Aylardır bizim görüşümüz, reflasyon veya “risk on” yani risk iştahının yüksek olduğu rejim içinde olduğumuz ve bu rejim değişene kadar, aksi yönde pozisyonlanmanın makul olmayacağı şeklindeydi.

Kısa vadeli bazı aşırılıklar ve katılımın darlaşması, bize kısa vadede düzeltme riskinin yükseldiğini düşündürüyor ama trend anlamında olumlu olmaya devam ediyoruz.

Örneğin, geçtiğimiz ay S&P500 teknoloji sektörü, özellikle yarı iletken endüstrisinde yapay zekâ hisselerine olan talebin etkisiyle yükseliş yaşadı. Bu olumlu fiyat momentumu, sektörü 20 ve 200 günlük hareketli ortalamaların oldukça üzerine çıkardı. Bizce bu nadir görülen bir şey ve düzeltme olasılığını artırıyor. S&P500 teknoloji sektörü 20 günlük ortalamanın yaklaşık yüzde 8 ve 200 günlük ortalamanın yaklaşık yüzde 27 üzerinde. Piyasa tarihçesine baktığımızda, bir sonraki ayda zorluk yaşama eğilimini görüyoruz ve daha önceki örneklerde bir sonraki aylarda kayıplar kazançlara nazaran ciddi ağır basıyor.

Ayrıca, teknolojinin hâkim olduğu Nasdaq 100 (NDX), rekor üstüne rekor kırmaya devam ediyor ancak aylık, üç aylık ve hatta yıllık en düşük seviyelere düşen hisselerde artış oldu ki bu durum çok normal değil. Geçen Cuma itibarıyla, 52 haftanın en yüksek seviyelerinde en düşük seviyelere kıyasla yüzde 3'ten daha az hisse senedi vardı. Bu da son derece dar bir katılım ile endeksin yükseldiğine işaret ediyor.

Konu sadece ABD ile de sınırlı değil. Katılım sorunu artık küresel. Tüm ülke endeksleri arasında kendi 50 günlük ortalamalarının üzerinde işlem görme oranı yüzde 70'in üstünden yüzde 25'in altına indi. Böyle katılım düşüşleri olduğunda tarihsel olarak MSCI Dünya Endeksi zorlandı.
Bunlar bize kısa vadede düzeltme riskinin yükseldiğini düşündürüyor ama trend anlamında piyasa rejimi "risk on/off" olarak değişmedikçe olumlu olmaya devam ediyoruz. Tarihsel olarak da gelişmekte olan ülke piyasalarının, olumlu mevsimsel döneme girdiğini not ediyoruz.
ABD 10 yıllık hazine tahvil getirileri bu hafta Mart ayından bu yana en düşük seviyesinde işlem gördü. Ayrıca piyasa fiyatlaması açısından FED'den iki faiz indirimi fiyatlamaya başladı.

İleriye dönük göstergelere gelince, finansal koşullar olağanüstü derecede gevşek kaldığı sürece ekonominin anlamlı bir şekilde zayıflayacağına dair şüphelerimiz devam ediyor. Bizim senaryomuz "iniş yok" olmaya devam ediyor. Fakat piyasalar birkaç hafta önceki güçlü hizmetler ISM verisini göz ardı etmişti. Cuma günkü beklenenden güçlü PMI verileriyle "iniş yok" tezimiz desteklendi ama piyasalar bunu da göz ardı etti. İmalat PMI'nın Mart ayından bu yana en yüksek seviyeye yani 51,7'ye yükseldi. İstihdam bileşeni ise Eylül 2022'den bu yana en güçlü seviyeye ulaştı.
Jeopolitik ve küreselleşmenin ortadan kalkması enflasyonisttir ve seçmenler maliye politikasından talepte bulunmakta ve merkez bankalarının sorunu çözme kapasiteleri sınırlı gözüküyor.
30 Haziran ve 7 Temmuz tarihleri arasında yapılacak Fransa seçimleri hızla yaklaşırken, küresel piyasalar oluşabilecek potansiyel riskleri görmezden geliyor. Yatırımcıların, aşırı sağcı lider Marine Le Pen'in ulusal seçimleri kazanması durumunda Başkan Emmanuel Macron ile çalışacağına dair güvencelerine ağırlık vermesiyle piyasalar sakindi.

Le Pen'in yorumları, piyasaları rahatlattı. Bunun üzerine hafta başında Fransa / Almanya 10 yıllık tahvil getiri farkı daraldı. Ancak hafta sonuna gelindiğinde, spread yani fark 12 yılın en yüksek seviyesi olan 80 baz puana ulaştı. Fransa'nın 10 yıllık tahvil getirileri bu hafta sekiz baz puan artış göstererek Portekiz tahvillerini beş baz puan aştı ve İspanya'nın sekiz baz puan yakınına geldi.
Avrupa'da ortaya çıkan potansiyel siyasi riskin artması durumunda ise ABD doları güçlenirken küresel bir "risk off" düzeltmesi yaşatabilir.

Türkiye'de ana makro konu, enflasyon ve cari açık üzerinde geniş kapsamlı sonuçları olan iç tüketimin hızı olmaya devam ediyor.

Verilerin çoğuna göre özel tüketim, 2024'ün başlarında güçlü kalmayı sürdürdü. Fakat son aylarda ivme kaybını gösteren veriler var.

Merkez Bankası’nın iç talebin soğumasına odaklandığı bu ortamda hem tüketici güven endeksi hem de güven endekslerinin istenilen yönde işaretler olduğunu düşünüyoruz.
Kısa vadede bir düzeltme beklediğimizi geçen ay paylaşmıştık. Hala düzeltme içindeyiz ama

Türkiye sermaye piyasalarına ilişkin olumlu ancak seçici görüşümüzü sürdürüyoruz. Türk hisseleri ise 2024 yılı başından bu yana, dolar bazında getirisiyle dünyada birinci sırada yer alırken, ikinci sırada yer alan Tayvan'ın yaklaşık iki katı getiri elde etti.

F/K'lar gelişmekte olan ülkelere göre halen yüzde 57 civarında, yani 2006'dan bu yana yüzde 30'un iki katı iskonto seviyesinde olması dikkat çekiyor. Yabancı yatırımcı ilgisinin devam edeceğine dair beklentilerimiz ve not artışları orta trend açısından olumlu görüşümüzün sebeplerinden bazıları.
Altın ise kısa vadede düzeltme riski ile karşı karşıya olsa da, son yıllarda olduğu gibi, varlıklar arasında favori varlığımız olmaya devam ediyor.

Advertisement