Bloomberght
Murat Berk
Murat Berk
Murat Berk, Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü'nü bitirdikten sonra profesyonel kariyerine Coopers&Lybrand'de başladı. Burada 2 yıl görev aldıktan sonra Türk Eğitim Vakfı bursuyla gittiği Amerika'da New York Üniversitesi, Stern School of Business'tan MBA diplomasını aldı. Credit Anstaldt Investment Bank (CAIB) yatırım bankasında hisse senedi analisti olarak 2 sene görev alan Berk, kariyerine 2004 yılından beri Yapı Kredi Yatırım'da devam ediyor. Murat Berk, şu anda Yapı Kredi Yatırım Baş Stratejist görevini yürütüyor.

Risk off

Giriş: 29 Temmuz 2024, Pazartesi 14:13
Güncelleme: 29 Temmuz 2024, Pazartesi 14:14

Aylarca bizim görüşümüz, reflasyon diyebileceğimiz “risk on” yani risk iştahının yüksek olduğu rejim içinde olduğumuzdu. Fakat son haftalarda, “risk off” rejimine geçtiğimizi ifade etmiştik. Risk off rejiminin özelliğinin, daha defansif bir duruşa uygun olduğunu ifade edebiliriz.

Teknolojinin hâkim olduğu Nasdaq 100 (NDX), rekor üstüne rekor kırmaya devam ediyordu ancak aylık, üç aylık ve hatta yıllık en düşük seviyelere düşen hisselerde artış oldu ki bu durum çok normal değildi. Bu durum, son derece dar bir katılımla endeksin yükseldiğine işaret ediyordu.

Konu, sadece ABD ile de sınırlı değil ve katılım sorunu küresel. Tüm ülke endeksleri arasında, kendi 50 günlük ortalamalarının üzerinde işlem görme oranı, yüzde 70'in üstünden yüzde 25'in altına indi. Böyle katılım düşüşleri olduğunda, tarihsel olarak MSCI Dünya Endeksi zorlanmıştı. Nitekim sadece ABD değil, gördüğümüz düzeltme global çapta oldu.

Trend anlamında bir değişimden bahsetmek için erken olsa da piyasa rejimi bizce “risk off” olarak devam ediyor.

Son yayınlanan ön PMI verilerine göre, Amerika'nın hizmet sektörü ve üretim Temmuz ayında belirgin bir şekilde farklılaştı. S&P Global'in göstergesi, hizmet faaliyetinin 28 ayın en hızlı artışını gösterdiğini gösterdi. 56'lık manşet kolayca tahminlerin üzerine çıktı ve Haziran'ın hızına göre marjinal bir ivmelenme gösterdi ki bu da başlı başına güçlü bir rakamdı. Buna karşılık, ABD'deki fabrika faaliyetleri bu ayın başında daraldı. Bu durum göstergede, 2024'ün ilk 50 altı okumasıydı. İkisi arasındaki fark, bir yıldan fazla bir süredir en geniş olanıydı. Üretim tarafında, yeni siparişler de keskin bir şekilde yavaşladı. Yani hizmet ve talep güçlü kalırken, üretimin zayıfladığını görüyoruz. Bu durumun, enflasyonist baskılar yaratması olası duruyor.

ABD Başkanı Joe Biden, adaylıktan geri çekildi ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris'i desteklediğini açıkladı. Başka birinin Harris yerine, Demokratların adayı olması ise oldukça zor görünüyor ama bu ihtimali tamamen göz ardı edemeyiz. Demokratların kongresi 19 Ağustos'ta gerçekleşecek. Dolayısıyla, eğer birisi meydan okuyacaksa, bunun çok öncesinde ivme kazanmış olması gerekir. Bu aday için ciddi bir destek oluşmadığı sürece Harris'in yerini almak zor gibi görünüyor.

