkelerin ihtiyaçlarını gidermek için kendi üretim tesislerini kurmaya başlamış olmaları da sektörümüzün ihracatına olumsuz yansımaktadır."

Namık Ekinci, öte yandan üretiminin 80 milyon ton civarındaki bölümünü ihraç eden Çin'in, Türk çelik sektörünün ihracatı üzerinde büyük ölçüde olumsuz etki yarattığını vurgulayarak, "Bu risklerin ortadan kaldırılması veya en aza indirgenmesi çelik sektörü olarak 2015 yılında ihracat açısından gelişimimize önemli katkılar sağlayacak" dedi.

"Nisbi bir barış ortamı ihracatçılara olumlu etki eder"

İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) Başkanı Mustafa Şenocak ise dolarda son bir yılda kaydedilen yükselişin ihracatçılar açısından olumlu bir gelişme olduğunu belirterek, "Bizler açısından döviz kurunun aşırı dalgalanmalardan uzak, dengeli bir görünüm sergilemesi de son derece önemli" dedi.

Diğer taraftan döviz kurunun aşırı değerlenmesinin, enflasyonist bir baskı oluşturup üretimi ve tüketimi olumsuz etkileyeceği için kendileri açısından da olumsuz bir senaryo oluşturduğuna işaret eden Şenocak, "Özetle şu anda dengeli bir görünüm sergileyen döviz kurunun önümüzdeki yıl boyunca da devam etmesi ihracatçılarımız açısından olumlu olacaktır. Kişisel olarak ben kurda bir miktar yükseliş olacağını tahmin ediyorum" diye konuştu.

Şenocak, faizlerin düşük olmasının sermayenin üretim, yatırım ve tüketime yönlenmesi açısından gerekli olduğunu aktararak, 2015 yılında Türkiye'de nisbi bir barış ortamı sağlanabilirse, bu durumun Türkiye'ye ve ihracatçılara olumlu etki edeceğini kaydetti.

Öne Çıkanlar