Çiftçinin sosyal medya ile imtihanı
Tarım ve Orman Bakanlığı'nın bünyesinde yayınlanan Türk Tarım ve Orman Dergisi'nin Kasım-Aralık 2020 sayısının kapak konusu "Tarımsal Eğitim ve Yayım".
Derginin muhabirlerinden Hülya Omrak, geçtiğimiz aylarda bizimle iletişime geçti ve çiftçinin sosyal medya kullanımının tarımsal eğitimdeki etki ve rolüne dair bir röportaj talebinde bulundu.
Biz de bildiğimiz ve gözlemlediğimiz noktaları kendisine dilimiz döndüğünce aktarmaya çalıştık.
Derginin son sayısında yayınlanan röportajı buradan da sizlerle paylaşmak istedik.
Keyifli okumalar...
ÇİFTÇİ SOSYAL MEDYAYI TARIMSAL EĞİTİMDE DOĞRU VE ETKİN KULLANIYOR MU?
Hülya Omrak: Türkiye’de sosyal medya platformları, çiftçinin bilgiye ulaşmasında nasıl bir rol üstleniyor?
İrfan Donat: Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de tarım, bir değişim ve dönüşüm içinde. Bu sürecin itici faktörü bilgi ve teknoloji… Söz konusu bilgi ve teknolojinin de çiftçiye en kolay ve hızlı şekilde ulaşmasında sosyal medya platformları önemli bir aracı rol üstleniyor.
Aslında sosyal medya platformları için bir nevi, çiftçinin dijital tarım teknolojisi ve yeni bilgilerle ön tanışma ve buluşma sahnesi diyebiliriz.
Bildiğiniz üzere insanoğlu genelde yeniliklere biraz mesafeli ve temkinli yaklaşır. Kırsal kesimde bu durum daha yaygındır. Alışılmış ve geleneksel yaklaşımların dışına çıkmak biraz zaman alır. İşte bu zamanı kısaltan ya da akıllardaki soru işaretlerini kısmen gidererek, çiftçiyi bilgi ile buluşturmada sosyal medyanın etkisi yadsınamaz.
Türkiye’de dönem dönem sosyal medya mecraları arasında popülerlik değişiyor. Bir dönem hayatımızda Facebook en önemli sosyal medya platformu olarak öne çıkarken, sonra Twitter hızlı bilgi ve habere ulaşmada önemli bir araç olarak karşımıza çıktı. Şimdilerde ise Instagram’ın yıldızı daha çok parlıyor ve Youtube kanalları da yine insanların en rağbet ettiği platformlar arasında yer alıyor. Ama gözlemlerimden yola çıkarak söyleyebilirim ki çiftçiler açısından Facebook hala en çok kullanılan ve paylaşım yapılan mecraların başında geliyor. Üreticiler Facebook gruplarında kendi konularında bilgi alışverişi sağlarken yorum ve görüşlerini de paylaşmayı ihmal etmiyor. Aslında bu tür sosyal medya mecraları sayesinde çiftçiler kendi köylerinin dışına çıkarak Türkiye’nin hatta dünyanın farklı bölgelerindeki çiftçilerle iletişime geçerek gelişmelerden daha hızlı şekilde haberdar olabiliyor.
Geçen yıl, tarım teknolojileri şirketi Doktar tarafından gerçekleştirilen bir çiftçi anketinde “Teknoloji ve Medya Alışkanlıkları” başlığı da yer alıyordu.
Ankette yer alan “Akıllı telefon kullanıyor musunuz?” sorusuna çiftçilerin yüzde 66’ı ‘evet’ cevabını vermişti.
Ama akıllı telefon kullanım oranının yüzde 66 olduğu bir ortamda üreticilerin yüzde 73’ü herhangi bir internet kanalından ziraat ile ilgili herhangi bir kaynağı takip etmediğini de belirtmişti. Bu da ilginç ve üzerinde düşünülmesi gereken bir veri…
Yine ankete göre, çiftçilerin ziraat konusunda en çok takip ettiği sosyal medya kanalının başında yüzde 13 ile Facebook grupları gelirken, banka uygulamalarını kullanan çiftçi oranı ise yüzde 2 seviyesindeydi.
Aslında bu anketin sonuçları bile çiftçinin akıllı telefon ve sosyal medya platformlarına yönelik yaklaşımı hakkında önemli ipuçları veriyor bizlere…
H.O: Gençlere tarımın anlatılması noktasında sosyal medyanın etkisi ne boyutta?
i.D: Sosyal medya, bilgiye ulaşmanın en kısa, kestirme yolu haline geldi. Ama burada da seçici olmak gerekiyor. Zira doğru bilgiden daha fazla yanlış, eksik ya da yalan bilgiler sosyal mecralarda dolaşabiliyor. Bu durum, her alanda olduğu gibi tarım ve gıda sektörü için de geçerli. Tarımla ilgili zaman zaman kafa karışıklığına yol açacak, insanları yanlış yönlendirebilecek bilgi ve haberler de yer alabiliyor.
