Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Carnell: Türkiye sanayileşmiş ülkelerden daha iyi durumda

Carnell: Türkiye sanayileşmiş ülkelerden daha iyi durumda

  • ING Bank Uluslararası Başekonomisti Rob Carnell, Türkiye'nin şu anda sanayileşmiş ülkelerden daha iyi durumda olduğunu söyledi

Giriş: 13 Aralık 2010, Pazartesi 11:28
Güncelleme: 13 Aralık 2010, Pazartesi 11:28

İSTANBUL (A.A) - 13.12.2010 - Yıldız Taşdelen Erli - ING Bank Uluslararası Başekonomisti Rob Carnell, çok borçlanmamış, global büyümeye ve global ticarete bağımlı olmayan, kendi işini çevirebilen, iç talebi kuvvetli çok fazla ülke olmadığını belirterek, ''Bu az sayıdaki ülke arasında Türkiye dikkati çekiyor'' dedi.

Carnell, AA muhabirine yaptığı açıklamada, küresel krizin sona ermesi için hala uzun bir süre bulunduğunu ve tablonun ''hiç de parlak olmadığını'' ifade ederek, içinde bulunulan bu karmaşık durumun bir süre daha devam edeceğini, ''hepsi bitti, üstesinden geldik ya da artık rahatlayabiliriz'' demek için daha erken olduğunu, normal diyebilecekleri bir duruma ulaşana kadar birkaç mini kriz daha bekleyebileceklerini söyledi.

''Buradan çıktığımızda kendimizi normal bir durumun içinde bulmayacağız. Yaşadığımız sorunların sona ermesi aşağı yukarı 10 yıl sürecektir'' diyen Carnell, dünyadaki ekonomik gelişmelere bakıldığında, özel sektör borçlarının kamu sektörü borçları haline dönüştüğünü, bazı ülkeler için bunların yönetilmesinin sıkıntılı bir süreç haline geldiğini, Avrupa ülkeleri arasında özellikle İrlanda, Portekiz ve Yunanistan gibi ülkelerde geliştirilmekte olan finans politikaları oturana kadar uzun bir süre geçeceğini kaydetti.

Carnell, ''Bunun etkileri 10 yıl kadar piyasamızda hissedilecektir. Yani krizin kendisi geçecek olsa bile bunun etkilerini hissetmeye devam edeceğiz. Piyasa yine de endişeli bir piyasa olacak. Hiçbir şekilde bundan sonra 'çok güzel, rahat ve toparlanmış bir ortama girdik' diyemeyeceğiz. Büyüme başladı, ancak bu düşük seyirde gidecek'' şeklinde konuştu.

ABD'nin güç kaybettiğini, krizin dünyadaki ekonomileri sınıflandırma şeklini gözden geçirmeyi sağladığını ifade eden Carnell, eskiden dünyadaki ekonomilere ''gelişmiş, yükselen piyasalar'' diye baktıklarını, şu anda bunun çok da makul bir sınıflandırma olmadığını, gelişmiş olarak bilinen piyasaların şu anda çok borçlu durumda bulunduğunu anlattı. Carnell, ''Gelişmekte olan ülkeler, yükselen piyasalar ise öyle değil. Oyunun kuralları değişiyor ve dengelerin değiştiğini görüyoruz. Aslında Türkiye dahil G-7 dışındaki bütün ülkeler, şu anda o eski sanayileşmiş, gelişmiş ülkelerden daha iyi durumda'' dedi.

-YÜKSELEN PİYASALARDAKİ RİSK-

Rob Carnell, gelişmekte olan ülkelerdeki risklere değinirken, şunları kaydetti:

''Türkiye'nin de içinde bulunduğu yükselen piyasalardaki en büyük riske bakacak olursak; ABD'nin şimdiye kadarki politikaları karşısında, yani daha ucuz diyebileceğimiz likiditeyi piyasalara pompalamak, onlara bunu zorla kullandırtmak ve yüksek getirilerle bunu yapmak karşısında tabii ki bu ülkeler zor durumda kalıyor. Çünkü bu varlıkları, tahvilleri, hisseleri hep G-7 dışına pompalamaya çalışıyorlar. Bu da doğal olarak diğer ülkelerde emtia fiyatlarını fırlatıyor, enflasyonu yükseltiyor. Krizin şu anda bu sebeplerden dolayı yükselen piyasalardaki en büyük riski budur. Çünkü kendi para biriminiz dolar karşısında değer kazanıyorsa, enflasyon oranları fırlıyorsa faiz oranları ile çok fazla oynayamazsınız. Çünkü bu sefer bu sizin için daha fazla maliyet demektir.''

