HABERLER ABONE OL

Abacıoğlu'nun programda öne çıkan açıklamaları şunlar oldu:

Biz aslında bir “Çalışan Esenliği” platformuyuz. İnsan kaynakları teknolojilerinin altında bir sektörüz. Aslında bir sürü çalışan esenliği uygulaması var. Biz bunları tek çatı altında topluyoruz.
Dünya genelinde 1 trilyon dolarlık bir pazardan bahsediyoruz. Yani esenlik dediğimiz şey buna yapılan yatırım 1 trilyon dolarlık bir pazar. Deloitte’un rakamlarına göre 2040 yılında bütün sağlık harcamalarımızın yüzde 75’i olmaya başlayacak yani pazar yaklaşık 3 katına çıkacak. Baktığınızda sağlık sigortaları reel enflasyonun yüzde 10-30 arasında seyrediyor dünya genelinde. Siz zaten çalışanın ücretini ödüyorsanız üstüne ödediğiniz en büyük kalem sağlık sigortası. Zaten buradaki enflasyonu önlemek için bazı tedbirler almak zorundasınız. Bir de Kovid’ten sonra çoklu krizli bir ortama girdik. Araştırmalara göre çalışanların yüzde 40’ı daha stresli hissediyorlar ama aynı zamanda çalışanlardan daha çok performans bekleniyor, bütçeler kısılıyor ama çok kârlı olmamız lazım. Tüm bunların ortasında bunu nasıl başaracağız, çalışan esenliği ile yapacağız. Zaten büyük şirketlerin yüzde 83’ünün bir çalışan esenliği programı var.

Türkiye’de çalışan memnuniyeti ne durumda?

Türkiye’ye son 1,5 seneye baktığımızda deprem öncesi mod ortalamamız 5 üzerinden 4,3’tü, sonra depremle beraber çakıldık. Sonra 1 sene sonra aynı mod tekrar yerine geldi. Tabii ki birtakım ekonomik çalkantılardan ve jeopolitik krizlerden de etkilendik. Şu anda eski seviyelere geri döndük. Mesela İngiltere’de geçen sene modları azalarak devam etti ama Türkiye’de hep yukarı çıkıyor.
Dünyada da Türkiye’de de çalışan memnuniyetinde ilk sırada maaş geliyor, ikinci sırada esneklik. Ben esnek çalışmak istiyorum diyor. Üçüncü beklenti de esenlik. Bana kendi esenliğimi sağlamam için bana araçlar ver diyor. Çünkü benim hayatım çok kıymetli anlam arayışına girdim diyor.
Hiper enflasyonist ortamda dönüp her gün bir maaş zammı yapmamız söz konusu olamaz, ama yan haklar ne olabilir buna finansal esenlik diyoruz. Finansal esenlik ben kaç para alıyorum bundan bahsetmiyor, ben bu parayı nasıl kullanıyorum, nasıl dağıtıyorum, nasıl biriktirebiliyorum sorularına bakıyor. Maalesef finansal okuryazarlık da Türkiye’de en az okunan konu.

Para ne kadar mutluluk getiriyor?

Kesinlikle para bir yere kadar mutluluk getiriyor. Belirli bir yere kadar büyük bir ivme görüyorsunuz, ama sonrasında bu mutluluğun plato yaptığını ve düzleştiğini görüyorsunuz.

Orta kademeli yöneticilerde enteresan bir trend gözlemlemeye başladık, şunu gösteriyor, Müdürler çalışanlarıyla karşılaştırıldığında daha kötü hissediyorlar ve son 4 senedir bu böyle. Tepeden bir kârlılık ve daha az ve daha çok şey yapalım baskısı varken, altta beklentiler değişti esneklik ver esenlik ver deniyor. Müdürler de arada sıkışmış durumda. Datalarımıza göre bir müdür kendini nasıl hissediyorsa çalışanlar da öyle hissediyor. O yüzden müdürleri iyi hissettirmek önemli.
Türkiye’de neden gençler çalışmak için yurtdışına gidiyor çünkü umut çok az baktığımızda. Z jenerasyonunda en çok psikolog kullanan ülke Amerika. Türkiye’de de gençlerin mental sağlığına önem vermemiz gerekiyor.

Şirket nasıl büyümeli?

Bir şirket kısa zamanda çabuk büyürse aynı şekilde bitebiliyor.

Tabii ki merdivenleri çabuk çıkalım ama bunu zebra yöntemiyle yapalım. İçeriye milyonlarca dolar basıp, bir anda çalışan sayımızı yüzlere binlere çıkartıp sonra bunun karşılığında zor koruyabileceğimiz bir hizmet standardını benimsemek yerine yani hiper büyümeye girmektense, bunu adım adım test ederek hem çalışan sürüdürülebilirliğini hem müşterilerin seviyesini koruyarak paralel bir büyüme benimsememiz lazım.

Adım adım, bilinçli, yatırımlar alarak zebra olarak unicorn olmak gerekiyor.

Advertisement