O yüzden herkes gibi gençlerin de kendi filtrelerini oluşturması ve sosyal medyadaki bilgi ve haberleri kendi süzgeçlerinden geçirme alışkanlığı elde etmesi lazım. O yüzden belki de okullarda sosyal medya kullanımına yönelik ders ya da konu başlıkları açılması gerekir. Zira artık günlük hayatın akışında sosyal medya önemli derecede belirleyici rol ve etkiye sahip.
Buradan yola çıkarak gençlere tarımın anlatılması noktasında sosyal medyanın etkisine gelirsek şunu söyleyebilirim… Tarım, her ne kadar çoğunlukla zorluklar ve sıkıntılarla anılsa da gelecek vaat eden stratejik önemdeki sektörlerin başında yer alıyor. Geleceği parlak olan bir sektörün devamlılığı için de genç nüfusu bu alana çekmemiz lazım. Bunu yaparken de gençlerin yoğun olarak kullandığı sosyal medya platformları önemli bir anahtar rolünde. Zira gençler dünyaya ellerindeki akıllı telefonlar ve tabletlerden bakar hale geldi. Hayatlarını şekillendiren kararları alırken sosyal medya mecralarından fazlasıyla etkileniyorlar. Dolayısıyla sosyal medyanın etkisini tarımdaki potansiyel ve fırsatları anlatmak açısından daha etkin ve doğru şekilde kullanmak çok daha önemli hale geliyor.
Onlara tarımla uğraşmanın salt tarla ya da bahçenin içinde bir ürün yetiştirmenin ötesinde olduğunu anlatmamız lazım. Bu işin yazılım, mühendislik, lojistik, pazarlama ve ticaret gibi farklı boyutları olduğunu ve multidisipliner yaklaşımlarla tarıma farklı açılardan katkı sağlanabileceği anlatılmalı.
Bugün dünyanın farklı bölgelerinde tarım ve gıda sektöründe şahit olduğumuz milyarlarca dolarlık girişim ve yatırım hikayelerinin temelinde gençler ve o gençlerin bilgi, veri ve teknolojiyi harmanlayarak ortaya çıkardıkları yeni fikirler var.
Dolayısıyla her fırsatta söylediğimiz bir şeyi burada da tekrarlamak istiyorum. Tarımın temel girdileri artık sadece tohum, gübre, mazot ve zirai ilaç gibi ürünler değil… Artıl bilgi, teknoloji, veri ve teknikler de tarımın stratejik girdileri arasında yer alıyor.
Dolayısıyla tarımda emeğin karşılığını almak için artık sadece "alın teri" dökmek yetmiyor... "Akıl teri" de dökmek gerekiyor. Yani, doğru bilgi, veri, teknik ve teknolojiyi harmanlayarak kırsaldaki üretim ve sonrasındaki süreçlere yansıtmamız lazım. İşte o zaman dünyada daha rekabetçi hale gelebiliriz.
H.O: Gençlerimizin tarım sektörüne ilgisi nasıl? Azsa neden?
İ.D: Gençlerin tarım sektörüne ilgisi genel itibariyle az. Ama bu Türkiye’ye özgü bir durum değil. Dünyanın birçok bölgesinde benzer bir tablo söz konusu. Küresel anlamda kırsaldaki nüfusun yaş ortalaması hızla artıyor. Zira yeni nesil bu işi büyüklerinden devralmıyor. Kırsaldan kente göç olgusu tüm dünyada var olan ve üzerine kafa yorulan bir durum. Gelişmiş ekonomilerde genç işgücü açığı makineleşme/otomasyon/teknoloji yatırımlarıyla kısmen kapatılmaya çalışılıyor. Zaten artık tarımda teknoloji kullanımının çok daha yaygın hale geleceği aşikar. Geliştirilen teknolojiler ışığında artık drone ve robotlar kısmen tarımsal üretimde bir yer edindi. Süreç insansız tarıma doğru ilerliyor.
