İbra olmak ya da olmamak: Bütün mesele bu (değil)
Ne Başkan Adnan POLAT'ın hatipliğinin derecesinden ne de hiç görmeye alışık olmadığım manzaralardan burada bahsetmeyeceğim. Sadece Genel Kurul sonucunun teknik boyutundan bahsedeceğim. Tabii, bunun için birkaç ay onceye gitmekte fayda var.
16 Ekim 2010 tarihinde fevkalade tartışmalı bir şekilde kabul edilen tüzüğün icinde de tartışmalı maddeler olduğunu söyleyerek başlayalım. Zurnanın zırt dediği yer tüzüğün en son sayfasında:
"geçici madde 1.3) Bu Tüzük'le sınırlandırılan veya ortadan kaldırılan haklara ilişkin eski Tüzük hükümleri 31.12.2011 tarihine kadar yürürlükte kalır."
Bu maddeyi yönetim kurulu üyeleri kendilerine göre yorumlayıp, "demek ki biz seçilme hakkımızı kaybetmedik" diyebilirler. Belki bazı hukukçulara sorarsanız bunun pekala mümkün olabileceğini söylerler. Dolayısıyla "istifa etmiş yonetim kurulu uyeleri de dahil olmak üzere tüm yönetim kurulu aklanmamış olsalar da, eski tüzük hükümlerine göre tekrar seçime girebilecekler" diyebilir miyiz? Buna cevap vermek o kadar kolay değil.
Ancak, Başkan Adnan POLAT'ın vakit geçirmeden bu maddeyi kulubün web sitesine koydurdugu gözlerden kaçmıyor. Yönetim Kurulu bir hukuki yoruma dayanarak, aklanmamış olsalar da kazanılmış haklarının olduğunu iddia ederek biraz da zorlama bir sekilde "erken seçime" hazırlanıyor gibi geldi bana. Herhalde bu hafta içinde hem seçim takvimini hem de aday olabilmeleri önünde herhangi bir engel olmadığını açıklayacaklar.
Kesin olan tek şey var: Genel Kurul sonucu mahkemeye intikal etse de etmese de, Tüzük içindeki şu maddeye göre mutlaka yönetim kurulu'nun seçim takvimini açıklaması gerekiyor. Tüzükteki sekizinci bölümde "Kulüp Başkanı ve Yönetim Kurulu'nun görev ve yetkilerinde" bakın ne yazıyor:
"madde 87.22) Genel Kurulca mali ve/veya yönetsel yönden aklanmama durumunda, en geç 30(otuz) gün içinde Olağanüstü Seçim Genel Kurulunu toplantıya çağırmak...."
Dolayısıyla Genel Kurul'un verdigi talimatları yerine getirmekle yükümlü olan yönetim kurulunun, vakit geçirmeden ilk toplantısında önce seçim maddesini görüşüp halletmesi gerekiyor. Bununla ilgili de herhangi bir karar tasarrufu yok. Tüzük gayet açık. Genel Kurul kararını verdi.
Peki buralara nasıl geldik? Yine oldukça tartışmalı bir tüzük maddesinden. "Yıllık Olağan Toplantı Ve Gündemi" başlıklı maddede şu deniliyor:
"madde 26:.......... Yönetim Kurulu'nun Mali ve Yönetsel bakımdan AYRI AYRI görüşülerek karara bağlanması......."
Bu zamana kadar tekparça olarak gerçekleştirilen ibra mekanizması bu sefer ikiye bölünmüş, 1-2 gündür akılları karıştıran sonucu ortaya çıkarmıştır diyebiliriz. Pazar gunü yapılan oylamada Üyelerin Mali konularda yönetimi ibra edip, idari anlamda ise aklamayacağı sabahtan beri belliyken, Başkan POLAT'ın bu sessiz konsensüsü iyice pekiştiren konuşmaları sebebiyle, son dakikalarda tam bir karmaşa yaşandı. Divan Başkanı "Yönetim Mali olarak ibra edilmiş, idari olarak ibra edilmemistir" der demez, tartışmalar başka bir boyut kazandı. Çünkü yine Tüzük içindeki "Başkanlığa ve kurullara seçilmek için kıdem yılı ve nitelik" başlıklı maddede şu yazıyor:
" madde 59:............Aklanmayan Kulüp Baskanı ile Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu Üyeleri bir seçim donemi geçmeden yeniden aday olamaz ve seçilemezler".
Şimdi anlaşılıyor ki, ortada bir gariplik var. Genel Kurul tarafından aklanmayan Başkan ve Yönetim Kurulu üyelerinin, aday olamayacakları bir Olağanüstü Seçimli Genel Kurul yapmaları gerekiyor. Bu kesin.
Ancak, yazının en başında belirttiğim gibi Tüzük icindeki geçici maddelere göre, yönetim kurulu üyeleri seçilme haklarının kaybetmediklerini düşünüyor olabilirler. Dolayısıyla hem secim takvimini hem de "adaylığımızda herhangi bir sorun yok" şeklindeki yaklaşımlarını açıklayabilirler. Kimse buna şaşırmamalı. Ancak tüzük hazırlama tekniğinde, geçici maddeler herhangi bir şekilde tüzüğün eklentisi olamazlar ve ana yapının işlevini engelleyemezler. Sanıyorum ki bu nedenle Kulüp Tüzüğü, Dernekler Masasından "şartlı" onay almış durumda.
Buradan çıkarılması gereken sonuç : Her türlü sekilde hukuku lastik gibi çekip uzatmaya çalışmak belki maharettir ama, önemli olan camianın ne düşündüğüdür.
Bir de unutmadan: Kaptan ilk önce yolcuları, sonra murattebatı kurtarır ve gemiden en son kendisi çıkar. Çalışmaktan başka gayesi olmayan, ibra olmamayı hiç hak etmemiş insanları da ateşe atacak kararlar almak, denizle arası iyi olanın yapacağı davranış değildir.
Not: Galatasaray Spor Kulubü Derneği'nin Tüzüğü içindeki birçok havada kalan, üyelerin denetim kabiliyetini azaltan maddeleri sebebiyle bir kere daha değiştirilmelidir. Bu da başlı başına bir iştir.