Advertisement

Dünyanın ana gündemi koronavirüs salgını...

Her ülke, kendi çapında önlemler alıyor ve salgının yayılmasını önlemek adına mücadele veriyor.

Dün gece itibariyle de Türkiye’de resmi olarak ilk koronavirüs vakası açıklandı.

Türkiye, şu ana kadar koronavirüs vakasını en iyi şekilde yöneten ve hazırlanan ülkelerin başında geliyor. 

Türkiye’de şuan en fazla ihtiyaç duyulan şey ne gıda ürünleri ne de hijyen malzemeleri…

En fazla ihtiyaç duyulan şey, sağduyu ve mantıklı şekilde hareket etmek.

En az ihtiyaç duyduğumuz şey ise panik ve karmaşa

Koronavirüs vakası dolayısıyla biz de konuya tarım ve gıda sektörü açısından bakıp, sizlerle güncel ve doğru kaynaklar üzerinden bilgileri paylaşalım istedik.

Öncelikle şunu belirtelim ki Türkiye’nin tarımsal üretim tarafında koronavirüs ile alakalı olağandışı bir durum söz konusu değil.

Dolayısıyla temel gıda ürünlerinin üretim ve tedarik zincirinde herhangi bir sıkıntı yok ve olması da beklenmiyor.

Bugün Bloomberg HT yayınına telefonla bağlanan Türkiye’deki büyük gıda marketlerinin çatı örgütü olan Gıda Perakendecileri Derneği'nin Başkanı Galip Aykaç, Türkiye’de koronavirüs vakası açıklanmadan haftalar öncesinde olası senaryolara karşı sektör olarak toplantı yaparak organize olduklarını söyledi.

“Vatandaşlarımız ihtiyacından fazla ürün almasınlar. Paniğe gerek yok, her şeyimiz hazır. Tedarik zincirimiz tamam, stoklar da üretime bağlı olarak kademeli şekilde artırılarak devam ediyor” diyen Aykaç, 40 bin noktadaki mağazalarda tüketici ihtiyaçlarının karşılanması aşamasında bir kesinti beklemediklerini söyledi.

Keza yine Bloomberg HT canlı yayınına telefonla bağlanan CarrefourSA Genel Müdürü Kutay Kartallıoğlu ile Metro Türkiye Satın Alma Direktörü ve Yönetim Kurulu Üyesi Deniz Alkaç da benzer şekilde açıklamalar yaparak, gıda tarafında bir sorun olmadığını dile getirdi.

Biliyorsunuz genelde gıdada stok gündeme gelirse akla ilk gelen ürünler arasında makarna, pirinç, bulgur, mercimek, nohut, fasulye ve un gibi kuru gıdalar yer alır.

Biz de bu vesileyle detaylı bilgi almak üzere Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis ile konuştuk.

Mehmet Reis, hem tahıl grubunda hem de bakliyat tarafında herhangi bir sıkıntının olmadığını söyledi.

Halihazırda stokta yeterli ürünlerin olduğunu belirten Reis, “Mayıs sonu Haziran başı mercimek hasadı başlar, buğday hasadı Haziran’da başlar. Temmuz - Ağustos döneminde nohut hasadı başlar. Eylül gibi de kuru fasulye hasadı başlar. Türkiye’de şuan hasat sonuna kadar yeterli miktarda ürün var” dedi. 

İşin bir de ekmek başta olmak üzere unlu mamuller kısmını merak ettik.

Bu ürünlerin hammaddesi de un.

Dolayısıyla Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu Başkanı Günhan Ulusoy’u arayıp bir de o tarafın durumunu sorduk.

Un tarafında arz ve tedarik sorunu olmadığını belirten Ulusoy, petrol fiyatlarındaki tarihi düşüş ve Ruble’nin değerlenmesiyle birlikte Rus buğday fiyatlarının yüzde 6-7 oranında düştüğünü dile getirdi.

Ulusoy, “Deyim yerindeyse tarım emtia piyasası açısından petrol fiyatlarındaki sert düşüş koronavirüsün sigortası oldu” dedi.

Bunun da özelikle iç piyasayı rahatlattığını, petroldeki düşüşün ithal buğday fiyatlarına olumlu yansıdığını söyledi.

Toplam üretimin yüzde 3-5’lik kısmının perakende de satıldığını geri kalan kısmın sanayi ve fırınlar tarafından değerlendirildiğini hatırlatan Ulusoy, sektör olarak hammadde sıkıntısının bulunmadığını söyledi.

Öte yandan şu notunu da iletelim.

Toprak Mahsulleri Ofisi’nin 20 Mart-7 Nisan tarihlerini kapsayan 305 bin ton ekmeklik buğday ihalesi olacağı ve buğdayın yaklaşık 15 dolar daha ucuza ithal edilmesi bekleniyor.

Bir de Makarna Üreticileri ve Sanayicileri Derneği Başkanı Nihat Uysallı ile görüştük.

Uysallı da makarna üretim ve tedarikinde hiçbir sorun olmadığını belirterek, fiyatlardaki olası suni artışlar için uyardı: “Böyle bir ortamda ve durumda zam yapanlar fırsatçıdır” dedi.

Keza yaş meyve ve sebze tarafındaki üretici ve tedarikçilerle de konuştuk.

Üretimin olağan seyrinde devam ettiğini, koronavirüse bağlı doğrudan ya da dolaylı olarak üretimi etkileyecek herhangi bir durumun söz konusu olmadığını dile getirdiler.

Kısacası zincirin tüm halkalarındaki sektör paydaşları “Tüketicilerin paniklemesine gerek yok, herkese yetecek gıda ürünü var, gıda arzında bir sıkıntı ya da sorun söz konusu değil” mesajı verdi.

Ama burada bir noktaya dikkat çekmekte fayda var.

Tarım ve gıda sektörü açısından arz tarafında sıkıntı yok ama böyle dönemlerde tüketici davranışından kaynaklı talep tarafında bir risk her zaman var.

Zira tüketicilerin panikle gerçekleştirdiği ve gereğinden fazla alınan ve stoklanan ürünler suni bir fiyat artışı ve dolayısıyla gıda enflasyonu olarak karşımıza çıkabilir.

Ama dediğimiz gibi bunun temeli, arzdaki bir sorun ya da sıkıntıdan ziyade spekülasyon hatta manipülasyona dayanır.

Böyle dönemlerde suni fiyat artışlarından nemalanmak isteyen fırsatçılar ellerini ovuşturarak bir kenarda bekler.

O yüzden böyle dönemlerde başta temel gıda ürünleri olmak üzere tüm tüketim malzemelerinin fiyat seyrini belirlemede tüketicilere daha fazla görev düşüyor.

Bu konuda bugün medyada çıkan haberlerde dikkatimiz çeken bir noktayı da paylaşalım.

Marketlerde alışverişe koşanların bir kısmı, temel gıda ürünleri kalmayacağı ve uzun süre evden çıkamama durumu/psikolojisi ile mağazalara geldiğini belirtirken, marketlere akın edenlerin bir kısmı da talepteki artış yüzünden ürünlere zam geleceği korkusuyla ucuz fiyattan alışveriş yapmak için markete geldiklerini belirtiyor.

Yani aslında birbirini olumsuz yönde tetikleyen tüketici davranışı ile karşı karşıyayız.

Özetin özeti…

Sektör temsilcileri, Türkiye’nin tarımsal üretim ve gıda tedarik zincirinde ne bugün ne de ileriye dönük herhangi bir sıkıntı olmadığını ve olmasının beklenmediğini ifade ediyor.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com