Bloomberght
Bloomberg HT Görüş İrfan Donat GDO riski içeren ürünlerin ithalinde analiz sıklığı neden azaltıldı?
İrfan Donat
İrfan Donat
Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde lisans eğitimi aldıktan sonra, yüksek lisansını Southern Polytechnic State University'de işletme üzerine yaptı. Gazeteciliğe 1997 yılında Milliyet Gazetesi'nde başladı. 2009-2012 yılları arasında Sabah Gazetesi'nde ekonomi editörü olarak çalıştı. Enerji, tarım ve gıda sektörüne yönelik haber, araştırma ve röportajlara imza attı. 2013 yılından bu yana Bloomberg HT'de tarım editörü olarak görev alıyor. Bloomberg HT Televizyonu'nda Tarım Analiz, Akıllı Tarım ve Mevsiminde Tarım programlarını hazırlayıp sunuyor. İrfan Donat, www.bloomberght.com sitesinde de tarım ve gıda sektörüne yönelik köşe yazıları yazıyor.

GDO riski içeren ürünlerin ithalinde analiz sıklığı neden azaltıldı?

Giriş: 03 Ekim 2016, Pazartesi 14:40
Güncelleme: 03 Ekim 2016, Pazartesi 14:53

Gıda güvenliği kadar gıda güvenilirliği konusu da kamuoyunun yakından takip ettiği bir mesele.

Bildiğiniz üzere Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, yetki alanı içerisinde Türkiye’nin yaptığı gıda ve yem ithalatına yönelik kontrol ve denetim çalışmaları yapıyor.

İthal edilen ürünler risk skoru, ürünün geldiği ülke, ithalatçının geçmişi gibi kriterler dikkate alınarak Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın yönlendirmesiyle kamu ve özel laboratuvarlarda analize alınıyor.

Analizin sonucuna göre de Türkiye'ye giren ürün ya millileştiriliyor ya da reddediliyor.

Buraya kadar prosedür bir çok ülkede üç aşağı beş yukarı aynı.

Ancak geçtiğimiz haziran ayında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, yaptığı yeni bir düzenlemeyle analiz sıklığı ile ilgili ciddi bir değişikliğe gitti ve sıklığı düşürme kararı aldı.

Gerekçe olarak da bir çok ülkenin uyguladığı rutin kriterler gösterildi.

Nedir o?

Risk seviyesi düşen bir ürünün zaman zaman analiz sıklığı azaltılıyor. Bazen de tam tersi şekilde risk arttıkça analiz sıklığı buna paralel artırılabiliyor.

Peki son düzenlemeyle yurtdışından gelen gıda ve yem ürünlerine yönelik analizlerin sıklığı ne ölçüde azaltıldı?

Söz konusu düzenleme ne anlama geliyor ve ne tür riskler doğurabilir?

Gıda analiz, denetim ve danışmanlık şirketi İnvenura, bu konuda bir çalışma yapmış.

Gelin birlikte veriler ışığında gelişmeleri okumaya çalışalım.

Haziran'dan itibaren yeni talimat doğrultusunda işlenmiş meyve-sebze ürün grubunda analiz sıklığı beşte bire düşürülmüş durumda.

Takviye edici gıdalar (gıda takviyesi şeklinde geçen hap ve benzeri ürünler) ile özel beslenme amaçlı gıdalarda analiz sıklığı dörtte bire düşürüldü.

Taze ve dondurulmuş meyve sebzede ürün analiz sıklığı yarı yarıya düşürüldü.

İnvenura'ya göre burada dikkat edilmesi gereken bir başka önemli nokta ise ihraç ettiğimiz halde farklı sebeplerle geri dönen ürünler konusunda.

İhracat yapılıp karşı ülke tarafından kalite, toksin, mikrobiyolojik, pestisit gibi herhangi bir risk sebebiyle geri gönderilen ürünler ülkeye tekrar sokulmak istendiğinde ithalat prosedürlerine tabi tutuluyor.

İnvenura, yeni uygulama ile en çok geri dönen ürünlerin başında gelen fındık, incir ve diğer kuru meyvelerin çok rahat bir şekilde kontrol (analiz) edilmeden ülkeye girmesinin önününaçıldığı görüşünde.

Invenura'ya göre bu konu hem toplum sağlığı açısından bir risk oluşturuyor hem de Avrupa’nın tüketmediği ürünleri biz tüketiyoruz, algısının artmasıyla ürünlerin iç piyasa değerlerinin kaybına neden oluyor ve iç piyasada kaliteli ürün satmaya çalışan firmaların haksız rekabetle karşı karşıya kalmasına yol açıyor.

GDO'LU ÜRÜNLERİN ANALİZ SIKLIĞI AZALTILDI

Bakanlık, ithalata konu olan ve GDO riski içeren ürünlerde de analiz sıklıkları ile ilgili bir düzenlemeye gitmiş durumda.

GDO Free Beyanıolan gıda ürünlerinde analiz sıklığı yüzde 100’den yüzde 50’ye düşürülürken, GDO beyan edilen yemlerde analiz sıklığı yüzde 100’den yüzde 20’ye indirildi.

İnvenura'ya göre burada en önemli sıkıntı, ithalat yapan firmalar hangi ürünün analize girip hangi ürünün girmeyeceğini bildikleri için analize girmeyecek ürün gruplarında uygun olmayan ürünleri ülkeye sokmaya çalışabilme ihtimalinin artması.

