Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ''(Merkez Bankası kararları) Kısa vadeli sermayenin önemli bir kısmının çıktığını tespit ettik. Mertebe olarak kesin 10 milyar doların daha üzerinde bir rakam bu'' dedi.

Babacan, CNN Türk televizyonunda katıldığı bir programda soruları yanıtladı. Babacan, CHP'nin Aile Sigortası Programını açıkladığı anımsatılarak, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, ''Yardımlar yapmaya devam ediyorsunuz ama daha çok vatandaşın minnet duygusuna oynuyorsunuz. Biz bunu minnet kelimesinin yerini sosyal devlet anlayışına bırakacağız'' dediğinin ifade edilmesi üzerine Babacan, Aile Sigortası Sistemini ancak basın üzerinden takip edebildiğini ifade ederek, ''Şöyle hızlı bir şekilde baktım. Hedeflenen nedir, bazı hesaplamalar doğru mudur, tutar mı açısından baktığımızda epey bir problemler gördüm sistemin özünde'' dedi.

Sosyal konuları ''sosyal yardımlar'' ve ''sosyal hizmetler'' şeklinde ikiye ayırmak gerektiğini ifade eden Babacan, bu konuya baştan beri sosyal bir devletin gereği olarak baktıklarını belirtti.

Türkiye'de serbest piyasa ekonomisi uygulandığını, bunun rekabete ve yarışmaya dayalı olduğunu belirten Babacan, bu yarışmada geride kalan, çocuğunu okula gönderecek gelire sahip olmayan, yakacak parası bulamayan vatandaşların olabileceğini ve hükümet olarak bu vatandaşları pek çok koldan kucaklamayı esas aldıklarını söyledi.

Bunu sosyal devletin bir görevi ve vatandaşlara sağlamaları gereken bir hak gördüklerini, sosyal devletin gereği olarak düşündüklerini yineleyen Babacan, şöyle devam etti:

''Çünkü Anayasamızda çok açık. Bir vahşi kapitalizm taraftarı asla olmadık. Türkiye'de zaten bir dayanışma anlayışı var. Bu bizim kültürümüzde, tarihimizde var. Bununla ilgili vakıflarımız, derneklerimiz var. Sosyal konular Türkiye'de sadece devlet tarafından üstlenilen, yürütülen konu değil. Devlet olarak bütçe ayırıyoruz ama bu dayanışma, yardımlaşma zaten bizim kültürümüzde var. Bunun devlet boyutuna taşınması ve devletin doğal bir görevi olarak vatandaşların da doğal bir hakkı olarak sağlanması zaten bizim temel felsefemiz. Biz tüm yardımlarda, sosyal desteklerde siyasi görüş,ideoloji ayrımı yapmaksızın sadece objektif kriterlere göre yoksul olduğunu tespit ettiğimiz bütün ailelere bu yardımı yapıyoruz. Burada herhangi bir kayırma, tercih söz konusu kesinlikle değil.''

Kılıçdaroğlu'nun Türkiye'de 12 milyon 715 bin yoksul bulunduğunu ve bu yoksullara 600 lira yerine 1.200 lira aile başına ödeme yapacaklarını ve bunun da maliyetin 7 milyar olarak hesap ettiklerini söylediğini belirten Babacan, ''Şu anda bütçede mevcut olan 4 milyar liranın üzerine bir de 7 milyar toplam 11 milyar.

12 milyon 715 bin yoksul demek...Bunu böldüğünüz zaman 3 milyon 268 bin aile ediyor. 600 ile 1.250 liranın ortalamasını alıyoruz, 925 lira. Dolayısıyla, '3 milyon 268 bin aileye ayda ortalama 925 lira para ödeyeceğiz' diyor. Bunu çarpıp, böldüğünüzde 12 ay için bunu çarptığınızda 36 milyar gibi bir rakam buluyorum ben. Şimdi burada ya 12 milyon 715 bin yoksul yok Türkiye'de sayın Kılıçdaroğlu'nun o ifadesi yanlış ya da hesap bilmiyorlar'' şeklinde konuştu.

''HESAP HATASI, YANILTMA VAR''

Kastedilen ortalamanın 600 lira olduğunun ifade edilmesi üzerine Babacan, ''Ortalama 600 lira ise 24 milyar lira ediyor. Şimdi demek ki ya Türkiye'de Sayın Kılıçdaroğlu'nun dediği kadar yoksul yok. 'Bu kadar yoksul var' deyip de ya daha çok daha az sayıdaki kişiye bu parayı vermeyi düşünüyorlar ya da hesap bilmiyorlar. İkisinden birisi'' dedi.

2009'da yaptıkları sosyal yardım ve hizmetlerin toplamının 14 milyar 232 milyon lira olduğunu vurgulayan Babacan, ''Biz zaten yoksul ailelere farklı kategorilerden ve farklı kurumlarımız aracılığıyla bu imkanı sağlıyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu'nun, '4 milyar lirayı 12 milyar lira yapacağız' dediğini biz 14 milyar lirayı 2009'da ödemişiz. 2010'da da bu rakam daha yüksektir. Aşağı yukarı 16 milyar lira civarında bir rakamdır'' dedi.