Sizin sorunuza dönersek… Gençlerin tarıma ilgisi neden az? Aslında bu sorunun tek bir yanıtı yok. Ayrıca bu sorunun evrensel bir cevabı da yok zira her ülkenin kendi dinamikleri var. Türkiye özelinde bakarsak, gençlerin tarıma ilgisinin az olmasının sebeplerinin başında sektörde yaşanan öngörülemezlik sorunu geliyor. Arz-talep-fiyat dengesinde yaşanan sıkıntılar çiftçileri hem maliyet hem de satış fiyatları tarafında sıkıştırdığı için aileler genellikle çocuklarının bu işi yapmasını istemiyor. Ya da zaten mevcut duruma şahit olan gençler dedelerinin, babalarının yaptığı işi ailesi istese de devam ettirmek istemiyor. Dolayısıyla önce tarımı ekonomik olarak cazip kılacak hale getirmek ve bunun istikrarlı şekilde sürekliliğinin sağlanması lazım. Bunun yanında işin sosyal, boyutu da var. Kırsaldaki hayat şartlarının iyileştirilmesi, ulaşımdan altyapıya, eğitimden sağlığa kadar temel alanlarda kentlerle kırsal arasındaki refah farkını en düşük seviyeye çekebilmemiz lazım. Bu da işin kırsal kalkınma boyutunu teşkil ediyor. Bir diğer nokta ise itibar… Bu işten iyi kötü para kazananlar arasında tarımdan kopanlar da var ve sebebi ise sektörün itibar sorunuyla alakalı. Tarım sektörü Türkiye’de yıllarca hor görülen bir alan oldu. Sofralara gelen gıdaların hangi zor şartlar altında, nasıl bir emek karşılığında önümüze geldiğini anlatamadık, farkındalık yaratamadık. Pandemi süreciyle birlikte bir uyanış oldu… Tarımın önemi ve çiftçinin değeri kısmen de olsa anlaşılmaya başlandı ama sektörün hala saygınlık kazandırılmaya ihtiyacı olduğu görüşendeyim.
H.O: Çiftçi sosyal medyayı kendi mesleği için eğitim aracı olarak görüyor mu?
İ.D: Çiftçinin henüz tam olarak sosyal medyayı kendi mesleği açısından bir eğitim aracı olarak gördüğünü düşünmüyorum. İnternetin, teknolojinin ve dolayısıyla sosyal medyanın nimetlerinden yararlanan bir kesim var ama bunun çok yaygın ve etkin şekilde değerlendirildiğini düşünmüyorum.
Burada belki çiftçilere, ellerindeki teknolojinin kullanımının doğru anlatılamamasının da rolü var.
Çiftçinin tıpkı diğer alanlarda olduğu gibi teknoloji ve sosyal medya kullanımında da doğru yönlendirme ve bilgilendirmeye ihtiyacı olduğu görüşündeyim. Bugün Türkiye’de hala Google gibi arama motorlarında çıkan tüm bilgileri ve haberleri doğru kabul eden insanlar var.
O yüzden bu alanda daha çok mesafe kat etmemiz gerektiği görüşündeyim.
H.O: Sürekli sahada olan birisi olarak sizce, çiftçinin internet platformlarına yaklaşımı nasıl? Çiftçinin internet kullanımının geliştirilmesi adına neler yapılabilir?
İ.D: Biraz önce çiftçilerin teknolojiye dair biraz daha temkinli yaklaştığını söylemiştim ama bu, çiftçilerimizin meraklı olmadıkları anlamına gelmiyor. Çiftçiler de tıpkı diğer sektörlerdeki insanlar gibi kesinlikle teknolojiye, yeniliklere meraklı. Sadece kabul ve uyum süreçleri kentlerdeki ortalamaya göre biraz daha zaman alabiliyor. Bunun da sebeplerinden bir tanesi çiftçilerin yaş ortalamasının 56-57 seviyelerinde olması. Dolayısıyla nüfus yaşlandıkça teknolojiye adaptasyon süreci de uzuyor ve zorlaşabiliyor.
Ama bunun farkında olan şirketlerin büyük çoğunluğu uygulamalarını kolay ve anlaşılır şekilde geliştirdikleri için artık çok da sorun teşkil etmiyor.
Ama bugün köyleri dolaştığımda, tarlada, bahçede, kahvelerde yaptığımız sohbetlerde görüyorum ki birçoğu çalıştıkları banka, gübre, zirai ilaç ya da tohum şirketinin internet platfomlarından haberdar ve bu platformların mobil uygulamalarını telefonlarına indiriyor ve kullanmaya çalışıyor.
Biraz önce de söylediğim gibi bu uygulamaları geliştiren şirketler de zaten yazılımları kullanıcı dostu, kolay ve anlaşılır şekilde yapmaya çalışıyor.
H.O: Siz de kendi sosyal medya platformlarınızdan tarımla ilgili çeşitli videolar paylaşıyorsunuz. Bu videolara özellikle gençlerin geri dönüşleri nasıl oluyor?
