Advertisement

Hoşça kal...

Oldum olası insanları ikiye ayırmışımdır. Bi iyiler vardır, bi de kötüler.

Her ikisinin de yüzüne yansır; gözlerinden ateş gibi çıkar içlerindeki!

Tarık Akan da öyle benim için…

O, çapkın, hovarda, yakışıklı genç adamı oynarken bile hissederdim gözlerindeki merhameti, ya da bir fabrika işçisi olup, direnirken tüm adaletsizliklere bilirdim aynı safta olduğumuzu; o zengin kibirli çocuk olamazdı, patronun oğluyken bile. Haylaz bi öğrenciyken Hababam Sınıfında, sıra arkadaşım olsun isterdim.

Gerçek hayatını da hep haklıdan yana geçirdiğini, ne pahasına olursa olsun davasından dönmediğini görmek, tanımadan sevdiğim bu kocaman adama tanımadan duyduğum güveni perçinledi. Ne parayla, ne şanla yolundan döndü, türlü işkencelere dayandı da yine boyun eğmedi. Çocuklarına tertemiz bi isim bırakmanın gururuyla bir göz kırpıp bu sahte dünyaya, o güzel atlardan birine bindi... Çekip gitti...

Hani Yeşilçam’ın bütün kötü adamlarını yendi ya o; film setlerinden daha kötü, adı gerçek, kendi sahte adamlarla dolu dünyaya da aynı güçle karşı koydu.

İlerici ve aydın bir insanı, bunca şarlatanın arasında gerçek bir sanatçıyı, evimden birini, canımdan bir parçayı alıverdiler sanki...

Dayım yazmış ardından bugün:  “ “ölüm ilanı” diye bir şey vardır ama bazı insanların ölümü “ölümsüzlük ilanı” gibidir. Tarık Akan bugün ölümsüzlüğünü ilan etti.”

Hoşça kal her yaşımın yakışıklısı

Hoşça kal direnişlerin yakışıklısı

Hoşça kal yolumun yakışıklısı

Demokrasi sevdalısı ,Cumhuriyet aşığı koca yürekli, güzel adam hoş kal…