Hükümet olarak yaptıkları sosyal yardım ve hizmetler hakkında da bilgi veren Babacan, ''14 milyar liranın 11 milyar 700 milyon lirası sosyal yardım, 2.5 milyar lirası sosyal hizmet. Nereden bakarsak bakalım burada hesap hatası var, yanıltma var'' diye konuştu.

''KİŞİ BAŞINA 1 DOLARIN ALTINDA GELİRİ OLAN VATANDAŞ KALMADI''

Kişi başına 1 doların altında geliri olan vatandaş kalmadığını, 2 doların altında geliri olan vatandaş sayısının da yüzde 3'ten binde 2'ye indiğini ifade eden Babacan, binde 2'nin bir şekilde o vatandaşlara ulaşamadıkları anlamına geldiğini kaydetti. Babacan, bunu 2 doların üzerine çıkarabilecek bir yardım mekanizmasının maliyetinin hiçbir şey tutmayacağını ve bütçe kalemleri içinde rahat halledilebileceğini belirterek, şunları söyledi:

''(Yoksulluk arttı, 15 milyon yoksulumuz var) diyorlar. Fakat çarpıyorsunuz, bölüyorsunuz belli ki o kadar yoksul olmadığını kendileri de biliyor. Eğer bu işte 12 milyon hesapları doğruysa...

Sayın Kılıçdaroğlu, uzunca bir süre Sosyal Sigortalar Kurumunun Genel Müdürlüğünü yapmış. 1992'de bakıyoruz bu kurumun açığı 2 milyar 556 milyon o günün parasıyla, 1998'deki açık açık 447 milyar. Yani 2 milyar 556 milyon liralık açığı 447 milyar 54 milyon liraya çıkarmış Sayın Kılıçdaroğlu, bizi bütçe yönetimi konusunda eleştiriyor ya.

Bir bürokrat eğer yaptığına inanmıyorsa yanlış şeylerin başında durmamalı. Ama yanlış yapıldığını göre göre bir işin başında durduysa o zaman kendinde de bir miktar sorumluluk aramak lazım.

Sosyal güvenliğimizin 1992'de bir fonu var. Bu fonu 2 yılda tüketiyor ve 98'e kadar da devlet bütçesinden sosyal güvenliğin açıklarını kapatmak için para ayırmak zorunda kalıyoruz. Kılıçdaroğlu, 'devlet bütçesinden sonraki en önemli bütçe' demiş. Doğru, işte 2.5 milyar liradan 447 milyar liraya. Yani aşağı yukarı 200 misli bütçe açığını büyüterek devretmiş.

Bir muhalefetin eleştirirken mutlaka rasyonel ve akıllı eleştirilerde bulunması lazım. Eğer söylediğiniz eleştiriler sadece lafta kalıyorsa ve bunun arkasında gerçekler yoksa bunu dünyaya izah etmesi mümkün değil. Sadece Türkiye'de değil, dünyada inandırması mümkün değil. Bizim hükümetimiz kadar bütçe disiplinine dikkat eden, bütçe açığını bu kadar aşağı indiren Avrupa'da, Amerika'da bütçe açığının tarihi rekor kırdığı dönemlerde, bütçe açığının minimuma inmesiyle Avrupa birincisi olan Türkiye, 'eğer bütçeyi iyi yönetemiyor' dediyse, bunun hiçbir kredibilitesi yok. Dolayısıyla ben daha fazla üzerinde durmaya değmez görüyorum.

KARARLAR

Babacan, alınan kararlarla ilgili, ''İsteyerek bir belirsizlik yarattık gibi mesajlarınız oldu'' denilmesi üzerine, şunları söyledi:

''Bu kısa vadeli sermaye için. Yani kısa vadeli girip çıkmak isteyenlerin perspektifinden bakıp onlar için nasıl biraz daha riskleri çoğaltabiliriz Türkiye'de. Kısa vadeli giren çıkanların bakışıyla risk nasıl yükselebilir? Ama öte yandan Türkiye'ye uzun vadeli bakan, Türkiye'ye güvenen doğrudan sermaye yatırımı yapan ya da daha uzun vadeli portföy yatırımı yapan yatırımcılar için de Türkiye'nin şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da cazibesini nasıl koruyabiliriz.

Kısa vadeli sermayenin önemli bir kısmının çıktığını tespit ettiklerini, bunun 10 milyar doların üzerinde olduğunu ifade eden Babacan, ''Bu konularda noktasına, virgülüne kadar rakam vermekten çekiniyoruz. Ama mertebe olarak kesin 10 milyar doların daha üzerinde bir rakam bu. Dolayısıyla o riskler önemli ölçüde Türkiye'de azalmış oldu. Üstelik bakıyoruz ihracat ithalat dengesine. Ocak ayı rakamları fena değil. Ama daha karar vermek için çok erken. Bunlar sadece ilk sonuçlar, yani almış olduğumuz kararların ilk sonuçlarını gözledik. Kararların bazıları 1 ay, bazıları 3 ay, bazıları 6 ay sonra sonuç veriyor.''