Ekim ayı enflasyon verileri beklentileri aştı. Bloomberg HT anketinde enflasyonun aylık yüzde 1,87; yıllık bazda ise yüzde 24,27 olması bekleniyordu.  Ama TÜİK verilerine göre tüketici enflasyonu Ekim’de aylık bazda yüzde 2,67 artarken, yıllık bazda yüzde 25,24 olarak gerçekleşti. Gıda ve alkolsüz içecekler tarafında ise aylık bazda yüzde 3,22 artış yaşanırken, yıllık bazda yüzde 29,26’lık bir rakam karşımıza çıktı. Kısacası Ekim ayı verileri gösteriyor ki  Enflasyonla Topyekûn Mücadele Programı kapsamında, zincir marketlerin 50 üründe 2 ay süreyle yüzde 10 indirim yapmasını içeren kampanyaların beklenen etkisi yaşanmadı. Enflasyon sepetinde yer alan 126 gıda ve alkolsüz içecek ürünü arasında son 1 ayda fiyatı gerileyen ürün sayısı sadece 11. Geri kalan ürünlerin hepsinde aylık bazda bir artış söz konusu. Ekim ayında yüzde 3,22 gerçekleşen gıda enflasyonunun 5 yıllık ortalaması yüzde 1,04 seviyesinde. Yani gıda ve alkolsüz içecekler grubunun fiyatları son 5 yılın ortalamasından 3 kat üzerinde bir seviye ile karşımızda duruyor. Son 2 ayda gıda fiyatlarındaki artış yüzde 10’u buldu. Bundan sonraki aylarda özellikle Kasım ve Aralık için gıda tarafında çok iyimser bir tablodan bahsetmek mümkün değil. Bir taraftan üretim planlamasındaki eksiklikler, diğer tarafta iklim değişikliğinin etkisi ve hastalıkla mücadele gibi konular arz-talep dengesini bozuyor. Yüksek girdi maliyetleri konusuna girmiyoruz bile... Haliyle de fiyat oynaklığı devam ediyor. Örnek vermek gerekirse özellikle domates, soğan gibi mutfakların temel gıda malzemesi niteliğindeki ürünlerde fiyat artışları süreceğe benziyor. YENİ HAL YASASININ DETAYLARI Tabi gıda enflasyonu dediğimiz zaman yelpaze geniş. Ama son dönemde yelpazenin en çok yaş meyve sebze tarafı gündeme geliyor ve tartışılıyor. İşte bu noktada Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, yeni hal yasası taslağıyla ilgili bazı açıklamalar yaptı ki bu da gelecekte yaş meyve sebze piyasasının nasıl oluşmasının planlandığıyla ilgili bize ipuçları veriyor. Türkiye de yıllık üretilen 50 milyon ton yaş sebze ve meyvenin yaklaşık yüzde 30 unun zayi olduğuna dikkati çeken Pekcan, yap-işlet-devret modeliyle hallerin profesyonel bir şirket tarafından yönetileceğini söyledi. Şu an hallerin tamamı belediyelerin mülkü durumunda. Daha önce tahsisti şimdi kiralamaya döndü, komisyoncular kiralıyor. Yeni dönemde hallerin özel sektör-kamu konsorsiyumu şeklinde yapılması bekleniyor. Bu arada Türkiye genelinde yaklaşık 175 hal bulunuyor. Rehabilite edilmesi gereken haller de var, sıfırdan inşa edilmesi gereken de… Sonuçta Türkiye’de hal sayısının 30’a düşürülerek etkinliğinin artırılması hedefleniyor. Hal komisyoncularının da tüccar statüsüne alınması gündemde. Yeni hal yasası taslağında “üretici bölgesi hal tarafı” ve “tüketici bölgesi toptan hal” tarafı bulunuyor. Tüketici toptancı halinde üretici birlikleri için kiraların çok düşük olması hedefleniyor. Yüzde 75’lik bir indirimden bahsediliyor. Yüzde 2 olan hal rüsumunun kalkması gündemde. Her iki tarafta da soğuk hava depoları, soğuk zincir, ambalaj standardı, laboratuvar gibi çalışmalar var. Ürün toplama merkezlerinin yapılması planlanıyor. Amaç sebze