Bloomberght
Bloomberg HT Görüş İrfan Donat Kayısıdan kazandıklarımız ve kaybettiklerimiz
İrfan Donat
İrfan Donat
Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde lisans eğitimi aldıktan sonra, yüksek lisansını Southern Polytechnic State University'de işletme üzerine yaptı. Gazeteciliğe 1997 yılında Milliyet Gazetesi'nde başladı. 2009-2012 yılları arasında Sabah Gazetesi'nde ekonomi editörü olarak çalıştı. Enerji, tarım ve gıda sektörüne yönelik haber, araştırma ve röportajlara imza attı. 2013 yılından bu yana Bloomberg HT'de tarım editörü olarak görev alıyor. Bloomberg HT Televizyonu'nda Tarım Analiz, Akıllı Tarım ve Mevsiminde Tarım programlarını hazırlayıp sunuyor. İrfan Donat, www.bloomberght.com sitesinde de tarım ve gıda sektörüne yönelik köşe yazıları yazıyor.

Kayısıdan kazandıklarımız ve kaybettiklerimiz

Giriş: 25 Eylül 2020, Cuma 11:34
Güncelleme: 05 Ekim 2020, Pazartesi 08:38

Türkiye’nin öyle marka ürünleri var ki sadece üretim ve ihracatta ilk 10’da yer aldığımız tarımsal ürünlerle bugünkü toplam tarımsal ihracat rakamını yakalamak hayal değil.

Ama bunun için ortada bir vizyon olması lazım.

Üretimden ihracata kadarki değer zincirinin sağlıklı, şeffaf, izlenebilir ve sürdürülebilir bir yapıda işlemesi için orta ve uzun vadeli bir stratejiye ihtiyaç var.

Üretmekten öteye geçip katma değer yaratmaya odaklanmamız, satmaktan öteye geçip pazarlama mantığını kafamızda oturtmamız lazım.

Ürünlere önce kendimiz inanıp, güvenip, arkasında durarak sahip çıkmamız gerekiyor ki Anadolu’dan çıkaracağımız hikaye küresel manada bir “marka” algısıyla kabul görsün.

Lafı fazla uzatmadan bir örnek üzerinden gidelim…

Malatya Kayısısı şuana kadar Türkiye’nin uluslararası alanda coğrafi işaret tescili aldığı dört üründen bir tanesi.

Diğer 3 tanesi Aydın İnciri, Antep Baklavası ve Aydın Kestanesi. Bu arada Aydın Kestanesi söz konusu tescili daha dün aldı.

Malatya kayısısı söz konusu tescili Temmuz 2017’de almıştı.

Peki 2017’den bu yana Malatya Kayısısının değerinde nasıl bir değişim yaşandı?

Gelin isterseniz Türkiye’nin kuru kayısı ihracat performansına bakarak yukarıdaki sorunun yanıtını arayalım.

Türkiye bugün 110 ülkeye yaş, kuru ve işlenmiş şekilde kayısı ihracatı gerçekleştiriyor.

Son 5 yıla baktığımızda kuru kayısı ihracatında miktar bazında trend olarak kısmi olarak artışın da olduğu stabil bir seyir söz konusu iken değer bazında ciddi bir gerileme trendi hakim.

HER GEÇEN YIL DAHA UCUZA İHRAÇ EDİYORUZ

Örneğin 2015 yılında 1 kilogram kuru kayısıyı 4,64 dolara ihraç etmişiz.

2016’da 1 kilogram kuru kayısıyı 3,67 dolara ihraç edebilmişiz.

2017 yılına geldiğimizde söz konusu ihracat değeri 3 doların da altına inmiş ve1 kilogram kuru kayısıyı 2,81 dolardan ihraç etmişiz.

2018’de 2,7 dolara ihraç ettiğimiz 1 kilogram kuru kayısıyı 2019’da 2,5 dolardan satabilmişiz.

Daha net bir ifadeyle son 5 yılda kuru kayısı ihracatında değer bakımında kilogram başına yüzde 46’lık bir kayıptan bahsediyoruz.

E hani coğrafi işaret tescilinin etkisi?

NEREDE YANLIŞ YAPIYORUZ?

Bugün dünya kuru kayısı ihtiyacının yüzde 70’ini karşılayan Malatya, haliyle kayısı ihracatında da dünya lideri.