İ.D: Paylaştığım yazı, bilgi ve videolarla ilgili oldukça güzel geri dönüşler alıyorum. İşin ilginç tarafı etkileşimler sadece tarım sektöründe faaliyet gösteren kitleden gelmiyor. Tarımla uzaktan yakından alakası olmayan ama sektörün öneminin farkında olan şehirli kitleden de çok büyük ilgi var. Kentlerde yaşayıp kırsala taşınma hayali olanlar da sosyal medya üzerinden bizimle sık sık iletişime geçiyor. Bazı yatırımcı ve girişimci gençler de farklı iletişim kanallarından bizlere sorular soruyor ve fikir danışıyor. Çoğunlukla organik tarım yapmak isteyenler ön plana çıkıyor. Bazıları, memleketlerinde ailelerinden kalan tarım arazilerini nasıl değerlendirebileceğini soruyor. Hangi ürünü ekmeleri gerektiği ve işe nasıl başlamaları gerektiğini merak ediyor. Bazıları hayvancılık tarafındaki fırsatlar, kimileri de tarım sektöründeki hibe ve teşviklerle ilgili sorular yöneltiyor. Aslında tüm bunlar da 7’den 77’ye farklı kesimlerden tarıma ilginin her geçen gün arttığının güzel bir göstergesi.
İşim gereği Türkiye’nin farklı bölgelerinde farklı ürünlerle ilgili ekim, dikim ya da hasada katılıyorum. Üreticilerle sohbet edip hikayelerine ortak olduğumuz bu çekimleri hafta sonları Bloomberg HT’de “Mevsiminde Tarım” programında ekranlara getiriyoruz. Yaz-kış demeden sahadan gerçekleştirdiğimiz “Mevsiminde Tarım” programının çok geniş bir izleyici kitlesi var. İnsanlar, tarımın farklı kollarında merak ettikleri soruların yanıtını bu programda alıyor. Yine stüdyoda gerçekleştirdiğimiz ve hafta içi canlı olarak yayınlanan “Akıllı Tarım” ve “Tarım Analiz” programıyla da sektörün nabzını tutma fırsatımız oluyor. Bu programlar tarım sektörü paydaşları açısından önemli bir platform niteliğine ulaştı.
Ben işimi severek yapıyorum. Çok yorucu ve zor tarafları olmasına rağmen yaptığım işten haz alıyorum. Çünkü yaptığım işi bizden sonraki nesiller açısından bir görev ve misyon olarak görüyorum.
O yüzden burada benim için önemli olan insanları doğru şekilde bilgilendirmek ve haberdar etmek. Özellikle gençlere bu işi doğru anlatmak ve gerçekleri doğru şekilde aktarmak gerektiğine inanıyorum.
Tarıma sadece pembe gözlüklerle ve hobi mantığıyla bakmaktan öte potansiyel ve fırsatları konuşurken işin zorluklarını ve risklerini de söylemek lazım.
H.O: Çiftçilerimizin tarımsal konularda internet ve sosyal medya kullanımı noktasında diğer ülkelerle bir kıyaslama yapmanız mümkün mü?
İ.D: Açıkçası çiftçilerimizin tarımsal konularda internet ve sosyal medya kullanımımı diğer ülkelerle karşılaştıracak bir araştırma ya da veri elimde yok. O yüzden sağlıklı bir kıyaslama yapmam mümkün değil. Ama bu arada şunu da unutmamak lazım. Her ülkenin sosyal ve ekonomik yapısı farklı. Kırsaldaki dinamikler çok değişken. Bırakın ülkelerarası karşılaştırmayı bazen Türkiye’nin farklı bölgelerinde çok farklı sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Örneğin Trakya’daki bir çiftçi ile İç Anadolu ya da Doğu Anadolu’daki bir çiftçinin tarıma, teknolojiye, internet ve sosyal medyaya bakışı, yaklaşımı çok farklılaşabiliyor. O yüzden her bölgeyi kendi dinamikleri içinde değerlendirmek ve buna göre bir yaklaşım ortaya koymak daha sağlıklı olacaktır.
Ben sorunuza bir de şu açıdan yanıt vermek isterim… Türkiye’de sosyal medya kullanımın birçok ülkeden daha yaygın olduğu zaten biliniyor. Ama bu iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey mi emin değilim. Zira burada internette geçirilen zamanın niceliğinden çok niteliğine bakmak lazım.
İnterneti, dolayısıyla sosyal medyayı bilgiye ulaşma, yeni bir şeyler öğrenme ve yoğunlaştığınız alanla ilgili gelişmeleri takip etmek için kullanıyorsanız ne ala… O zaman internet elinizde bir hazine… Ama interneti, sosyal medyayı çoğunlukla zaman öldürmek ve eğlence amacıyla kullanıyorsanız size katkısı çok sınırlı olacaktır ve hatta zaman zaman zararı bile dokunacaktır… İşte o zaman da internet elinizde bir çöp.
Dolayısıyla bu kişilerin tercihine kalmış bir durum.
Bu arada Türk Tarım Dergisini yakından takip ediyorum. Çok önemli ve güzel konular ele alınıyor ve ilginç röportajlara imza atılıyor. Yayın hayatınızda başarılarınızın devamını dilerim.
İrfan Donat – Bloomberg HT Tarım Editörü