Advertisement

İstanbul Sanayi Odası (İSO), 28 milyar dolara yakın ihracata ve 1 milyonu aşkın istihdama sahip tekstil ve hazır giyim başta olmak üzere çok sayıda sektörün hammaddesi ve katmadeğer kaynağı olan pamuk için “Tarladan Markaya Pamuk Çalıştayı” düzenledi.

Sektör temsilcilerinin katılımıyla Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir büyümesine ve kalkınmasına katkı sunmayı hedefleyen çalıştayın raporu, pamuk için yeni ve kapsamlı bir üretim politikası gerekliliğini ortaya koydu.

Tarım ve sanayi için “beyaz altın” olarak tanımlanan ürüne yönelik hazırlanan Tarladan Markaya Pamuk Çalıştayı Raporu’nda, Türkiye’nin pamukta dünyanın en etkili üreticisi olabilecek durumdayken gücünü yeteri kadar kullanamadığı vurgulandı.

Arazi bölünmesi, göç, destek politikaları gibi faktörler nedeniyle pamuk ekim alanının son 20 yılda yaklaşık yüzde 30 azalarak 5 milyon dekarın altına indiği hatırlatılan raporda, 2020 yılında da yine yüzde 35 civarında düşüş yaşamasının beklendiği belirtildi.

Devletin pamuğu destekleme politikasının gözden geçirilmesi gerektiği belirtilen raporda, yeni pamuk üretimi politikası ile çiftçilerin, sanayicilerin ve tüketicilerin faydasının gözetilmesi üzerinde duruldu.

ÖNE ÇIKAN 16 SORUN VE HATALAR

Raporda yapılan hatalar ve sorunlar 16 madde halinde şu şekilde özetlendi:

1- Pamuğun Stratejik Ürün Kabul Edilmemesi
2- Ekim Alanlarının Azalması
3- Düşük Kalite Sorunu
4- Ölçek Küçüklüğü ve İcar Sorunu
5- Kooperatifleşme Eksikliği
6- Çiftçiyi Bilgilendirme İhtiyacı
7- Maliyet Yükselten Faktörler
8- Tohum Sorunları
9- Sulama Sorunu
10- Hatalı İlaç Kullanımı
11- Hasat Sürecindeki Sorunlar
12- Depoculuk Sorunları
13- Çırçır Sürecindeki Sorunlar
14- Destek ve Teşviklerde Eksiklikler
15- GDO’suz Pamuk, İyi Pamuk, Markalaşma, Sürdürülebilirlik Tarafında Eksiklik ve Süreci Doğru Yönetememek
16- Mevzuat ve Uygulama Eksiklikleri

10 POLİTİKA ÖNERİSİ

Raporda, sonundaki "Politika Önerileri" bölümünde ise dünyadaki GDO’suz pamuğun yüzde 80’ine yakınını üreten Türkiye’nin pamuktaki gerilemenin önüne geçmesi, sorunların aşılması ve dünya markası olması için aciliyeti ve etki gücü yüksek 10 Politika Önerisi yer aldı.

40 sayfadan oluşan "Tarladan Markaya Pamuk Çalıştayı" raporunda ortaya konulan 10 Politika Önerisi şöyle:

1- Destekleme sistemi pamuğu, alternatif ürünlere karşı, fiyat dalgalanmalarına karşı koruyacak şekilde tasarlanmalı, desteklenen üretim etkin şekilde denetlenmeli ve sadece verimi değil, verimle birlikte kaliteyi, sürdürülebilirliği de gözeten bir destek sistemi kurulmalıdır.

2- Kamu tarafından sadece bir tarım ürünü olarak değil, tekstil ve hazır giyim sektörleri başta olmak üzere pek sektördeki katma değerin ana kaynağı olarak görülmesi gereken pamuk, stratejik bir ürün olarak kabul edilmeli; pamuk üretimi, hasadı ve çırçır süreçlerine ilişkin tüm yasal yetki ve sorumluluk tek bir çatı altında, “Tarım Bakanlığı’nda” toplanmalı, Bakanlık bünyesinde pamuğa özel bir birim kurulmalıdır. Bu tür bir karar ile sadece pamuk üretimindeki sorunların önü alınmakla kalmayacak; sektörün gelecek planlaması de daha proaktif şekilde yürütülebilecektir.

