Advertisement

Türkiye’nin böyle bir “problematik” mevzusu var.

Aslına bakarsanız bu mesele tarımın neredeyse tamamını kapsar nitelikte.

Yıllardır konuşulan, sorunları tespit edilen, çözüm önerilerinde bulunulan ve fakat yine yıllardır bir arpa boyu yol alınamayan kronik bir sorundan bahsediyoruz.

Patates ve kuru soğan, bu açıdan bakıldığında tam bir tez konusudur, vaka çalışması olacak incelenesi bir başlıktır.

Ve genelde patates ile kuru soğanın kaderi birbirine benzer.

Çoğu zaman fiyat seyrinde bir korelasyondan bahsetmek mümkündür.

Gelin 3 yıl geriye dönüp hafızalarımızı tazeleyelim…

Ne demek istediğimiz daha net anlaşılacaktır…

Yıl 2018

Yılın ilk yarısında hem patates hem de kuru soğanda fiyatlar 1,5-2 TL seviyesindeydi ve üreticiler maliyetler karşısında zor bir yıl geçirdi.

Ama marketlerde fiyatlar “uygun” gözüktüğü için kimse üreticinin derdine kulak asmadı, feryadı pek duyan olmadı.

Yılın ikinci yarısı hem depolarda hastalık sebebiyle çürüyen ürünler hem de geçtiğimiz yıllarda bu üründen zarar ettiği gerekçesiyle kuru soğan ve patates üretmekten vazgeçenlerin de etkisiyle azalan üretim, fiyatları yukarı tırmandırdı.

2019’a girdiğimizde ise kuru soğan ve patates fiyatlarının 8-10 TL seviyelerine kadar yükselişini konuştuk, tartıştık.

Bunun üzerine patates ve kuru soğan ithalatı için kapılar sonuna kadar açıldı. Hatta Şubat 2019’da kurulan tanzim satış noktalarında kuru soğan ile patates öne çıkan ürünler arasında yer aldı.

2019 ikinci yarısında her iki ürünün de fiyatları gevşedi ve yılsonuna doğru 1,5-2,5 TL aralığında seyretti.

2020’nin başında ise ekonomi yönetimi her iki ürüne yönelik önemli bir karar açıkladı. 2019 yılında yaşanan ‘kötü tecrübenin’ tekrar etmemesi adına kuru soğan ve patates ihracatı ön izne bağlandı.

İçeride fiyatları baskılamak ve gıda enflasyonuna yönelik olası bir sürprizin önüne geçmek adına alınan bu karar, üretici ve ihracatçıyı vurdu.

Temmuz sonuna doğru ise artık ‘tehlikenin geçtiği’ düşünülerek ihracat kısıtlaması kaldırıldı.

2020 genelinde ise girdi fiyatlarındaki artışı konuşmamıza rağmen kuru soğan ve patates fiyatları 2-2,5 TL seviyelerinde kaldı.

Hem pandemi süreciyle birlikte kapanan oteller, restoran ve kafelerin etkisi hem de yılın 7 aylık kısmında yaşanan ihracat kısıtlaması üreticileri deyim yerindeyse ‘vurdu’.

Zamanında ihraç edilemeyen ve depolarda kalan ürün şuan alıcı bekliyor ve çürümeye başladı bile.

2019 yılında, ürünleri olması gerektiği gibi depolarda muhafaza ettiği için “stokçu” damgası yiyen ve hatta “terörist” ilan edilen kuru soğan ve patates üreticisi ile tüccarlar şimdilerde sesini duyuracak, sorunlarını dile getirecek bir muhatap arıyor.

Özetle, patates ve kuru soğan yine örümcek ağı teorimine takıldı.

KURU SOĞANDA KAÇAN FIRSAT

Halbuki Türkiye geçen yıl Eylül ayında önemli bir fırsatı elinden kaçırdı.

Nasıl mı?

Resmi verilere göre, Türkiye’de 2020 itibariyle 2.3 milyon ton kuru soğan üretildi.

Küresel soğan üretiminde ikinci, ihracatta ise ilk sırada yer alan Hindistan’da, geçen yıl sıcak ve aşırı yağışlar rekolteyi olumsuz etkileyince iç piyasa fiyatları 3 katına yükseldi.

Bunun üzerine Hindistan hükümeti, içerideki fiyatları baskılamak ve tedarikte sorun yaşamamak adına 14 Eylül 2020 tarihinden itibaren kuru soğan ihracatını durdurdu.

Söz konusu ihracat yasağı 01 Ocak 2021 tarihine kadar sürdü.

Hindistan’tan boşalan ihracat pazarındaki açığı, Hollanda, Çin ve Mısır gibi ülkeler durumu fırsata çevirerek doldurdu. Hindistan’ın kuru soğan ihraç ettiği ülkelere mal tedarik ederek ellerindeki stokları eritti.

İşte tam da bu sırada Türkiye proaktif bir politika izlese, bugünlerde depoda çürümeye terk edilen ürünleri kolayca ihraç edebilirdi.

Hem eldeki ürünler değerlenir, hem de ek bir döviz getirisi sağlanırdı.

Ama fırsatı değerlendiremedik.

Konu ithalat olunca hızlı bir refleks ve proaktif bir hamleyle alınan kararlar, konu ihracat olunca maalesef aynı şekilde yaşanmıyor.

PATATESTE KATMA DEĞER YARATAMAMA SORUNU

Patates tarafında da durum çok farklı değil.