Son 10 yılda Malatya’dan yaklaşık 3.5 milyar dolarlık kayısı ihracatının gerçekleştiğine seviniyoruz(!).

Ama öte yandan sadece kuru kayısının küresel raf değerinin 4 milyar dolar seviyesinde olduğunu da hatırlatalım. Bizim yılar itibariyle aldığımız pay ise 200-300 milyon dolar arasında değişiyor.

Dolayısıyla ortada çok da sevinilecek bir başarı(!) olduğunu söylemek zor.

Aslına bakarsanız bu durum sadece kuru kayısı için geçerli değil fındık dahil pek çok üründe maalesef yapıcı değil yıkıcı bir ihracat rekabeti söz konusu olduğu için benzer tablolarla ile karşı karşıyayız.

Miktar olarak daha fazla ihraç ettiğimiz üründen değer bakımından daha az döviz geliri elde ediyoruz.

Yani hamallığını yaptığımız ürünlerin kaymağını maalesef yiyemiyoruz.

Dolayısıyla da tarımda hak ettiğimiz ile kazandığımız arasında bir makas oluşuyor ve bu makas her geçen gün üretici ve ülke ekonomisi aleyhine açılıyor.

Temel gerekçe ise yazının başında değindiğimiz katma değer vizyonundaki eksiklik ve markalaşma konusundaki sınırlı bakış açısı.

Zira hep söylediğimiz şeyi yeniden hatırlatalım.

Türkiye son 6-7 yıldır tarımsal ihracatta 16-18 milyar dolar arasında takılıp kalmış durumda.

4 saatlik uçuş mesafesinde dünya nüfusunun yüzde 40’ına kaç ülke ulaşabilir?

Ülke olarak 1,9 trilyon dolarlık tarımsal ticaret hacmine sahip bir bölgenin ortasında kaç ülke konumlanmış durumda?

Sahip olduğumuz konum ve potansiyeli deyim yerindeyse elimizin tersiyle itiyoruz.

TMO’NUN KURU KAYISI ALIM POLİTİKASI RÜZGARI TERSİNE ÇEVİRİR Mİ?

Bu yıl itibariyle Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) ilk kez kuru kayısı alımına başlıyor.

Bu önemli bir gelişme ve adım...

Geçtiğimiz günlerde Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, kuru kayısı alım fiyatlarını açıkladı.

2020 yılı 4 numara kuru kayısı kilogram fiyatı kükürtlenmiş için 21 TL, kükürtlenmemiş (günkurusu) için 23 TL olarak belirlendi.

TMO’nun kuru kayısıda piyasaya girmesiyle özellikle bundan sonraki dönemde ürünün arz-talep-fiyat dengesinde istikrar sağlamaya yardımcı olacağı görüşü hakim.

En azından beklentiler bu yönde…

Zira TMO, fındık, kuru incir, kuru üzüm gibi ürünler de de alım fiyatı açıklıyor ama bu ürünlerde her zaman istikrardan bahsetmek mümkün değil.

Özellikle yüksek rekoltenin olduğu yıllarda ihracatçılar arasında kırılan fiyatlar ve yıkıcı rekabet hamleleri ciddi ekonomik kayıplar yaratabiliyor.

Piyasadaki arz fazlasını yönetebilecek, regüle edebilecek kurum TMO ve eldeki enstrüman da lisanslı depolar ve ürün ihtisas borsaları.

Bunlar doğru şekilde kullanılır ve süreç doğru yönetilirse fiyatta istikrar sağlanarak, ihracatta daha rekabetçi ve kârlı bir yöne doğru ilerlenebilir.

Aksi taktirde olduğumuz yerde saymaya ve pastadan alacağımız büyük bir dilim yerine kırıntılarla avunmaya devam ederiz.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com

Diğer Yazılar

Gıda terörü tam gaz
İRFAN DONAT - Bloomberg HT Tarım Editörü Gıdada taklit ve tağşişin maalesef önüne geçilemiyor. Bal görünümlü glikoz şurubu, at ve eşek etinden köfte ve lahmacun, pamuk yağı karıştırılmış zeytinyağı derken bir dönem merdiven altı diye tabir edilen milyarlarca liralık sahte gıda ekonomisi artık...