3- Tohum aşamasından nihai ürüne gelene kadar tüm süreçler sıkı bir şekilde teknolojik bir altyapı ile denetlenmeli, denetim sonuçları mutlaka uygulanmalıdır. Denetim, devlet, STK’lar ve üreticilerin yer aldığı bir sistem ile tasarlanmalıdır. Devlet her aşamada sıkı bir denetim çalışması yürütmeli; denetim sonuçlarına göre adım atmalıdır. Ancak bu süreçlere STK’lar ve üreticiler ne kadar dahil edilirse sonuçlar da o kadar hızlı ve doğru alınabilecektir.

4- Pamuk ekim alanları birleştirilerek büyütülmeli, ölçekten kaynaklanan maliyetler minimuma çekilmelidir. Pamuk ekim alanlarından uygulanan münavebe sistemi gevşetilmeli, bu alanlarda istikrarlı şekilde pamuk ekimi yapılmalıdır. Eğitimli çiftçilerle, modern tarım teknikleri ile istikrarlı pamuk ekimi teşvik edilmelidir.

5- Önemli sorunlardan biri üreticilerimizin eğitim eksikliğidir. Sulama, gübreleme, ilaçlama ve hasat konularında çiftçiler formenler aracılığı ile bilgilendirilmeli ve bu süreçler yine formenler eşliğinde yürütülmelidir. Aşırı sulama ve gübreleme ile hatalı ilaç kullanımı, tüm bu süreçlerde üreticilere eşlik edecek formenler eliyle iyileştirilebilir.

6- Verim ve kaliteyi yukarı çekmek için erken hasat ve gece hasadını engellemek için etkin bir denetim uygulanmalı, jüt çuval kullanımı engellenmelidir. Toprağın nem ve sıcaklık ölçümlerine göre hasat yapılmalı, makineli hasat KDV indirimi ile desteklenmelidir.

7- Emanet sistemi kaldırılmalı, lisanslı depoculuk yaygınlaştırılmalıdır. Çırçır işletmelerine analiz desteği verilerek lisanslı depoculuk sistemine girişleri sağlanmalıdır. Devlet ya da devlet desteği ile özel sektör tarafından lisanslı depoculuk yatırımları yapılmalıdır.

8- Çırçırlama pamuğun nihai ürün aşamasına geçişteki en önemli basamak olarak görülmeli, çırçır fabrikalarına standartlar getirilmeli, donanımları modernize edilmeli ve etkin şekilde denetlenmelidir.

9- ‘Organik’ ve ‘İyi Pamuk’ Standardı ile sürdürülebilir üretim yapan çiftçilerin yaygınlaştırılması ve teşvik edilmesi için mevcut destekleme sistemleri içerisinde pozitif olarak ayrıştırılarak ilave destekleme primi alması sağlanmalıdır. Geleneksel üretim yöntemleri yerine 2025’ten sonra küresel hazır giyim firmaları tarafından bir zorunluluk haline gelecek sürdürülebilirlik kriterini ön plana çıkaran modern tarım uygulamalarına geçiş hızlandırılmalıdır.

10- Mazot, sulamada kullanılan elektrik ve üreticiler tarafından alınan makinelerin KDV’si destekleme sistemine alınmalı, çırçırlama, makineli hasat, ilaçlama ve diğer müteahhitlik hizmet giderlerindeki KDV yüzde 1’e indirilmeli.

Rapor, Türkiye’nin en büyük pamuk üretim merkezleri olan Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası, Şanlıurfa Ticaret Borsası, Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası, İzmir Ticaret Borsası, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası, Söke Ticaret Borsası, Ulusal Pamuk Konseyi ve Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın yanı sıra tekstil ve hazır giyim sektör temsilcilerinin katılımıyla yapılan çalıştay sonrasında hazırlandı.

“Tarladan Markaya Pamuk Çalıştayı Raporu”nun giriş bölümünde, dünyada ve Türkiye’de güncel pamuk üretimine dair verilere ve gelişmelere yer verildi.

Buna göre dünyada 250 milyona yakın insanın geçimini sağladığı, Covid-19 salgını nedeniyle kg birim fiyatı da 1,5 doların altına gerileyen pamuk, ülkemizde yoğunlulu olarak Ege, Çukurova ve Şanlıurfa dolaylarında üretiliyor.

Pamukta, son 30 yılda alternatif ürünlerin gelişmesi, fiyatlardaki oynaklık, destek politikaları, kente göç, arazi bölünmesi gibi nedenlerle ekili alanlar geriledi ve 1998’de 7.6 milyon dekara yaklaşan ekili alan 2019’da 5 milyon dekarın altına indi.

