Analiz: Garanti'nin kârı beklentilerin altında kaldı
-
Garanti Bankası bugün açıkladığı kâr verileriyle bilanço sezonunu başlatırken, beklentilerin de altında kaldı

Garanti Bankası’nın geçtiğimiz yılın son çeyreğine ilişkin açıkladığı finansallar ile bilanço sezonu başlamış oldu. Buna göre banka, yılın son çeyrek döneminde 759 milyon TL net kâr açıkladı. Banka analistlerinin ortalama beklentisi ise 863 milyon TL idi. Net kâr önceki çeyreğe göre %3,6 yükseliş kaydederken, önceki yıl aynı döneme kıyasla %3,9 geriledi. Kârın analist beklentilerinin altında kalmasında temel etkenler, bankacılık sektöründe aktif kalitesinde beklenenden gecikmeli aktif bozulmanın, Garanti Bankası kârını da aynı şekilde baskılaması oldu. Diğer taraftan, menkul kıymet portföyün sektörde son çeyrekte gerilemesi ile gerçekleşmesi beklenen sermaye kazançları, banka bu dönemde menkul kıymet portföyünün büyümesi ile geçerli olmadı. Diğer taraftan dönemsel bazda, faiz getirisinin tahmin edildiği çeyreksel ve yıllık bazda sert yükseldi. Faiz getirisinin yüksek olması operasyonel gelirin yüksek gerçekleşmesinde başlıca rol oynadı.
Merkez Bankası’nın Eylül ayından başlayarak faiz koridorunun üst sınırını indirmesi neticesinde kredi faizlerindeki geri çekilme talebi de desteklendi. Bunun sonucu olarak da sektörde brüt kredi arzı çeyreksel bazda %4,7 büyüdü. Mevduat tabanı da alternatif varlıklardaki faiz getirisinin azalması ile %4,9 arttı. Garanti Bankası, bu dönemde kredi arzını %3,4 arttırdı. Kredi arzındaki artışı konut kredilerindeki %4,6'lık yükseliş destekledi. Kredi kartı alacakları çeyreksel kredi büyümesine paralel olurken, kurumsal krediler %2,4 büyüdü. Mevduat tabanı ise bu dönemde %2,6 daraldı. Bu azalış vadeli TL tasarruf ve ticari mevduatlardan kaynaklandı. Bu değişimlerden dolayı kredilerin mevduatlara oranı önceki döneme kıyasla 5 puan yükselmiş oldu. Menkul kıymet portföyü ise %3,4 artış gösterdi.
Bankanın operasyonel gelirinde başlıca rol faiz getirisindeydi. Net faiz geliri çeyreksel ve yıllık bazda sırasıyla %67,2 ve %19,8 yükseldi. Faiz getirisindeki artış ile birlikte net faiz marjı 2 puan arttı. Marjı yukarı çeken ise kredi – mevduat getiri makasının çeyreksel dönemde 100 baz puan artmasının da verdiği destekle, TÜFE’ye endeksli menkul kıymet getirisinin Ağustos-Ekim dönemi enflasyon verileri etkisi ile 5 puan yükselmesi oldu. TL cinsinden çekirdek getiri yani kredi mevduat arasındaki farkın yükselişi ise TL mevduat maliyet düşüşünden oldu. TL cinsi kredilerin getirisi ise dönemsel bazda %12,2 ile yatay kaldı.
Aktif kalitesi tarafında ise, sektörün faiz getirisindeki artışa karşın, kârını baskılaması beklenen kredi değer düşüş karşılıklarındaki artış dikkat çekti. Değer düşüş karşılıkları dönemsel olarak %39 artışla 457 milyon TL oldu. Bu veri ile birlikte brüt kredi riski önceki dönemki %1’lik seviyesinden %1,85’e yükseldi. Net kredi riski de %1,17’ye ulaştı. Bankadaki takipteki krediler de dönemsel bazda artış göstermesine karşın %2,2 olan brüt kredilere oranı ile sektörün en düşük bankalarından biri olmayı sürdürdü. Tahsil edilen takipteki kredilerin yeni temerrütlere oranının %26’da kalması, 2013’te sektörde bu anlamda takipteki kredi oranının bir miktar daha artacağını göstermiş oldu.
Komisyon gelirleri önceki çeyreğe kıyasla %6 azalırken, yıllık bazda %3,3 arttı. Operasyonel giderler ise önceki çeyreğe kıyasla %13 artış göstermesine karşın, yıllık bazda %2,6 azalış kaydetti. Komisyon gelirlerinin, giderleri karşılama oranı %50 olurken, toplam gelir içerisindeki payı faiz getirisindeki artış nedeni ile %20’ye düştü. Operasyonel giderlerin toplam gelirlere oranı ise %40 ile düşük 40’lardaki istikrarlı seyrini sürdürdü.
Özetle, bankanın faiz getirisi beklendiği gibi güçlü gerçekleşirken, faiz dışı gelirlerin yatay kalması toplam gelir tarafının sadece faiz ile beslenmesine neden oldu. Kredi değer düşüş karşılıkları artışı ile kârı aşağı çekerken, operasyonel giderlerin yıllık bazda düşüşünü sürdürmesi pozitif algılandı. Ancak TL cinsi kredi getirisinin sabit kalması, bankacılık sektöründe kredi faizlerindeki düşüş ile yenilenen kredilerin aktif-pasif vade uyumsuzluğu etkisini azalttığını gösteriyor.
Cihan Başkal
BloombergHT Araştırma
cbaskal@bloomberght.com