Dolar/TL faiz indirimi sonrası tüm zamanların zirvesini gördü

Dolar/TL, T&uuml;rkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nın politika faizini 100 baz puan indirme kararı sonrasındaki ilk işlemlerde 8.8017 seviyesini g&ouml;rerek t&uuml;m zamanların zirvesine ulaştı. Daha &ouml;nce g&ouml;r&uuml;len en y&uuml;ksek seviye ise 8,8008 di. T&uuml;rkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, politika faizini 100 baz puan indirerek y&uuml;zde 18 e &ccedil;ekti. Bloomberg HT anketine g&ouml;re piyasanın beklentisi politika faizinin y&uuml;zde 19 da sabit bırakılacağı y&ouml;n&uuml;ndeydi. T&uuml;rkiye nin kredi temerr&uuml;t risk primi (CDS) 14 baz puan y&uuml;kselişe 409 baz puana &ccedil;ıkarken 5 yıllık tahvil faizi y&uuml;zde 18,36 civarında seyrediyor. TCMB enflasyonda s&ouml;ylem değiştirmişti Dolar/TL, Eyl&uuml;l ayında enflasyondaki y&uuml;kselişin politika faizini aşması ve TCMB nin odağını &ccedil;ekirdek enflasyona &ccedil;evirmesiyle y&uuml;zde 4 ten fazla y&uuml;kseliş kaydetmişti. T&uuml;rk lirası s&ouml;ylem değişikliğinden bu yana en fazla değer kaybeden gelişen &uuml;lke para birimi olurken ikinci sırada y&uuml;zde 3,40 d&uuml;ş&uuml;şle Macar forinti yer aldı. TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu, Alman-T&uuml;rk Ticaret ve Sanayi Odası ekonomi toplantısında yaptığı konuşmada Merkez Bankası&rsquo;nın odağını manşet enflasyondan &ccedil;ekirdek enflasyona &ccedil;evirdiğini belirtmişti. &ldquo;K&uuml;resel merkez bankacılığında, para politikası duruşu belirlenirken, para politikasının etkisi dışında olan kısa vadeli arızi unsurlardan arındırılmış &ccedil;ekirdek enflasyon g&ouml;stergeleri esas alınır.&rdquo; diyen Kavcıoğlu, salgının getirdiği olağan&uuml;st&uuml; koşulların &ccedil;ekirdek enflasyonun &ouml;nemini artırdığını vurgulamıştı. Kavcıoğlu, Kısa vadede enflasyon g&ouml;r&uuml;n&uuml;m&uuml;nde etkili olan ge&ccedil;ici unsurların etkisini yitireceğini ve son &ccedil;eyrekte enflasyonun d&uuml;ş&uuml;ş eğilimine gireceğini d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;klerini ve gıda dışı enflasyonun yılın geri kalanında da manşet enflasyonun altında kalmaya devam etmesini beklediklerini s&ouml;ylemişti. Fed&rsquo;den varlık alımı azaltımı sinyali Amerikan Merkez Bankası Fed, piyasa beklentilerine paralel şekilde politika faizini y&uuml;zde 0-0,25 arasında sabit tuttu. Karar metninde, ekonomideki ilerlemenin devam etmesi durumunda varlık alım hızındaki yavaşlamanın g&uuml;ndeme alınabileceği belirtildi. Fed politika yapıcılarının beklentilerinin yer aldığı noktasal grafikte de 2022 de faiz artışı &ouml;ng&ouml;ren Fed yetkilisi sayısının arttığı izlendi. Ekonomik &ouml;ng&ouml;r&uuml;lerde enflasyon beklentileri yukarı &ccedil;ekilirken, b&uuml;y&uuml;me beklentilerinde d&uuml;ş&uuml;ş g&ouml;r&uuml;ld&uuml;. Karar sonrası konuşan Fed Başkanı Jerome Powell, teşviklerin geri &ccedil;ekilmesi s&uuml;recinin 2022 ortasında son bulmasının uygun olabileceğini s&ouml;yledi. 2013 teki varlık alımı azaltımında ne olmuştu? 2008 finansal krizi t&uuml;m d&uuml;nyada etkisini hissettirirken merkez bankalarının, ağır resesyondan ka&ccedil;ınmak ve finans piyasalarını yeniden normal işleyişine kavuşturmak amacıyla, krize ilk tepkileri politika faizlerini sıfır seviyesine &ccedil;ekmek ya da yaklaştırmak olmuştu. Bazı faizler ilerleyen d&ouml;nemlerde eksiye bile ge&ccedil;mişti. Bunun da sorunu &ccedil;&ouml;zemediği g&ouml;r&uuml;l&uuml;nce, olağan dışı y&ouml;ntemler g&uuml;ndeme gelmişti. Başta ABD ve İngiltere olmak &uuml;zere, Japonya ve Avrupa merkez bankaları varlık alımları yoluyla ekonomiyi canlandırmaya ve deflasyon sarmalından ka&ccedil;ınmaya &ccedil;alışmışlardı. Olağan dışı tedbirlere en iyi &ouml;rnek, bilan&ccedil;osunun yaklaşık d&ouml;rt kat b&uuml;y&uuml;mesine neden olan Fed in tahvil alım programlarıydı. Krizi &ouml;nlemek i&ccedil;in alınan tedbirler sonucu, &ouml;zellikle 2010 yılından sonra, fonlar, g&uuml;&ccedil;l&uuml; b&uuml;y&uuml;me g&ouml;steren ve daha iyi getiri imkanları sağlayan gelişen piyasalara akmaya başlamıştı. Gelişen piyasalara y&ouml;nelen bu fonlar bazı &uuml;lkeler &uuml;zerinde konsantre oldu ve net sermaye akışının y&uuml;zde 90 ı Brezilya, &Ccedil;in, Hindistan, Endonezya, Meksika, Peru, Polonya ve T&uuml;rkiye ye y&ouml;nelmişti. 2013 yılının ilkbaharında ABD ekonomisinin g&uuml;&ccedil;lendiğine ilişkin işaretler gelmesi, d&ouml;nemin Fed Başkanı Ben S. Bernanke nin 22 Mayıs 2013 te Kongre de yaptığı konuşmada, yılın ilerleyen d&ouml;nemlerinde, varlık alımlarının hızında yavaşlamaya gidilebileceğini s&ouml;ylemeye y&ouml;neltmişti. Bernanke nin bu a&ccedil;ıklamasını 19 Haziran daki basın toplantısında da tekrarlaması ile birlikte, uzun vadeli ABD tahvil faizleri hızlı bir y&uuml;kseliş g&ouml;sterirken, dolar diğer para birimleri ve &ouml;zellikle gelişen &uuml;lke paraları karşısında g&uuml;&ccedil;lenmişti. 2013 yılının yaz d&ouml;nemindeki bu sert hareketlere, varlık alımlarının azaltılmasının yarattığı &ouml;fke anlamına gelen taper tantrum dendi. Bu a&ccedil;ıklamanın ardından piyasalarda sert bir satış dalgası yaşandı. T&uuml;rk varlıkları da bu satış dalgasından etkilendi ve dolar/TL kuru 1,80 den 2,33 seviyesine kadar y&uuml;kselmişti.

Dolar/TL faiz indirimi sonrası tüm zamanların zirvesini gördü

Dolar/TL, TCMB'nin politika faizini yüzde 18'e indirmesinden sonra tüm zamanların en yüksek seviyesini gördü.

Öne Çıkanlar