Tarım sektöründeki gelişmeleri analiz ederken fotoğrafın tamamına bakmakta fayda var. 

Gıda tedarik zincirinin herhangi bir halkasında yaşanan sorun ya da kriz, domino etkisiyle diğer halkaları da doğrudan ya da dolaylı şekilde etkileyebiliyor.

Oteller, restoranlar ve diğer toplu tüketim yerleri haftalardır kapalı. 

Turizm sezonuna dair belirsizlikler kenarda duruyor.

Gıda tedarik zincirinin önemli halkaları arasında yer alan bu işletmelerin en büyük tedarikçisi ise tarım sektörü

Kırsalda üretim zor şartlara rağmen sürerken, ev dışı gıda tüketim taleplerindeki düşüş kırsalda üretici fiyatlarına nasıl yansıyacak?

Arz-talep-fiyat dengesine etkisi ne olacak?

Bu hafta Tarım-Analiz programında yeme-içme sektöründeki son durumu, beklentileri Turizm, Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği Başkanı Kaya Demirer ile konuştuk.

Türkiye’de yeme-içme sektöründe faaliyet gösteren 100 bin irili ufaklı işletme olduğunu ve sektörün doğrudan 2 milyon çalışanı bulunduğunu kaydeden Demirer, yeme-içme sektörünün ekonomik hacminin yaklaşık 125 milyar TL seviyesinde olduğunu söyledi.

Ancak bildiğiniz üzere yeme-içme sektöründeki işletmeler 15 Mart tarihinden bu yana kapalı. 

Demirer, her şey yolunda gittiği takdirde işletmelerin en iyimser açılış tarihi olarak 15 Haziran’ı telaffuz ediyor.  

AVM’ler, perakende mağazaları ve sokak mağazaları açılsa dahi yeme-içme sektörü özelindeki işletmelerin 1-2 hafta arkadan geleceğini belirten Demirer, “Sektörümüz adına 15 Haziran’dan evvel bir geri dönüş beklemiyoruz, öngörmüyoruz” diyor.

Bu da işletmelerin 2020 yılının tamamında 3 ay kapalı olacağı anlamına geliyor. 

Kaya Demirer’e koronavirüs etkisiyle sektörün bu yıl ne kadarlık bir gelir kaybı yaşayabileceğini sorduk.

Demirer’in hesaplaması şöyle: “15 Mart-15 Haziran arası 3 ay kapalı olacağız. En basit hesapla yıllık toplam gelirimizin dörtte birinden mahrum olacağız. Bu da sektör adına ortalama 30 milyar liralık bir gelir kaybı anlamına geliyor” diyor.

Ancak Demirer’e göre kayıp bununla da sınırlı kalmayacak.

İşletmelerin açıldıktan sonra ne kadar iş yapacağının da ayrı bir soru işareti olduğunu ifade eden Demirer, “Bundan sonraki dönemde ne kadar süreyle, ne kadar eksik iş yapacaksınız derseniz, orayı Allah’tan başka kimse bilmiyor. Büyük kayıplar yaşayacağımız kesin. Dolayısıyla ev dışı tüketim diye tabir ettiğimiz yeme-içme sektörünün 2020 yılını 2019’un cirosuna göre yarı yarıya bir kayıpla kapatacak, demek çok yanlış değil, kimine göre fazla iyimser bile...” diyor.

Yeme-içme sektöründe an itibariyle sadece “gel-al” ve "paket servis” yapan işletmelerin açık kalmasına müsaade edildi. 

Demirer’e o taraftaki durumu da soruyoruz.

Bankalararası Kart Merkezi (BKM) verilerinden yola çıkan Demirer, “gel-al” ve “paket servis” tarafında da yüzde 40-50 arası bir hacim kaybı olduğunu dile getiriyor.

Evde tüketimin arttığı bir dönemde bu düşüşün nedeni ise tüketicilerin koronavirüs bulaşma kaygısıyla söz konusu hizmetlere mesafeli durması.

Peki mevcut durum ve gelişmeler tarım sektörü açısından ne anlama geliyor?

Kaya Demirer’e kendi sektörü gözünden tarımdaki olası etkiyi yorumlamasını istiyoruz.

İşte cevabı: “Yeme-içme sektörü olarak girdilerimizdeki en büyük kalemlerin başında tarım ürünleri geliyor. Su anda bizimle birikte diğer turizm işletmelerinin de ortada olmamasından dolayı tarımsal ürün fazlalığı var. Bu da fiyatların üretici tarafında düşüşü anlamına geliyor. Belki kısa vadede gıda enflasyonunu da düşürebileceği için bu durum iyi bir haber gibi gözükebilir ama çiftçi, yaptığı üretim sonunda maliyetinin altında bir satış noktasına gittiğini görüp kar edemezse sonraki dönemlerde üretimde sıkıntılar çıkaracaktır. Bu da ileriki dönemde arzdaki sorunlar nedeniyle yine karşımıza yüksek gıda enflasyonu olarak çıkar. Tarım sektöründeki istikrarın sağlanması açısından yeme-içme sektörünün ayağa kalkması lazım.”

"ÇOK AZ SAYIDA İŞLETMEMİZ KGF'DEN FAYDALANABİLDİ"

Her ne kadar tarım sektörü için bu süreçte bir destek paketi açıklanmasa da diğer sektörler için önemli destek ve teşvik paketleri açıklandı.

Kaya Demirer’e desteklemelerden yeme-içme sektörünün yeteri kadar istifade edip etmediğini, beklentileri karşılayıp karşılamadığını soruyoruz.

Açıklanan destek paketlerinin kötü olmadığını, iyi düşünülmüş paketler olduğunu söyleyen Demirer, “Bunlara ulaşabildiğiniz sürece nefes alabiliyorsunuz” diyerek uygulamadaki bazı sıkıntılara dikkat çekiyor.

Demirer, “KGF’nin işe devam destek kredisi var. Turizm ve yeme-içme sektörü ilk andan itibaren mücbir sebep sınıfına sokuldu. KGF’de KOBİ’lerimizle ilgili, kefalet sorunu olan, daha evvel sicil kaydında problemi olanlar da dahil olmak üzere KGF’den faydalanma içerisindeyiz. En tepeden gelen niyetten hepimiz memnun olduk. Bütçelerimizi, kayıpları da düşünerek hazırladık. Ancak gerçekten çok az sayıda işletmemiz KGF’den faydalanabildi. Onlar da çok büyük kurumlar olmak kaydıyla zaten bir kredi limiti olan işletmelerimizdi. Yani Ankara’dan verilen mesajla gerçek hayatta uygulanan formül arasında büyük fark var. Biz bunu tam 35 gündür dile getiriyoruz. Sabırla bekliyoruz ve artık normale dönüşleri ve açılma tarihlerini konuşuyoruz. Bu açılışları sağlamak için bu can suyu lazım. Birçok konu havada bekliyor. Tedarikçinin bizden alacağı havada bekliyor. İşletmelerimizi açtığımız an, kapımıza ödeme almak için gelecekler. Bunlara kayıtsız kalamayız, Ankara da kalmamalı, brlikte çözümü bulmalıyız” diyor.

Yeme-içme sektörü tarımsal üretimdeki arz-talep dengesinin önemli bir bacağı. 

O yüzden sektörün bu yıl 60 milyar liralık gelir kaybı öngörüsünü yorumlarken zincirin diğer halkalarındaki etkilerini iyi okumak gerekir diye düşünüyoruz.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com 

Advertisement