Türkiye’de 2020 yılında pamuk alanlarında yine yüzde 35 civarında düşüş bekleniyor. Ancak verimlilik açısından önde gelen bir üretici durumunda olan Türkiye’de dekar başına verim son 30 yılda yüzde 60 civarında yükseldi.

BM Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre Türkiye, dünya pamuk üretiminde 976 bin ton ile altıncı sırada yer alıyor ve pamuk üretiminin yılda yüzde 3,5’ini gerçekleştiriyor.

Yılda 762 bin ton ithalat ile Çin’in ardından ikinci sırada yer alan Türkiye’nin pamuk ihracatı ise 105 bin ton düzeyinde gerçekleşiyor.

Pamuk üretimi yıldan yıla büyük dalgalanma gösteriyor. Daha önceleri 1 milyon 400 bin tonu bulmuş üretim, tüketimi de karşılarken bugün 800-900 bin tonlarda üretim yapılıyor. Bunun sebeplerinin Bakanlık tarafından iyi incelenmesi ve bir politika geliştirilmesi gerekiyor.

Türkiye, dünyada GDO’suz pamuğun yüzde 80’ine yakınını üretiyor. Organik ve İyi Pamuk üretim anlayışının giderek yaygınlaşıp güç kazandığı Türkiye'de geçen yıl iyi pamuk üretimi yapan çiftçi sayısı 3 bin 299’a ulaştı.

İyi pamuk tarımı yapılan arazi büyüklüğü 53 bin 400 hektar oldu. Bununla birlikte Türkiye’deki pamuk üretiminin bütün aşamalarında ise sık sık yanlış uygulamalar yapılıyor.

İYİMSER VE KÖTÜMSER SENARYOLAR

Raporda, bu sezona dair senaryolar da yer aldı.

İyimser senaryoya göre, 2020 yılı için ekili pamuk alanı öngörüsü 350 bin hektar, pamuk üretim öngörüsü 598 bin 500 ton lif pamuk ve pamuk ekiminin verimliliği açısından tarlada bir hektar alanda beklenen kütlü pamuk verimi ortalaması 4,5 ton.

Kötümser senaryoya göre ise 2020 yılı için ekili pamuk alanı öngörüsü 300 bin hektar, pamuk üretim öngörüsü 513 bin ton lif pamuk ve pamuk ekiminin verimliliği açısından tarlada bir hektar alanda beklenen kütlü pamuk verimi ortalaması 4,5 ton.

"ÜRETİM VE İŞLEME KALİTESİNİN YÜKSELTİLMESİ ÇOK ÖNEMLİ"

İSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İrfan Özhamaratlı, Tarladan Markaya Pamuk Çalıştayı Raporu’nun birçok başlıkta Türkiye’nin pamuk gerçeğini ortaya koyduğunu söyledi.

Özhamaratlı, “Yaklaşık 28 milyar dolar ihracat yapan ve tarım, üretim ve pazarlama birlikte düşünüldüğünde 2 milyonun üzerinde istihdam sağlayan tekstil ve hazır giyim sektörümüzün ana hammaddesi olan pamuk, ülkemizin en stratejik tarım ürünlerindendir ve bu sebeple yapılan her çalışmayı, verilen her desteği fazlasıyla hak etmektedir. ‘Beyaz altın’ olarak da adlandırılan pamuk için hazırladığımız rapordaki önerilerimizin ivedilikle uygulamaya alınması, üretim maliyetlerinin azalmasına, verimlilik, kalite ve katma değerin artmasına, ithalat ihtiyacının gerilemesine ve sektörün ülke ekonomisi ve ihracatına daha fazla katkı sağlamasına zemin hazırlayacak” yorumunda bulundu.

Özhamaratlı, hazır giyimde kilo ihracat fiyatının 16,2 dolar, tekstilde ise 4,2 dolar olduğunu hatırlatarak, 1,28 dolar olan ortalama kilo başı ülke ihracatının tekstil ve hazır giyim ihracatı hariç tutulduğunda 1,08’e indiğini belirtti.

Fiyatların düşük seyrettiği yılın ertesinde pamuk üretiminin azaldığını, üretim azalınca fiyatların yeniden yükseldiğini, karlılık arttığı için ertesi yıl üretimin tekrar yükseldiğini ve bunun da piyasada dengesizliğe neden olduğunun altını çizen Özhamaratlı, "Çiftçinin zarar etmeyeceği, kendini güvende hissedeceği bir sisteme ihtiyaç var. Destekler ve teşvikler mümkün olduğunca
esnek olmalı, sadece üretim miktarına değil kaliteyi de dikkate alarak verilmeli" çağrısında bulundu.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com