Bloomberght
Bloomberg HT Görüş Dr. Soner Canko FinTech dünyasında en güçlü BigTech; Apple
Dr. Soner Canko
Dr. Soner Canko
İstanbul Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü'nden 1990 yılında mezun olan Soner Canko, 1993'te İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde yüksek lisansını tamamladı, 2003 yılında da doktora derecesi aldı. Kariyerine 1990 yılında başlayan Canko, 2011-2020 yılları arasında Bankalararası Kart Merkezi'nin genel müdürlüğü yaptı. Bu göreviyle birlikte Türkiye kartlı ödemeler pazarına yeni teknoloji ve hizmetler sunmaya odaklanan Canko, ekonominin kayıt altına alınması ve Türkiye'nin nakitsiz topluma geçmesi amaçlı önemli çalışmalarda bulunurken, Türkiye'nin ilk dijital cüzdanı BKM Express ve Türkiye'nin Ödeme Yöntemi TROY markalarının hayata geçmesini sağladı. Nisan 2020'de BKM'deki görevinden ayrılan Soner Canko, kurucu olduğu SC Yönetim & Danışmanlık çatısı altında 1 Mayıs 2020 itibarıyla finans ve teknoloji şirketlerine yönetim danışmanlığı hizmetleri vermektedir. FinTech İstanbul Kurucu Üyeliği ile Türkiye'de finansal teknoloji alanında yaptığı çalışmalarla da tanınan Canko, 2015 yılında dünyanın önde gelen FinTech liderleriyle beraber Beyaz Saray'a davet edilmiştir.

FinTech dünyasında en güçlü BigTech; Apple

Telefon rehberinde Atari'nin önünde yer alacak bir marka arayışından en güçlü Big Tech'e... Apple sadece donanım alanında değil, finansal hizmetler konusunda da "kendi evrenini" oluşturmayı istiyor. Fintech dünyasını erken keşfeden Apple ısrarlı, istikrarlı ve sabırlı stratejileriyle -şimdilik- en güçlü ilerleyen BigTech...

Giriş: 21 Şubat 2022, Pazartesi 09:35
Güncelleme: 09 Mart 2022, Çarşamba 13:58

Steve Jobs Apple markası için karar verdiğinde meyve diyeti yapıyordu ve telefon rehberi sıralamasında Atari’nin önünde yer alacak bir marka arıyordu. Nedeni oldukça anlaşılabilir, çünkü Steve Jobs o zamanlar video oyunları yapan Atari’de çalışıyordu.

Apple, Jobs’un “ticari koku alma yeteneği” sayesinde her zaman yeni iş modellerini deneyen ve FinTech’i de en iyi anlayan şirket oldu. Şirket peş peşe kullanıma sunduğu ürün ve servislerin tamamını ücretli hale getirerek aslında hem gelir kaynağını artırmış hem de ödeme dünyasının büyüsünü ve potansiyelini çok erkenden fark ettiğini göstermişti.

İlk hamle Apple Pay ile geldi

2014 yılına kadar çeşitli denemelerle bir anlamda tüketicileri test eden ve alıştıran Apple, FinTech alanındaki en büyük hamlesini Apple Pay’i 2014 yılında duyurdu. İlk tanıtım sonrası dünyanın birçok bölgesinde merakla incelenen ve finans sektörü tarafından başarılı olmayacağına kesin gözü ile bakılan bu hamle bir nevi nafile ve naif bir girişim olarak değerlendirilmişti. Lakin gelişmeler bu beklentileri boşa çıkardı.

Apple Pay günümüzde dünya üzerindeki tüm temassız satış noktalarında Visa, Mastercard ve diğer kart markalarıyla iş birliktelikleri sayesinde kabul görüyor. Ayrıca Apple Wallet hizmeti yine Apple Pay üzerinden yapılacak ödemeler için kredi ve banka kartlarını saklamayı mümkün kılıyor. Geride kalan yaklaşık sekiz senede Apple Pay, dünya üzerinde 500 milyona yaklaşan müşterisiyle kredi ve banka kartlarını ekosisteminin önemli oyuncularından biri oldu. 2020 yılında bir milyar doları aşan Apple Pay gelirlerinin 2023’te 4 milyar dolara ulaşması bekleniyor.

