S&P: Türkiye'nin kredi notunun yükseltilmesi için net rezervleri izleyeceğiz
S&P Global Kıdemli Direktörü Frank Gill, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşunun, Türkiye'nin kredi notu görünümünün pozitife çevrilmesi sonrasında kredi notunun da yükseltilmesi için hangi gelişmeleri takip edeceklerini değerlendirdi. Yakın vadede izleyecekleri gelişmenin net rezervler olduğunu belirten Gill, "Türkiye'deki kısa vadeli dış borçların rezerv kapsamına bakarsanız, Türkiye derecelendirdiğimiz 137 ülke arasında hâlâ en düşükler arasında yer alıyor. Önümüzdeki 6 ayda ödemeler dengesi nasıl bir performans sergileyecek ona bakacağız" ifadelerini kullandı.
Bloomberg HT’ye konuk olan uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P Global Kıdemli Direktörü Frank Gill, Türkiye’nin kredi notu görünümüne ilişkin takvim dışında değerlendirme yapmalarının nedenlerini açıkladı.
Gill, yeni ekonomi ekibinin devreye girmesiyle işlerin oldukça “hızlı bir şekilde” düzeldiğini ve ekonomi politikasının pek çok alanda değiştiğini kaydetti.
Eylül ayında cari fazla görüldüğüne dikkat çeken Gill, “Bu sadece son iki yıldaki ikinci aylık fazla ve oldukça yakından takip ettiğimiz net rezerv birikimini gördük. Bu yüzden her şeyin oldukça hızlı değiştiğine şahit oluyoruz. Ekonomi yeniden dengeleniyor. Enflasyon hâlâ çok yüksek ama en azından istikrar sağlanıyor” dedi.
“Önümüzdeki 6 ayda ödemeler dengesinin nasıl bir performans sergilediğine bakacağız”
Gill, kredi notu görünümünün pozitife revize edilmesi sonrasında kredi notunun yükseltilmesine ilişkin bir beklenti olup olmadığını da değerlendirdi.
Yakın vadede izleyecekleri gelişmenin net rezervler olduğunu belirten Gill, “Türkiye'deki kısa vadeli dış borçların rezerv kapsamına bakarsanız, Türkiye derecelendirdiğimiz 137 ülke arasında hâlâ en düşükler arasında yer alıyor. Önümüzdeki 6 ayda ödemeler dengesi nasıl bir performans sergileyecek ona bakacağız” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de hem cari açık hem de bütçe açıklarının daraldığını vurgulayan Gill, enflasyonun hala çok yüksek olduğunu kaydetti.
“Tüketimin çok keskin bir şekilde yavaşlayacağını tahmin ediyoruz”
Gill, Türkiye’deki tüketim görünümü hakkında yaptığı değerlendirmede, “Tüketimin çok keskin bir şekilde yavaşlayacağını tahmin ediyoruz ama yine de gelecek yıl yüzde 2 olumlu bir rakam. Çünkü tüketici kredisi faiz oranlarına baktığınızda seçimlerden sonra gerçekten ciddi oranda arttığını görüyorsunuz” dedi.
Tüketimin zayıflaması durumunda, önemli hükümet gelirlerinin çoğunun da potansiyel olarak zayıflayacağını belirten Gill, sözlerine şöyle devam etti:
“Öte yandan hükümet yazdan bu yana ek dolaylı vergiler uygulamaya koydu, bunlar meyvelerini veriyor ve gelirleri artırıyor gibi görünüyor. Ayrıca endüstriyel amaçlı elektriğe verilen sübvansiyonların bir kısmını da kaldırdılar. Dolayısıyla Hazine'nin mali açıkları yakından takip edeceğini ve bunların kademeli olarak daraltılmasını sağlayacağını düşünüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Merkez Bankası’nın, seçimlerden bu yana enflasyon tahminlerini önemli ölçüde yukarı yönlü revize ettiğini ve enflasyonu düşürmenin ne kadar zor olacağı konusunda çok daha gerçekçi davrandığını açıklayan Gill, Türkiye'de önümüzdeki birkaç yıl için hâlâ çift haneli enflasyon oranları beklediklerini söyledi.
“Türkiye'de önümüzdeki yıl parasal genişleme için çok fazla alan görmüyoruz”
TCMB’nin ne zaman faiz indirimine başlayacağı sorusunu cevaplayan Gill, şu öngörülerde bulundu:
“Bugün Türkiye bağlamında faiz indirimlerinden bahsetmek için çok erken olduğunu düşünüyorum. Biliyorsunuz, enflasyonun 2024'te hâlâ yüzde 50 civarında olacağını öngörüyoruz. Dolayısıyla parasal genişlemeden bahsetmek için henüz çok erken görünüyor. Bence iyi haber şu ki, küresel olarak ABD ve Euro Bölgesi dâhil olmak üzere büyük ekonomilerde enflasyonun düştüğünü görüyorsunuz. Bu nedenle Fed'in 2024'ün sonlarında bir miktar gevşemeye gitmesini beklemenin inandırıcı olabileceğini düşünüyorum. Dolar TL’yi destekleyebilir.
Yine de Türkiye'ye döndüğümüzde faiz indirimine yer olup olmayacağının döviz kurunda ne olacağına bağlı olacağını düşünüyorum. 2024 yılı boyunca Türk Lirası üzerinde yeni bir baskı dalgası bekliyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki yıl Türkiye'de parasal genişleme için çok fazla alan görmüyoruz.”