Clinton ailesi, Harris'i desteklediklerini açıkladılar. Potansiyel rakipler Newsom ve Buttigieg de Harris'e destek verdi. Anketler açısından, Trump ile Harris arasındaki eşleşme, son zamanlarda Biden'la karşılaştırıldığında biraz daha yakın görünüyor. Hatta; anket toplamlarına göre Trump, ulusal düzeyde 3 puan yerine Harris’e karşı 1,9 puan öndeydi. Son durumda, dikkatlerin artık tamamen Harris'te olması muhtemel olduğundan, önümüzdeki birkaç gün ve hafta içinde bu durum, her iki yönde de belirgin şekilde oy değişimlerine neden olabilir.

Harris ile Cumhuriyetçilerin önemli bir üstünlük sağlama şansı azaldı gibi görünüyor. Önümüzdeki dönemde, en önemli konu Harris’in yardımcı aday seçimi olacak. Özellikle orta-batı ve güney bölgelerden oy alabilecek bir aday ile yarışın daha yakın geçmesi olası duruyor. Sadece başkanlık yarışı değil, kongrenin de durumu piyasalar açısından önem teşkil ediyor. Kongrenin Demokratlarda olduğu, başkanlığın Trump da olduğu bir senaryo bizce piyasalar tarafından kötü algılanmayabilir.

Önümüzdeki süreçte, daha çok bilinmeyen var. Buna ek olarak; artan belirsizliğin volatiliteleri yükseltip, piyasalarda daha derin bir düzeltme yaratma ihtimalinin de söz konusu olduğunu söyleyebiliriz. Mevsimselliğin de yavaş yavaş piyasaların aleyhine dönmeye başlayacağını düşünüyoruz. Özellikle Eylül ayı, piyasalar için genelde zor bir ay olmuştur. Piyasaların hala “risk off” rejimi içinde kaldığını düşünüyoruz.

Teknoloji şirketlerinin kazançları, ABD'deki yavaşlama "korku"su, hatta eski New York Fed Başkanı Dudley gibi "şahinlerin" Temmuz ayında kesinti çağrısı yapması, gevşemesi, daha güçlü yenin carry trade’ler de çözülme yaratması gibi konular piyasaları etkiledi.

Türkiye'de ana makro konu; enflasyon ve cari açık üzerinde geniş kapsamlı sonuçları olan iç tüketimin hızı olmaya devam ediyor. Verilerin çoğuna göre özel tüketim, 2024'ün başlarında güçlü kalmayı sürdürdü. Fakat son aylarda ivme kaybını gösteren veriler var.

Merkez Bankası’nın iç talebin soğumasına odaklandığı bu ortamda hem tüketici güven endeksi hem de güven endekslerinin istenilen yönde işaretler olduğunu düşünüyoruz.

TCMB sadeleşme adımlarına devam ediyor ki biz bunu olumlu karşılıyoruz. Moody’s’ten ise iki basamaklık bir not artışı geldi. Yılın başında yayınladığımız strateji raporunda da bahsettiğimiz gibi biz not artışları bekliyorduk. Bu artışların, devam edeceğini de düşünüyoruz.

Kısa vadede bir düzeltme beklediğimizi, geçen ay yayınladığımız raporda paylaşmıştık. Hala düzeltme içindeyiz ama Türkiye sermaye piyasalarına ilişkin olumlu ancak seçici görüşümüzü sürdürüyoruz.

Türk hisseleri ise 2024 yılı başından bu yana, dolar bazında getirisiyle dünyada birinci sırada yer alıyor.

F/K'lar gelişmekte olan ülkelere göre halen yüzde 57 civarında, yani 2006'dan bu yana yüzde 30'un iki katı iskonto seviyesinde olması dikkat çekiyor. Not artışlarının devamını beklememizin, orta trend açısından olumlu görüşümüzün sebeplerinden bazıları olduğunu belirtelim.

Altın ise kısa vadede düzeltme riski ile karşı karşıya olsa da son yıllarda olduğu gibi varlıklar arasında favori varlığımız olmaya devam ediyor.