Apple Card yeni bir dönemi başlattı

Şirketin 2019 yılında duyurduğu Apple Card ise başka bir anlam taşıyor, bambaşka bir evrene kapılarını açıyor. Kullanıcılarına harcamaları için yüzde 2 nakit iade sağlayan bu kart, Apple Store’larda kullanıldığında da yüzde 3 nakit iadesi veriyor. Tüm bu özellikleri Apple Pay aracılığıyla kullanılıyor. İşlemleri gerçek zamanlı olarak gösteren kart, kullanıcılarını gelir ve giderleri arasında bir denge kurmak için de yönlendiriyor. Goldman Sachs’s ın altyapısını yönettiği ve Mastercard ile iş birliği haline olan Apple Card, kullanıcılarının harcama ve alışveriş gibi değerli verilerine karşı daha üst seviyede bir güvenlik ve servis taahhüt ediyor. Ana geliri faiz olduğu halde, müşterilerin finansal sağlığını önde tutuyor. Apple Card’ın asli işlevi, kullanıcıları Apple ekosistemine bağlamak olduğu için Face ID ve Touch ID ile iPhone dışında başka bir telefonla kullanılamıyor. Bu yenilikçi kartın titanyum gövdesinde numara, son kullanma tarihi, CVC kodu gibi detaylar bulunmuyor, bu özellikleriyle de finans sektörünün kartların dizaynını değiştirmesine yol açtığını söylemek yanlış olmaz. Apple Card, geçen yılın son çeyreğinde 17,5 milyar dolarlık bir işlem hacmine ulaştı ki bu hiç de yabana atılacak bir rakam değil.

Apple ekosistemiyle tüketicilerin gelir ve giderlerini düzenleyecek, faturalarını yönetecek, para transferlerini halledecek ve hatta yatırım kararlarını düzenleyecek bir altyapıya sahip olması şimdilik birlikte çalışsalar da bankacıları gelecek için endişelendiriyor. Bankacıları kaygılandıran sadece Apple değil, büyük resmi görüyor ve “Silikon Vadisi bankaları yutacak mı?” sorusuna hala yutkunmadan yanıt veremiyorlar.

GAFAM’ın bu en büyük balığı giderek şişmanlarken irili ufaklı birçok şirketi de satın alıyor. Bu satın almalar, veri işleme ve yapay zekâ gibi alanlarda yoğunlaşsa da geçen yıl 100 milyon dolar ödeyerek satın aldığı Kanadalı start-up Mobeewave, Apple’ın ödeme sistemlerine odaklandığını gösterdi ve Square’a rakip olduğu yorumlarına yol açtı. Apple bu satın almanın ardından geçtiğimiz günlerde IPhone’ları POS’a çevireceğini de açıkladı.

“Apple ekosistemi”

Apple sadece donanım alanında değil, finansal hizmetler konusunda da “kendi evrenini” oluşturmayı istiyor. Apple markalı ürünleri kullananların sadece Apple tarafından geliştirilen teknolojileri kullanmasını istiyor ve teknoloji dünyasında Apple ekosisteminden taviz vermeye de hiç niyeti yok gibi görünüyor. Bugüne kadar en çok eleştiri aldığı kendine özel kapalı devre çalışan iş modelleri FinTech konusunda net bir başarı getirmiş olsa da geleceğin belirsizliklerle ve zorluklarla dolu olduğunu hatırlamakta fayda var.

Sözün özü; “Fintech dünyasını erken keşfeden Apple ısrarlı, istikrarlı ve sabırlı stratejileriyle -şimdilik- en güçlü ilerleyen BigTech.”

* GAFAM = Google + Apple + Facebook + Amazon + Microsoft

Diğer Yazılar

Finans sektöründe yapay zekâ: Dönüşümün beş bileşeni
finans sektöründe yapay zekâ çalışmalarında, veri veri saklama üniteleri, işlemciler, enerji ve emek olmak üzere beş temel bileşenin göz önünde bulundurulması gerekiyor.