Makine sektörünün ihracatı % 4.2 arttı
-
Makine İhracatçıları Birliği'nden (MAİB) yapılan açıklamaya göre, ihracatını 2018 sonuna kıyasla yüzde 4,2 artıran makine sektörü, geçen yılı 17,9 milyar dolar ihracatla kapattı
Serbest bölgelerden yapılan ihracatla birlikte söz konusu rakam 19 milyar dolara yaklaştı. Bu değer, genel ticaret verilerine göre 180,5 milyar dolar olarak açıklanan Türkiye'nin toplam ihracatı içinde yüzde 10,5 paya karşılık geliyor.
"Yerli sanayi" vurgusuyla Türkiye'nin makine ithalatının yüzde 17,6 gerilediği 2019'da, makine ihracatının ithalatı karşılama oranı yüzde 76,3'e yükseldi.
Geçen yıl en fazla ihraç edilen makineler; soğutma makineleri ve klimalar, içten yanmalı motorlar ve aksamları, yıkama ve kurutma makineleri, inşaat ve madencilik makineleri ile pompa ve kompresörler oldu. Bu dönemde oransal olarak en fazla ihracat artışı sağlayan ürünler ise elektrik motorları ve jeneratörler, yük kaldırma, taşıma, istifleme makineleri ile traktörler, tarım ve ormancılıkta kullanılan makineler olarak belirlendi.
Açıklamada görüşlerine yer verilen MAİB Başkanı Kutlu Karavelioğlu, bir önceki yıl 10 milyar dolar olarak gerçekleşen makine dış ticaret açığının yarı yarıya kapanmasından memnun olduklarını belirtti.
Karavelioğlu, makine dış ticaretinin tüm dünyada daraldığını aktararak, "Sadece Türkiye değil, herkes kendi ülkesinin makinelerine yöneliyor. 2019 yılında küresel ölçekte 450 milyar dolarlık mal daha koruma altına alındı. Bu malların büyük kısmını makineler oluşturdu." ifadelerini kullandı.
Geçen yıl lider ülkeler başta olmak üzere dünya toplam makine ihracatının düştüğünü bildiren Karavelioğlu, Türkiye'nin makine ihracatını yüzde 4'ten fazla artırmayı başardığını kaydetti. Karavelioğlu, Türkiye'yi bu süreçte başarılı kılan asıl unsurun, Türk makinelerine dair pozitif algı ve kalite-fiyat ekseninde optimum pozisyon almaları olduğunu vurguladı.
- "Türk makine sektörü borçsuz ve istikrarlı yapısıyla durumu lehine çevirmeyi başardı"
Kutlu Karavelioğlu, geçen yıl siyasi belirsizlikler, jeopolitik riskler ve teknoloji savaşları nedeniyle öngörüldüğü ölçüde büyümeyen hedef pazar ekonomilerindeki durgunluktan en fazla makine ve teçhizat yatırımlarının etkilendiğini, Türk makine sektörünün borçsuz ve istikrarlı yapısıyla durumu lehine çevirmeyi başardığını belirtti.
Karavelioğlu, "2019, dünyanın geri kalanından pozitif ayrışan ihracat performansımız dışında, yurt içinde de önemli kazanımlar sağladığımız bir yıl oldu. Hemen bütün strateji planlarında odak sektör olarak yer aldık. Bakanlıklarımızın sorumluluğuna bir bakıma ortak olduk. Yatırım ortamını iyileştirmeye yönelik atılan adımların da katkısıyla yurt içindeki sabit sermaye yatırımlarının yılın ikinci yarısında, 8 çeyrek sonra yeniden artmasını bekliyoruz. Geride bıraktığımız zorlu süreci makinelerimizin verimliliğini artırarak, ürünlerimizi çeşitlendirip teknoloji seviyelerini yükselterek değerlendirdik. Türkiye'nin giderek daha rekabetçi hale gelen bir makine sektörüne sahip olduğunu 2020'de yine herkese göstereceğiz." ifadelerini kullandı.
Verimlilik kavramının makinelerin performansında önemli bir kriter haline geldiğini ve daha az maliyetle daha çok iş yapmanın temel bir ölçüt olduğunu aktaran Karavelioğlu, "Makine kullanıcıları, yatırım kararlarında enerji sarfiyatı, fire, atık ve sürdürülebilirlik gibi kalite kavramı içinde değerlendirilen birçok parametreyi dikkate almalıdır. Sınai üretim veya hizmetler için kullanılan makinelerin enerji ihtiyaçlarının yerküremize geri döndürülemez zararlar verilerek karşılandığı unutulmamalıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Karavelioğlu, iklim değişikliğinin insanlığın en büyük sorunu olduğunu ve endüstriyel stratejilerde yer verilmediği takdirde bir ülkenin dış ticaretten aldığı payı en çok etkileyecek unsur haline geleceğini belirterek, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı AB, karbon vergilerini hayata geçiriyor. AB ülkeleri planlı bir süreç içinde, kötü gidişe kayıtsız kalan ülkelerin mallarını ithal etmeyecekler. Korumacı bir dış ticaret politikası gibi algılansa da bu yaklaşımı insanlığın temel değerlerine fevkalade uygun buluyoruz ve Türkiye'nin makinecileri olarak, bu olguyu zamanında önlemler alarak yönetmek üzere kamuoyunda bir farkındalık yaratmayı amaçlıyoruz."