SORU: “Sayın Ali Tezel, bir sigorta şirketine 08.01.2004’ten itibaren 7 yıldır yaklaşık 24 bin lira anapara yatırdım ve şirket bunu 7 yılda kâr payıyla birlikte 28.000 lira yaptı. Devlet bu anaparadan 4.300 TL %15 stopaj kesti. Elime sadece 24.371 lira geçti. Bu haksızlığı nasıl giderebiliriz?” İSMİ SAKLI
CEVAP: Ücretliler ve gelir vergisi mükellefleri, yeni sisteme geçilmeden önce Bireysel Emeklilik Sistemi’ne yaptıkları ödemeleri gelir vergisi matrahından düşebiliyorlar. Ancak, emekli olmadan ödediklerini ve nemalarını geri alırlarsa, daha önce kesilmeyen gelir vergisi, ödeme anında kesilerek ödeniyor. Bu kişiler dava açarlarsa yapılan kesintileri alabilirler.
Siz primleri öderken ödediğiniz prim kadar paranız gelir vergisinden muaf tutuldu. Şimdi, siz emekli olmadan ödediklerinizi ve nemalarını alma kararı alınca da Maliye daha önce almadığı gelir vergisini almış ve sizden 4.300 lira para tahsil etmiş. Konu daha önce de vergi mahkemelerinde ve bölge idare mahkemelerinde dava edilmiş ve sizin gibiler ödedikleri vergileri geri almışlardı. Sonunda konu, Maliye temyiz ettikten sonra Danıştay’ın 4’üncü Dairesi’nin önüne gelmişti. Danıştay 4’üncü Dairesi de, 8 Nisan 2011 günü Resmi Gazete’de yayımlattığı aşağıdaki kararıyla Maliye’yi mahkûm etmiştir.
DAVA AÇMANIZ GEREKİR
“Danıştay 4’üncü Daire Başkanlığı’ndan İstemin Özeti: Sigorta şirketi ile davacı arasında yapılan hayat sigortası poliçesi kapsamında 3 yıl ödenen ve poliçenin sonlandırılması üzerine davacıya iade edilen tutar üzerinden Gelir Vergisi Kanunu uyarınca yapılan gelir vergisi tevkifatının, ödenen prim tutarına isabet eden kısmının yasal faiziyle iadesi istemiyle dava açılmıştır. İstanbul 3. Vergi Mahkemesi’nin 30.1.2009 ve E: 2007/782, K:2009/398 sayılı kararıyla, Gelir Vergisi Kanunu’nun 75’inci maddesinin 15/a bendinde tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile emeklilik ve sigorta şirketleri tarafından on yıl süreyle prim, aidat veya katkı payı ödemeden ayrılanlara yapılan ödemelerin menkul sermaye iradı olduğu hükme bağlanmışsa da, ödemelerden kastedilenin davacıya ödenen tutarın (anapara dahil) tamamı değil, elde edilen gelir olduğu, dolayısıyla menkul sermaye iradı kabul edilmesi ve tevkifatın bu miktar üzerinden yapılması gerektiği anlaşıldığından davacıya yapılan ödeme tutarı üzerinden kanunun 94’üncü maddesinin 15/a bendi uyarınca yapılan kesintide hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle yapılan tevkifatın davacının ödediği prim tutarına isabet eden kısmının iadesine, yasal faiz isteminin reddine karar verilmiştir.
Gelir İdaresi Başkanlığı’nca 18.9.2009’da Danıştay Başsavcılığı’na yapılan başvuru üzerine Danıştay Başsavcılığı tarafından bu kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51’inci maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenmiştir. Danıştay ise kararında; “193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun belirtilen maddesinin ilk fıkrasında menkul sermaye iradının tanımı yapılmış ve açıkça nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde edilen kâr payı, faiz, kira ve benzeri iratların menkul sermaye iradı olduğu belirtilmiştir. Buna göre davacının sigorta şirketine yaptığı ödemelerle elde ettiği gelir, menkul sermaye iradı sayılacağından, sigorta şirketince yapılan ödemelerin tamamı değil anapara dışında kalan kısmı menkul sermaye iradı niteliğindedir.
Bu nedenle davacıya iade edilen toplam ödeme üzerinden Gelir Vergisi Kanunu uyarınca yapılan tevkifatta hukuka uyarlık bulunmamaktadır” demiş ve sigortalının parayı geri alması sırasında Maliye tarafından kesilen gelir vergisinin yasal olmadığına karar vermiştir. Siz de konuyla ilgili dava ederseniz bu parayı dava yoluyla Maliye’den geri alabilirsiniz.
Yazara ait görüş yazılarından anında haberdar olmak için e-posta adresinizi giriniz.