Küresel piyasalarda yılın son 'merkez' haftası
-
Küresel piyasalarda gözler bu haftaki Fed, İngiltere Merkez Bankası (BOE) ve Japonya Merkez Bankası (BOJ) faiz kararlarına çevrildi.
-
Çin'de açıklanan zayıf perakende satışlar verisi ise Asya hisselerini baskıladı.
Küresel piyasalar bu hafta Fed, Japonya Merkez Bankası ve İngiltere Merkez Bankası’nın açıklayacakları faiz kararlarını beklerken, Wall Street endeksleri geçen hafta karışık bir görümüm sergiledi.
S&P 500 hafta boyunca yüzde 0,64 düşerken, Nasdaq 100 teknoloji hisselerindeki ralliyle yüzde 0,73 yükseldi. Nasdaq 100, Broadcom Inc. hissesinin cuma günkü yükselişinin desteğiyle üst üste dördüncü hafta yükselmiş oldu.
Teknoloji hisselerinin yükselişine ABD tahvillerindeki düşüş eşlik etti. Piyasa hareketlerinde Fed’in faiz indirimlerinin boyutunun azalacağı ve bu haftaki toplantıda “şahin bir indirime” gideceği beklentisi etkili oldu.
JPMorgan’dan Michael Feroli, Fed’in bu hafta faiz oranlarını çeyrek puan indireceğini ve ocak ayında “muhtemelen” indirimlere ara vereceğini öngördü.
ABD hisse senedi endeksleri vadeli işlemlerde artıda.
Asya borsaları ise Çin’de açıklanan verilerin etkisiyle zayıf seyrediyor. MSCI’nın Asya hisse senedi göstergesi, Çin’in CSI 300 Endeksi’nin ikinci günde de gerilemesiyle erken saatlerdeki kazancını sildi. Hisse senetleri Hong Kong ve Avustralya’da da düşerken, Japonya’da çok az değişiklik gösterdi. Asya para birimlerinin göstergesi iki haftanın en düşük seviyesine geriledi.
Bitcoin yeni bir rekor seviyeye tırmandı.
Geçen hafta yüzde 0,8 yükselen Bloomberg Dolar Endeksi yatay. Yen, Japonya Merkez Bankası’nın bu hafta faiz oranlarını değiştirmeyeceği beklentisi ile Cuma günü G-10 benzerleri arasında en fazla düşen para birimi oldu ve Haziran ayından bu yana en uzun düşüş serisine imza attı.
Fransa ve Almanya’da siyasi çalkantılar
Moody’s Ratings, ülkenin kamu maliyesi ve mali açıkları azaltma kabiliyetine ilişkin endişeleri gerekçe göstererek Fransa’nın kredi notunu Aa2’den Aa3’e düşürdü.
Not indirimi, aşırı sağcı Ulusal Birlik Partisi lideri Marine Le Pen’in sol blokla birlik olarak Michel Barnier için güvensizlik önergesini geçirmesi ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Francois Bayrou’ya hükümeti kurma görevini vermesinin ardından geldi.
Moody’s yaptığı açıklamada kararın “ülkenin kamu maliyesinin önümüzdeki yıllarda önemli ölçüde zayıflayacağı yönündeki görüşü yansıttığını” belirtti ve “Bir sonraki hükümetin mali açıkların boyutunu sürdürülebilir bir şekilde azaltma olasılığı artık çok düşük” dedi.
Bayrou, hükümeti kurmak ve bölünmüş parlamentodan bir bütçe geçirebilmek için Le Pen ile bir araya gelecek. Bayrou’nun görüşme talebi, Temmuz'da yapılan ve parlamentonun hiçbiri çoğunluğa sahip olmayan üç gruba bölünmesine neden olan erken seçimlerin ardından Le Pen’in nüfuzunun ne kadar arttığının da altını çizdi.
Öte yandan Almanya’da ise Şansölye Olaf Scholz için parlamentoda güven oylaması yapılacak. Scholz’un güven oyu alamaması halinde - ki beklentiler büyük ölçüde bu yönde - Almanya’da 23 Şubat tarihinde erken seçime gidileceği tahmin ediliyor.
Bu durumda seçim kampanyalarının gündemini devlet borçlanması, düzensiz göç ve Almanya’nın ekonomik dönüşümü gibi kilit konuların oluşturması öngörülürken, Scholz’un partisi SPD şu anda anketlerde üçüncü sırada yer alıyor.