Türkiye’de 2020 yılında 5,2 milyon ton patates üretildi.

Dünyada yaşanan pandemi nedeniyle otel, restoran, kafe gibi toplu yemek tüketim yerlerinin kapalı olması sonucu özelikle sanayi tipi patates üreten AB ülkeleri, ABD ve diğer pek çok patates üreticisi ülkelerde üretim fazlası oluşturdu.

Peki bu işi başarılı şekilde yöneten ülkeler stoktaki birikmeye karşı nasıl bir yol, yöntem izliyor?

İhracatı taze patates şeklinde yapmak yerine katma değeri yüksek olan dondurulmuş ve işlenmiş ürün olarak yapmak adına sektörü yönlendiriyor, destekliyor ve gerektiği noktalarda teşvik sağlıyor.

Bu da eldeki ürünlerin raf ömrünü uzatarak sektöre zaman kazandırıyor.

Son bir notu da eklemekte fayda var.

Bu yıl kuraklıktan sadece tarladaki ürünler değil depolardaki ürünler de etkileniyor.

Zira üreticiler, mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklıkların depolardaki ürünün muhafaza süresini de olumsuz etkilediğini ve kısalttığını kaydediyor.

“PATATESİN KARA YILI”

Peki sektör paydaşları mevcut tablo karşısında ne diyor?

Patates konusunda Türkiye’deki üretim ve fiyatların nabzını tutan ve zaman zaman bilgi aldığımız Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Ökkeş Yıldırım, “Bu sene ‘patatesin kara yılı’ olacak gibi görünüyor” yorumunda bulunuyor.

Şu an İzmir Ödemiş’te patateste ikinci ürün hasadının yapıldığını hatırlatan Yıldırım, fiyatların maliyetleri karşılamadığını dile getiriyor.

2020 yılında Türkiye’ye gelen turist sayısındaki yüzde 80’leri bulan düşüşler ve pandemi dolayısıyla otel, restoran ve kafe gibi toplu tüketim yerlerinin yılın büyük kısmında kapalı olmasının patatese olan talebi çok olumsuz etkilediğinin altını çizen Yıldırım, “Bu nedenle patates sanayisinde çalışan fabrikalar bitmiş ürün satamadıkları için ürünlerini depolamak durumunda kaldılar. Bu ise hem ellerinde bulunan ve 2021 yılı için kullanacakları tohumların elde kalmasına, hem de maliyetlerinin artarak, rekabet şanslarını kaybetmelerine sebep oldu” diyor.

Türkiye’de kişi başına düşen reel gelirin önemli ölçüde azalmasının da gıda harcamalarını olumsuz etkilediğini ifade eden Yıldırım, düşen talepten patatesin de nasibini aldığını söylüyor.

“MEVCUT DURUM 2021 PATATES EKİMLERİNİ DE OLUMSUZ ETKİLEYECEK”

Yıldırım, “Nevşehir ve çevre yörelerde bulunan patates depoları ağzına kadar dolu. Ne talep var ne de satış. Hiçbir hareket görünmüyor” diyor.

Yıldırım, diğer bir sorunu ise şöyle özetliyor: “Patatese talebin olmaması ve ürün fiyatlarındaki düşüş 2021 yılı patates ekimini de menfi yönde etkileyecektir.”

Yıldırım’a göre, bu nedenle sertifikalı tohum satışları da hacim ve parasal değer olarak geçen yıllara göre çok düşük seviyelerde.

Şu an patateste depo çıkış fiyatının kalitesine göre değişmekle birlikte kilogram başına 50 kuruş ila 1 Lira arasında değiştiğini kaydeden Yıldırım, “Aynı patatesin kilogram başına maliyeti ise 80 kuruş ila 1 TL arasında” diyor.

Yıldırım, “Üretici her yıl olduğu gibi kaderine terkedilmiş olup, kara kara düşünüyor. Depolama süresinde gün ve gün zamanın kısalması sektör paydaşlarını endişeye sevk ediyor” uyarısında bulunuyor.

“60 KURUŞA MAL ETTİĞİMİZ KURU SOĞANI 60 KURUŞA DAHİ SATAMIYORUZ”

Ankara Sincan’da kuru soğan üretimi ve ticareti yapan Şakir Çoban’ın anlattıkları da Ökkeş Yıldırım’dan çok farklı değil.

Şakir Çoban, “Kuru soğan fiyatları depoda şu an 60-80 kuruş arasında değişiyor. Üretim maliyeti en az 60 kuruş. Bu ürünler depoda en fazla 45 gün daha bekleyebilir. Mart 15’ten sonra ürünleri kullanmak pek mümkün değil. Çuvallarda yeşermeler başladı” diyor.

Fire oranının zaman geçtikçe arttığını belirten Çoban, üreticilerin zor durumda kaldığını ve seslerini kimseye duyuramadıklarını söylüyor.

Konuştuğumuz diğer üretici ve STK temsilcileri de benzer şeyleri söylüyor.

Yazının başında belirttiğimiz gibi aslında mesele sadece kuru soğan ya da patates değil…

Mesele, tarıma ve üreticiye bakış açımız...

Mesele, planlamadan desteklemeye, maliyet yönetiminden pazarlamaya kadar sektörün yaşadığı kronik sorunların çözümüne karşı ortaya konan direnç ve isteksizlik.

Tüketiciyi korumanın yolunun üretici ve üretimi korumaktan geçtiğini anlayana kadar bu sorunları daha çok konuşacağız gibi…

İrfan Donat – Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com