İngiltere Merkez Bankası'nda tahvil alım sesleri
-
İngiltere Merkez Bankası'nda bazı yetkililer, ekonomiyi canlandırmak için tahvil alımına ihtiyaç duyulabileceğini düşünüyor
İngiltere Merkez Bankası, bu ayki toplantıda, faizi değiştirmeme kararını ikiye karşı yedi oyla aldı. Bazı yetkililer, büyümeye ve enflasyona yönelik aşağı yönlü potansiyel riskler nedeniyşle, daha fazla tahvil alımına ihtiyaç duyulabileceğini düşünüyor.
Baş ekonomist Spencer Dale ve Martin Weale, politika faizinin 25 baz puan artırılması yönündekü görüşlerini korudu. Başkan Mervyn King ve Ben Broadbent dahil Para Politikası Komitesi'nin diğer altı üyesi faizde değişiklik olmaması yönünde oy kullandı. Adam Posen ise daha fazla tahvil alımı yönündeki görüşünü değiştirmedi.
Bugün açıklanan 8-9 Haziran toplantısının tutanaklarına göre, çoğunluk, "talep büyümesindeki mevcut zayıflık muhtemelen, daha önce düşünüldüğünden daha uzun sürecek" dedi. Tunanaklara göre, "Dahası, Euro Bölgesi çevre ülkelerindeki mali zorluklar, talebe yönelik daha da ters şokların altını çizdi. Bu üyelerden bazıları için, orta vadeli enflasyona yönelik aşağı yönlü risklerin somut hale gelmesi durumunda, daha da varlık alımı mümkün olabilir" şeklinde görüş bildirildi.
Sterlin dolar karşısında, tutanakların açıklanmasının ardından düşüşünü sürdürdü ve yüzde 0.3 değer kaybetti. Londra saati ile 09:35'te, sterlin dünden bu yana yüzde 0.5 düşerek 1.6159 dolara geriledi.
Enflasyon Mayıs ayında yüzde 4.5 ile bankanın hedefinin iki katından daha fazla bir seviyeye çıkarken, Başkan King, geçen hafta yaptığı açıklamada, mevcut fiyat artışının geçici olduğunu söyleyerek, ekonomide toparlanmayı desteklemek için faizi sabit tutma kararını savundu. Paul Fisher ise dün yaptığı açıklamada, bankanın 200 milyar sterlin büyüklüğündeki tahvil alım programına ek yapmanın, bir politika aracı olarak, ciddi bir şekilde masada olduğunu söyledi.
Tunanaklara göre, "Bütün olarak Euro Bölgesi'nde aktivite güçlü kalmaya devam ederken, ülke borç sorunu ve bankacılık problemleri yoğunlaşabilir ve belki de ekonomik aktiviteye ve finans sistemine zarar verebilecek hale gelebilir" şeklinde görüş belirtild.