Çünkü yeni düzenleme ışığında bakanlığın nerede ve ne zaman numune alacağı ve analiz yapacağı üç aşağı beş yukarı belli. Analizlerin firmalar açısından 'rastgele' olmaktan çıkması vetahmin edilebilir bir sıra ve düzene girmesi bazı fırsatçılara kapı aralayabilir.

ANALİZ YOK, BEYAN VAR

Haziran itibariyle analiz sıklığının azaltılması konusunda en göze çarpan ürün grubu ise gıdayla temas eden ürünler (ambalaj materyalleri, mutfak gereçleri) ve plastik esaslı ambalajlar(su şişesi, biberon vb.) olarak öne çıkıyor.

Bakanlık, burada analizi devre dışı bırakarak sadece ithalatçının beyanıyla ürünleri millileştireceğini bildirmiş durumda.

Invenura şirketinin yöneticileri bu durumun iki yönden sorun yaratabileceğine şu şekilde dikkat çekiyor: “Yurtdışından kontrol edilmeden gelen ürünlerin kabulü kalitesiz ya da kalitesi düşük ürünlerin ülkeye girmesine neden olacağı için hem sağlık açısından risk oluşturabilir hem de giderek gelişen ambalaj sanayimize darbe vurabilir.”

Bu konuya sadece tüketici gözüyle, tek taraflı bakmak eksik ve yanlış olur.

Tüketicinin güvenilir gıdaya erişimi kadar sektörün artan maliyetleri de diğer bir önemli konu.

Zira sektör temsilcilerinin dikkat çektiği üzere 55 bin liralık bir mal için 105 bin liralık analiz bedeli ödeyen firmalar da olabiliyor. Ya da 1 milyon liralık bir malda 100 bin liralık analiz bedeli ile ithalatçı firmanın maliyet bedeli otomatikmen yüzde 10 artıyor.

Burada şirketlerin maliyetlerini düşürmek adına atılan adımlar tabiki desteklenmeli. Ancak tüketicinin sağlığını tehlikeye atacak, kuşku ve kaygıların artacağı ortama da zemin hazırlamamak gerek.

O yüzden bir taraftan sektöre bürokratik işlemler ve maliyetler tarafında kolaylık sağlanırken, öte yandan tüketicinin denetim ve güvenilir gıdaya erişimiyle ilgili kafasındaki soru işaretlerinide ortadan kaldırmak gerek.

Not: Aşağıdaki tablo Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın yaptığı yeni düzenlemeyle belirli ürünlerde analiz sıklığının önceki ve şimdiki halini gösteriyor.

ANALİZ SIKLIĞI (%) ESKİ ANALİZ SIKLIĞI (%) YENİ
AB Diğer Ülkeler AB Diğer Ülkeler
Tahıl ve Unlu Mamuller 20 50 20 20
Pastacılık Ürünleri ve Tatlılar 20 50 20 20
Taze/ Dondurulmuş Meyve Sebze 100 100 50 50
Muz 25 25 10 10
Diğer İşlenmiş Meyve Sebze 50 50 10 10
Hurma, İncir, Ananas 50 50 20 20
Hindistan, Kaju, Brezilya Cevizi 50 50 20 20
Bitkisel Yağ ve Margarin 20 50 10 10
Fındık Yağı 100 100 10 10
Yer Fıstığı Yağı (Ham) 10 10 10 10
Yer Fıstığı Yağı (İşlenmiş) 20 20 10 10
Zeytinyağı 100 100 100 100
Aromatik Yağlar 10 25 DK DK
Şekerli Mamul 10 50 5 10
Baklagiller 25 50 10 10
Baharat-Baharat Karışımı 50 50 50 50
Çeşniler 50 50 20 20
Kuruyemiş ve Çerez 50 50 20 20
Çikolata ve Kakaolu Ürünler 20 50 10 10
Kakao Çekirdeği 10 10 DK DK
Bitki Çayları ve Kahve 20 50 20 20
Çaylar 100 100 100 100
Bitkiler 50 50 20 20
Kahve 10 25 10 10
Hindiba 50 20 20 20
Kahve Beyazlatıcısı 20 20 DK DK
Alkolsüz İçecekler 50 50 10 10
Alkollü İçecekler 40 40 50 50
Distile Alkollü İçecekler 100 100 50 50
Tarımsal Kökenli Etil Alkol 40 40 20 20
Özel Beslenme Amaçlı Gıdalar 100 100 25 25
Takviye Edici Gıdalar 100 100 25 25
Aromalar ve Katkı Maddeleri 10 25 DK DK
Hazır Yemek 50 50 10 10
Gıdayla Temas Edenler 10 10 DK DK
Plastik Esaslı Ambalajlar 50 5 20 DK
Maya 50 50 DK DK
Tüm Yem ve Yem Maddeleri 20 20
Tasnif Dışı Gıdalar 20 20

* DK: Doküman Kontrol

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com

Diğer Yazılar

Gıda terörü tam gaz
İRFAN DONAT - Bloomberg HT Tarım Editörü Gıdada taklit ve tağşişin maalesef önüne geçilemiyor. Bal görünümlü glikoz şurubu, at ve eşek etinden köfte ve lahmacun, pamuk yağı karıştırılmış zeytinyağı derken bir dönem merdiven altı diye tabir edilen milyarlarca liralık sahte gıda ekonomisi artık...