Tatil dönüşü...
Tatiller nedeniyle kısalan haftalar, iki haftayı kapsayan tek yazı yazma lüksünü getirdi. Kendimizi kısa süreliğine de olsa, kar tatiline sevinen öğrenci tadında hissettik. Bu vesileyle, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız ve 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günümüz kutlu olsun.
Ancak uzayan tatiller ve kısalan haftalar, hem bizlerin hem de okuyucularımızın gelişmelere adapte olmakta zorluk çekmesine neden oldu galiba.
Bunu nereden mi çıkardım? Okuyucularımız bu hafta eleştirilerini biraz azaltmış. Onlar kolay kolay insafa gelmeyeceğine ve bizler de bir haftada çok daha iyi olamayacağımıza göre, ortama genel bir tembelleşme havası hakim olmuş görünüyor.
Bakalım okuyucularımız bu hafta ne eleştiriler getirmiş?
"Euro/TL bu yıl ilk kez 3'ü aştı" haberimize, kötümser ruh halinin çabuk geçmesini dilediğimiz bir okurumuz, "ne güçlü doları ya ??? dolar yalnızca tl ye karşı güçlü... açında bakın eur/usd ye... ne biçim haber yapıyorsunuz. batmış ülkenin batmış habercileri" eleştirisini getirmiş. Aslında eleştiri sınırlarını da aşmış ve bizleri daha beteri de olabilirdi, iyi kurtardık deme noktasına getirmiş. Neyse konu bu değil. Sevgili okuyucumuz, elbette sizi kırmadık ve açtık, "eur/usd" grafiğine baktık. Ne uzun ne de kısa vadedir diyerek, 6 ay kadar geriye gittik ve gördük ki 2014 yılının Kasım ayının ortasında, parite 1.25 civarındaymış, sonradan 1.12 civarına toparlanmadan önce, 2015 yılının Mart ayının ortalarında 1.05'in de altını görmüş. 1.25 nere, 1.05 nere? Yani burda dolar euro karşısında değer kazanmış denemez mi? Fed'in sıkılaştırmaya gitmesi beklenirken, AMB'nin piyasaya likidite saçmasının başka ne etkisi olabilir ki?
Bazı değerli okuyucularımız, "TCMB rezervleri geriledi" haberimize, "bizde rezerv mi vardı ??? şaşırtıcı ..." ve "Başkasının parasına faiz verip hem de nasıl rezerv para dersiniz anlamıyorum o paranın ne kadarı sana ait bütçe açık cari açık zaten açık bu paralar nasıl nereden rezerv" şeklinde yorumlarda bulunmuş. Bu rakamları Merkez Bankası her hafta yayınlıyor ve bizler de bunu sizlere her Perşembe, öğleden sonra, aktarıyoruz. Ülkede rezerv olup olmadığı ya da rezervlerin boyutu veya kapsamına ilişkin eleştiriler, en azından bu habere uygun değil.
Diğer bir değerli okuyucumuz ise, "Avrupa'da 'tapering' beklenmiyor" haberine karşılık, özen göstermeye çalıştığımız Türkçenin doğru ve güzel kullanımı konusunda, bizlere biraz sert çarpmış ve "sen türk değilmisin tapering ney.tükçesi yokmu." demiş. “Inflation”a, bugün (4 Mayıs) açıklanan veri sonrası muhtemelen “Enflasyon” diyen değerli okuyucumuz ne kadar Türk ise biz de o kadar Türküz. Öte yandan, "tapering" sözcüğünü bire bir karşılayan bir sözcük varsa dilimizde ve biz kullanmıyorsak elbette bu da bizim ayıbımız.
"TCMB yabancı para zorunlu karşılıklara faiz ödeyecek" adlı haberimiz sonrası değerli bir okuyucumuz, "merhabalar öncelikle siteniz güzel fakat bir kaç eksikleri var mesala amatör küçük yatırımcıar için net açıklamalar yapılmadığı gibi bir güncel soru cevap bölümü olması hem sitenizin güncelliği açısından hemde takipçilerinize yardım açısından iyi olacagını düşünüyorum admin e duyrulur.teşekkürler" önerisinde bulunmuş. Bu eksiklğin farkındayız ve bu konuda bir çalışmamız ve planımız olduğunu söyleyelim, detayları sonraya bırakalım.
Bu haftaki yazımızı, bizi eleştiren okuyucularımıza da hak verir bir şekilde, şu fıkrayla bitirelim...
Kırda bayırda gezintiye çıkmış bir adam, bir çobana ve oldukça büyük bir koyun sürüsüne rastlar ve çobana, "Bu sürüdeki koyun sayısını tam söylersem 1 koyununu alırım, bilemezsem 100 lira veririm" der. Sürünün büyüklüğüne güvenen çoban hemen kabul eder. Adam, "627" der ve çoban hayretle "doğru" der ve adama dönerek, "Ben sözümü tutarım, bir koyun alabilirsin" der. Adam bir tanesini alıp yürüyerek uzaklaşmaya başlar.
Çoban uzaklaşmakta olan adamın arkasından bağırır ve "Bekle" der, "Bana bir şans daha ver. Eğer mesleğini doğru olarak bilirsem ödeşiriz, aksi halde iki koyun alırsın" der. Adam da kabul eder. Çoban, "Sen bir ekonomistsin" der. Bu kez adam şaşırır ve "Doğru ama nasıl bildin" diye sorar.
Çoban, "Önce köpeğimi bırak, ardından söyleyeceğim" der.
Ekonomistler böyledir işte, biraz da bu açıdan bakmak gerek...
Eleştiri ve ilgileri ile bu noktaya gelebilmemize katkıları olan herkese teşekkür ediyoruz.
Sağlıcakla kalın,
aoz@bloomberght.com