Stagflasyon mu?
Aylardır bizim görüşümüz, “reflasyon” yani “risk artışı” çerçevesi içinde olduğumuz ve bu tema değişene kadar risk almak ve yükseliş yönünde pozisyonlanma yönündeydi.
ABD'de bilanço sezonu oldukça iyi geçti. Microsoft, Alphabet, Apple, Amazon ve Tesla'nın hepsi güzel sonuçlar açıklayarak ralliyi daha da alevlendirdi. Ralli, geniş tabanlı ve hisse senetleriyle sınırlı değildi.
Örneğin, seneye bakış raporumuzda olumlu sürpriz yapabilir dediğimiz Çin hisse senetleri, Nisan ayında çok iyi performans gösterdi.
Makro tarafta, özellikle çekirdek enflasyonun ABD'de yapışkan kalacağı görüşündeyiz ve kaçınılmaz gerçek şu ki, enflasyonla mücadelenin kolay kısmı bitti ama son mil problemiyle karşı karşıya kalacağız.
Küreselleşme tersine döndü ve gelişmiş ekonomilerdeki seçmenler tarafında değişiklikler görülmeye başlandı. Gelişmiş piyasalardaki politikacılar, işçi sınıfı seçmenleri arasında yaygın bir hoşnutsuzluk görmediler. Sorun, kısmen küreselleşmenin istenmeyen sonuçlarına dayandırılabilir.
Jeopolitik ve küreselleşmenin ortadan kalkması, enflasyonisttir. Seçmenler maliye politikasından talepte bulunuyorlar fakat merkez bankalarının, sorunu çözme kapasiteleri sınırlı gözüküyor. Bir sonraki durağın “stagflasyonist” yani riskten kaçışı barındıran bir rejim olacağını düşünüyoruz ancak bunun için pozisyon almak için henüz çok erken olduğu görüşündeyiz.
Türkiye'de ana makro konu, enflasyon ve cari açık üzerinde geniş kapsamlı sonuçları olan iç tüketimin hızı olmaya devam ediyor. Verilerin çoğuna göre özel tüketim 2024'ün başlarında güçlü kalmayı sürdürdü. Net dış varlıklar, yerel seçimlerin ardından güçlü bir şekilde toparlanmaya devam etti. Böylece net dış varlıklar, swap’ler düşüldükten sonra Mart sonundaki eksi 74,6 milyar dolardan Mayıs ayı başında eksi 47,5 milyar dolara yükseldi.
Aynı dönemde, döviz mevduatlarında da düşüş gördük. Bu arada, “KKM” hesaplarındaki düşüş de devam etti. 2. çeyrekte büyüme açısından, çeyreğin başına bakıldığında, bir miktar yumuşamaya rağmen ekonomik aktivitede ve yurt içi talepte keskin bir yavaşlama sinyali olmadığını görüyoruz.
Ocak ayında yayınladığımız raporda belirttiğimiz gibi, Fitch ve S&P Türkiye'nin notunu yükseltti. Moody's'ten de aynısını bekliyoruz. Önümüzdeki aylarda daha fazla not artışının olacağını düşünüyoruz.
TCMB'nin, TL'deki değer kaybının aylık enflasyonun altında kalmasını ve dolayısıyla, TL’nin reel olarak değerlenmesini devam ettirmesini bekliyoruz. Bu stratejinin ne kadar sürdürülebileceği maliye politikası da dahil olmak üzere birçok faktöre bağlı olacaktır.