Bloomberght
Bloomberg HT Görüş Attila Köksal FX World Istanbul Konferansının Ardından
Attila Köksal
Attila Köksal

FX World Istanbul Konferansının Ardından

Giriş: 05 Ekim 2014, Pazar 12:10
Güncelleme: 05 Ekim 2014, Pazar 12:12

FX World Istanbul Konferansı geçtiğimiz hafta içinde yerli ve yabancı birey ve kurumların Türkiye'deki forex işlemleri ve türev ürünler konusunda bilgilenmelerine ve sektörü tanımalarına yardımcı oldu. VIP Kongre tarafından İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen ve dört gün süren konferans organizasyon açısından mükemmele yakındı.

Bilindiği gibi yurdumuzla kaldıraçlı işlemler ile ilgili mevzuat Sermaye Piyasası Kurulu tarafından 2011 yılında düzenlendi. Daha önce herhangi bir düzenlemeye ve gözetime tabi olmayan bu işlemlerin düzenleme tarihinden itibaren sadece yerli aracı kurumlar üzerinden yapılması zorunluluğu getirildi.

Bu düzenleme ilk günlerde tüm sektör katılımcıları tarafından oldukça yadırgandı. Sermaye Piyasası işlemi olmayan ve yüksek risk taşıyan bu işlemlerin aracı kurumlar tarafından yapılması endişe ile karşılandı.

Ancak düzenleme zaman içinde piyasa paydaşları açısından olumlu sonuçlar doğurdu. Şöyle ki:

Düzenleyici kurum ve kamu açısından: Geçmişte merdivenaltı şirketlerin tekelinde olan bu sektör düzenleme sonrası hem SPK hem de TSPB tarafından yakın takibe alındı. Merkezleri ve kurumsal yapıları bilinmeyen ve genelde internet üzerinden hizmet sunan bu şirketlerin yatırımcıları ikili opsiyon gibi ürünlerle, 400 misline varan kaldıraç oranları kullandırarak ve kredi kartları ile işlemler yaptırarak suistimal etmelerinin önüne geçildi. Bu düzenleme olmasa bu alandaki kayıplar çok büyük boyutlara ulaşabilirdi.

Müşteriler açısından: Hem düzenli denetlenen, hem de Takasbank'ın devrede olduğu çok daha güvenli ve sağlıklı bir yapı oluştu. Reklamlar ve promosyonlar TSPB tarafından yakın gözetim altına alındı, haksız rekabet ve müşterilerin yanlış yönlendirilmesi konularında önemli gelişmeler kaydedildi.

Aracı kurumlar açısından: Sektördeki konsolidasyon ivme kazandı, sektörden çıkmak isteyen bir çok aracı kurum yerli ve yabancı Forex şirketleri tarafından alınarak el değiştirdi. 2014 içinde SPK tarafından devreye sokulan düzenleme ile forex hizmeti veren şirketlerin asgari sermaye tutarı TL 25 milyara yükseltildi. Bugün itibarı ile 42 kurum bu hizmetleri vermekte olup, forex gelirlerinin sektörün toplam gelirleri içindeki payı hatırı sayılır bir seviyeye yükselmiştir.

Genelde medyada Forex hizmeti veren aracı kurumlar hakkında olumsuz bir algı olduğunu gözlemliyorum. Bunun nedeni bu kurumların verdikleri hizmetlerin aşırı riskli olması ve bu enstrümanlar üzerinde işlem yapan müşterilerin (yatırımcı kelimesini özellikle kullanmıyorum) zarar oranlarının yüksek olmasıdır.

Bildiğiniz gibi finansal enstrümanların hepsi değişik nitelikte ve oranda riskler taşırlar. Kaldıraçlı forex işlemleri en yüksek risk kategorisindedir. 1’e 100 oranında bir kaldıraç kullanıldığında dayanak enstrümandaki %1'lik olumsuz bir değişim tüm anaparayı yok eder.

Fakat benzer riskler kısa vadeli hisse senedi alım-satım işlemleri için de geçerlidir. Tecrübelerimiz ile biliyoruz ki, hisse senedi işlemlerinde de bireyler sadece kısa vadeli alım satımlar yapıp kaldıraç kullanırlarsa kısa vadede anaparalarını tüketirler. Böyle bir yaklaşım ile hisse senetlerinden makul getiriler sağlamak ancak şansa bağlıdır.

Biz sermaye piyasası uzmanlarına, yatırım kuruluşlarına ve TSPB'ye düşen görev, bu tür işlemleri yapmak isteyen kişileri piyasalarda karşılaşacakları riskler hakkında detaylıca bilgilendirmek ve uyarmaktır. Bu işlemlerin risklerini anladıklarından emin olmadığımız kişi ve kurumlara hesap açmamak temel bir meslek ilkesidir ve buna herkes uymalıdır.

Diğer taraftan ortada yurdumuzda forex işlemlerine olan doğal talebin oldukça yüksek olduğu gerçeği vardır. Bu işlemler sayesinde Türk Sermaye Piyasası sermaye yapısı güçlü onlarca yeni aracı kurum kazandı. Bu ürün sayesinde bir çok aracı kurum yeni gelir kaynakları elde etti, iş olanakları açıldı, yeni kadrolar oluştu.

Ben zaman içinde bugün sadece forex hizmeti veren aracı kurumların diğer sermaye piyasası faaliyetlerine de gireceklerini düşünüyorum. Eğer bu geçişi doğru yönetebilirsek orta vadede güçlü sermayeli bir çok yeni yatırım kuruluşu aramıza katılmış olacak. Ancak onların bu geçişi iyi yönetmeleri ve zaman içinde “trading” zihniyetinden yatırım bankacılığı zihniyetine geçişi başarmaları gerekmektedir. Aslında bu zihniyet değişikliği sadece forex şirketleri için değil, hali hazırda sadece hisse senedi alım-satım aracılığı yapan bir çok aracı kurum için de geçerlidir.

Ancak forex işlemleri açısından içinde bulunduğumuz durum kalıcı bir durum değildir. Sektörün müşteri tabanı hali hazırda sadece yerli bireyler üzerine inşa edilmiş durumdadır. Bugün itibarı ile yaklaşık 60,000 hesap olduğu ve bunların sadece 14-15,000 kadarının aktif olduğu görülüyor. 42 şirketin sınırlı sayıdaki müşteriyi paylaşma çabası rekabet şartlarını zorlaştırmakta olup bunun hem sektördeki kar marjlarını düşüreceği hem de ister istemez meslek kurallarının zorlanmasını gündeme getireceği endişesi içindeyim.

Bu nedenle sektörün yıllardır her platformda dile getirdiği vergi düzenlemesinin en kısa zamanda yapılıp kurumsal yerli ve yabancı müşterilerin sisteme girmesi için gerekli ortamın oluşturulması şarttır. Bu düzenlemenin yapılması için başta düzenleyici kurum olmak üzere TSPB'nin ve tüm sektör katılımcılarının Maliye Bakanlığı nezdinde sürekli girişimlerde bulunmaları elzemdir. Aksi takdirde bir-iki yıl içinde sektörde büyük bir sıkıntı yaşanılması kaçınılmazdır.

Attila Köksal, CFA

Not: Yöneticisi ve/veya ortağı olduğum hiç bir şirket veya kurum forex ile ilgili bir iş alanına girmeyi planlamamaktadır.