''Nerede işler o kadar da kötü değil'' diye baktıklarında giderek küçülen bir liste olduğunu, yatırımcıların artık risk almak istemediğini belirten Carnell, çok borçlanmamış, global büyümeye ve global ticarete bağımlı olmayan, kendi işini çevirebilen, iç talebi kuvvetli çok fazla ülke bulunmadığını, bu az sayıdaki ülke arasında Türkiye'nin dikkati çektiğini söyledi.

-''TÜRKİYE HİNDİSTAN'DAN DAHA İYİ DURUMDA''-

Carnell, ''böyle bir ortamda paranızı nereye yatırmak istersiniz'' diye bir çalışma yaptıklarını, 50-60 ülkeyi baz alarak gerçekleştirdikleri çalışmada işlerin iyi gittiği, yatırımcıyı kaçırmayacak ve ikinci bir dip noktası yapmayacak ülkelerin ancak kısa bir listede yer alabildiğini, orta ve uzun vadede performansı iyi olabilecek ülkelerin bu çalışmada ortaya çıktığını, listede gelişmiş ülkelerden sadece birkaçının bulunduğunu, geri kalanların ise gelişmekte olan ülkelerden oluştuğunu anlattı.

Kendi kendine yetebilen, diğer ülkelerin büyümesine fazla bağımlı olmayan, iç talebi yüksek ve fazla borçlanma durumu bulunmayan ülkelerin listede öne çıktığını kaydeden Carnell, 8-10 ülkenin yer aldığı kısa listede Türkiye'nin yanı sıra Brezilya ve gelişmiş ülkelerden 1-2 İskandinav ülkesi ve Avustralya'nın bulunduğunu, Türkiye'nin Hindistan'dan daha iyi durumda olduğunu söyledi.

-''BANKACILIĞIN BÜTÜN TABİATI DEĞİŞECEK''-

ING Bank Uluslararası Başekonomisti Carnell, krizin bankacılık sektörü için henüz sona ermediğini ifade ederek, ''Bankacılık sektörü ekonomi iyi gidiyorsa iyi gidebiliyor. Çok fazla işlem varsa o zaman bankacılık da iyi durumda oluyor. Yine de geçmişe göre iyi durumda olduğumuzu söyleyebilirim. Ama hala sektörde toplanamamış, alacaklı olduğumuz krediler var. Bu uzun bir süre daha devam edecek. Çünkü yığılmış durumda...'' dedi.

Farklı yönlerden finans sektörüne sürekli olarak talepler geldiğini ifade eden Carnell, ''Bir tarafta düzenleyici kurumlar diğer tarafta da piyasa ya da hükümetler var. Yani bir yandan kredi vermeniz isteniyor bir yandan da sürekli olarak yeni düzenlemeler, yeni yönetmelikler çıkıyor. Sadece bankacılık için değil, sigortacılık sektörü için de böyle... Daha fazla koşulun karşılanması gerekiyor. Bütün bunlar bankaların daha fazla sermayeye sahip olmasını gerektiriyor. Dolayısıyla borç vermeniz, kredi ihraç etmeniz zorlaşıyor. Öyle olunca da kar etmeniz zorlaşıyor. Bu yüzden de çok kolay bir ortam değil'' diye konuştu.

Bankacılık sektörünün geleceğine ilişkin beklentilerini de dile getiren Carnell, büyük olasılıkla daha az sayıda banka olacağını, daha güçlü bankaların daha zayıf olanları bünyesine katacağını, bankacılığın bütün tabiatının değişeceğini, eskiden karmaşık olan sistemlerin çok daha basit ve şeffaf hale geleceğini, bireysel ve kurumsal bankacılığın daha çok tercih edileceğini, yatırım bankacılığına olan odağın tedricen kaybedileceğini anlattı.

Öne Çıkanlar