Bloomberght
Bloomberg HT Görüş Cüneyt Başaran Yıldan bize kalanlar
Cüneyt Başaran
Cüneyt Başaran
Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun olduktan sonra, yüksek lisansını Yeditepe Üniversitesi'nde tamamladı. Kariyerine finans sektöründe başlayan Cüneyt Başaran, İstanbul'da ABank ve BNP'de trader olarak görev aldı. Daha sonra Londra'ya yerleşip Commerzbank ve Standard Bank'ta Türkiye Masası Şefi pozisyonunda çalıştı. 2010 yılında medya sektörüne geçti. Başaran, Bloomberg HT Televizyonu ve Bloomberght.com Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinin ardından Ciner Medya Grubu Londra Temsilciliğinin yanı sıra Gazete Habertürk'te köşe yazıları yazmaya devam ediyor.

Yıldan bize kalanlar

Giriş: 18 Aralık 2017, Pazartesi 15:52
Güncelleme: 18 Aralık 2017, Pazartesi 15:52

2017 senesi başından sonuna kadar, finans ve ekonomi dünyası için büyük farklılıkların yaşandığı bir yıl oldu. Kısa kısa, hangi varlık sınıfı, yılı nasıl bitirdi bir bakalım….

Tahvil ve bono piyasası

ABD tahvil piyasasının kısa ve uzun vadeli tarafı yılı farklı bir şekilde bitiriyor. FED faiz artışlarının en net fiyatlandığı 2 yıllık ABD tahvil faizleri yüzde 1.20’den başladığı 2017’yi tam 65 baz puan yüksekten, yüzde 1.85’ten kapatıyor. Bu oran aynı zamanda, son 8 yılın da en yüksek 2 yıllık ABD tahvil piyasası.

Diğer taraftan 10 yıllık ABD tahvil faizleri ise bunun tam tersi bir fiyatlama gerçekleştiriyor. Yıl başında yüzde 2.40 seviyesinden fiyatlanan 10 yıllık tahviller, sene sonunda da tam aynı yerden yani yine yüzde 2.40’dan kapatıyor. Yıl içinde yaşanan 3 FED faiz artışı, ABD ekonomisinin yıllık yüzde 2.5’ı aşacak sene sonu büyüme beklentisine rağmen, 10 yıllık tahvil faizleri yerinden kıpırdamadı. Bunun sebebi de; FED’in enflasyon artışını en iyi takip ettiği tüketicilerin aldıkları ürünlerin fiyat artışlarını izleyen endeksinde (PCE) yıl başında yüzde 1.8 olan seviyesinin sene sonunda yüzde 1.6-1.7’lerde kalmış olması.Bir baika ifadeyle ABD'de enflasyonun hala gelmiyor olması!

AB ülkelerinde ise Avrupa Merkez Bankası’nın devam eden tahvil alımları sebebiyle, genel olarak yerinde sayan bir getiri eğrisi vardı.

Gelişmekte olan ülkelerde durum neydi?

Dolar cinsinden (eurobond) gelişen ülkeler tahvillerine baktığımızda, hemen hepsinin tahvil faizlerinin yıl başına göre düştüğünü görüyoruz. Yerel para biriminde ise bazı ülkelerin (Türkiye, Romanya, Çin, Hindistan gibi) tahvillerinde faizlerin arttığına, bazılarında ise ( Brezilya, Rusya, Endonezya gibi) düştüğüne şahit olduk. Bu farklılığı yaratan da bahsi geçen ülkede olası faiz artış/ iniş kararları, iç siyaset gibi konular oldu.

Hisse senetleri

2017 büyük oranda hisse senetlerinin senesi oldu. Küresel ekonomilerde büyüme anlamında 2017’nin bir önceki seneye göre daha iyi geçmiş olması, ABD’de kurumlar vergisinde oranların aşağıya indirilmesi, teknoloji şirketlerinde ardı ardına gelen satın almalar hisse senedi fiyatlarında yukarı yönlü hareketin sebepleri arasındaydı.

Gelişmiş ülkelerin hisse senetlerini takip eden MSCI dünya endeksi yılı yüzde 20 yukarıda kapatıyor. Bu endeksin getirisini geçen ülke endeksleri de oldu; Nasdaq yüzde 28, Dow Jones yüzde 25, Japon Nikkei yüzde 21 gibi. Altında kalanlar ise daha çok Avrupa ülke endeksleriydi ; İngiltere FTSE yüzde 5, İspanya Ibex yüzde 9, Fransa CAC yüzde 11 . MSCI dünya endeksinin 2 yıllık getirisi de yüzde 28’i buldu.

Gelişmekte olan ülkelerde de hisse senetleri 2017’yi oldukça iyi bir yerde tamamladılar. Bu ülkelerdeki hisse senetlerini takip eden MSCI Gelişen ülke endeksi 2017’yi yüzde 30 yukarıda tamamlıyor. Böylece bu endeksin 2 yıllık toplam getirisi yüzde 42’yi buldu. Gelişen ülke endeksleri arasında 2017’de en iyi getirilerden biri yüzde 42 ile Türkiye’de Borsa İstanbul oldu. BİST 100'ün arkasından yüzde 32 getiri ile Hong Kong borsası geliyor. Gelişen ülke endekslerine bu sene son 3 yılın en yüksek miktarda para girişi oldu. Bunun sonucu da hisse fiyatlarına yansıdı.

Şimdi buradan bazı çıkarımlar yapalım ve 2018 için risk ve fırsatları ortaya koyalım..

Riskler..

Fırsatlar bölümünde ise en öne çıkan bölüm ; 2008 krizi sonrası Merkez Bankaları vasıtasıyla başlatılan küresel toparlanmada artık hemen herkesin “ en kötüsü geride kaldı” demesi ve fiyatlamalarda daha fazla “büyüme, yatırım” gibi başlıklara ağırlık verilmesi olacak. Tabii ki artan faiz maliyetlerini göze almak şartıyla…