ve meyve dışında et ve süt ürünleri, kanatlı hayvan, süs bitkileri ve gerektiğinde diğer gıda ürünlerinin de yer alacağı bir sistem kurgulamak. Aslına bakarsanız bunun örnekleri yurtdışında mevcut ama özellikle Avrupa’da yaygın olan bu sistem kurgulanırken işin tüm boyutları hesaplanmış. Şöyle belirtelim… Bakan Pekcan’ın da paylaştığı üzere Kuzey Avrupa ülkelerinde üretici birliklerinin tüketici hallerindeki satış oranı yüzde 90 seviyelerinde… Avrupa Birliği’nde yüzde 50 seviyesinin üzerinde. Türkiye’de ise binde 6 oranında. İşte burada devreye üretici birliklerinin ve kooperatifleşmenin rolü ve etkisi giriyor. Yıllardır Türkiye’de konuşulan etkin bir üretici birliği veya sağlıklı işleyen bir kooperatifçiliğe dair herhangi bir somut adım atılmış değil. Bu konuda bir düzenleme ya da reformdan da bahsetmek mümkün değil. Zincirin daha ilk halkasında üretimin düşük maliyet, yüksek verim ve kaliteli şekilde kurgulanmasının ana belirleyicisi olan kooperatifçilikte deyim yerindeyse yerimizde sayıyoruz. Nicelik olarak karşımıza binlerce kooperatif ve yüzlerce üretici birliği çıkıyor ama nitelik olarak baktığımızda iki elin parmağını geçmiyor. O yüzden üretimdeki sorunu çözmeden pazarlama ve aracı tarafındaki sorunları çözmenin tek başına bir anlam ifade etmeyeceği görüşündeyiz. PİLOT BÖLGE İSTANBUL VE ANKARA Pilot proje üzerinde çalışılan hal düzenlemesinde öncelikle Ankara ve İstanbul un pilot bölge ilan edilmesi bekleniyor. Ancak burada da önümüzdeki dönemde farklı tartışmaların yaşanma olasılığı var. Bugün şehrin ortasında kalan yaklaşık 300 dönüm arazi üzerinde kurulu olan Bayrampaşa Hali’nin taşınması gündeme gelebilir. Yeni halin nereye taşınacağı konusu kadar, Bayrampaşa’daki arazinin nasıl değerlendirileceği de merak konusu. Keza Kadıköy Sebze ve Meyve Hali de benzer bir konum ve durumda. Konu dağıldı farkındayız… Sonuç olarak, başlıktaki soruya yanıt verelim. Sadece Hal Yasasında yapılacak düzenlemeyle sebze meyve fiyatlarının düşmesi mümkün değil. Bugün toplam yaş sebze ve meyvenin yaklaşık yüzde 35-40’ı hallerden geçiyor. Sistemin aracı kısmının sağlıklı işlemesi için bir yandan hallerin pazar payının yükseltilmesi gerekirken, öte yandan hal dışındaki dağıtım kanallarındaki işleyişe de bakmak ve düzeltmek lazım. Yaş meyve sebzede sistemi daha rasyonel çalışır hale getirmenin yolu bütüncül yaklaşımdan geçiyor. Konu sadece hal yasası, perakende tarafı ya da üretim aşaması değil. Reformu, hepsini kapsayacak şekilde yapmak lazım. Kısa vadede yal hasası tek başına fiyatları düşürmeyeceği gibi kısmen artıracaktır. Zira lojistikten soğuk hava deposuna, laboratuvardan, ambalajlamaya kadar yeni yatırım maliyetleri yaş meyve ve sebze fiyatlarına ister istemez yansıtılacak. Ancak bugün yüzde 30’ların telaffuz edildiği kayıp-zayiat oranının orta ve uzun vadede düşmesi arz-talep ve fiyata kısmen de olsa olumlu yansıyacaktır. Ama bugün sıcak konu olan yeni hal yasasının hayata geçmesi ve sağlıklı işlemesi 2019 yılında bile zor gözüküyor. Yani bizi uzun bir süreç bizi bekliyor. Son söz… Bu yıl olduğu gibi 2019 yılında da gıda enflasyonunu konuşmaya devam edeceğiz… İrfan Donat Bloomberg HT Tarım Editörü idonat@bloomberght.com