Bloomberght
Bloomberg HT Görüş Cüneyt Başaran Merkel tek başına bu yükü kaldırabilecek mi?
Cüneyt Başaran
Cüneyt Başaran
Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun olduktan sonra, yüksek lisansını Yeditepe Üniversitesi'nde tamamladı. Kariyerine finans sektöründe başlayan Cüneyt Başaran, İstanbul'da ABank ve BNP'de trader olarak görev aldı. Daha sonra Londra'ya yerleşip Commerzbank ve Standard Bank'ta Türkiye Masası Şefi pozisyonunda çalıştı. 2010 yılında medya sektörüne geçti. Başaran, Bloomberg HT Televizyonu ve Bloomberght.com Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinin ardından Ciner Medya Grubu Londra Temsilciliğinin yanı sıra Gazete Habertürk'te köşe yazıları yazmaya devam ediyor.

Merkel tek başına bu yükü kaldırabilecek mi?

Giriş: 26 Eylül 2011, Pazartesi 10:02
Güncelleme: 26 Eylül 2011, Pazartesi 10:50

Önce Avrupa Maliye Bakanları zirvesi yapıldı. Bu toplantıya ABD'den Hazine Bakanı Tim Geithner de katıldı. ABD'nin bu toplantıda Avrupa'ya verdiği mesaj netti: 'Bu işi daha fazla uzatmayın' Hafta içinde Washington'da IMF-Dünya Bankası toplantıları oldu. Orada da Avrupalı liderler kuşatma altındaydı. Herkes Avrupalı Bakanların peşinden koşuyordu. Sorular hep aynı; Yunanistan temerrütte düşecek mi? Arkasından diğer problemli ülkeler gelecek mi? Almanya EFSF'nin ( Avrupa Kurtarma Fonu) büyütülmesi ve ortak Euorobond ihracı için ne düşünüyor?

Bu hafta sonu da gelinen noktada oldukça benzerdi. G20 zirvesinde gözler yine Avrupalı liderlerdeydi. Bu sefer eleştirilerin dozu daha da arttı. Kanada Merkez Bankası Başkanı 440 Milyar euro civarında büyüklüğü olan EFSF'nin en az 1 trilyon Euro'ya çıkartılmasını istedi. Diğer yandan Tim Geithner de son 3 senedir yaşanan ekonomik krizin merkezinin Avrupa'ya kaydığını ve ECB'nin (Avrupa Merkez Bankası) daha sorumlu ve aktif davranması gerektiğini söyledi. Son darbe de IMF 'den geldi. IMF'nin Fransız başkanı Lagarde, IMF'nin bu krizi tek başına önlemesinin mümkün olmadığını ve Avrupa'nın elini cebine atması gerektiğini belirtti.

Gözler Merkel'de..

Bütün yukarıdaki eleştiri ve çağrıların aslında muhattabı Almanya ve onun lideri Merkel. EFSF'nin kaynağının artırılmasından tutun da ECB'nin krize karşı daha aktif rol oynamasına kadar tüm çözüm yolları Almanya'nın 'OK' demesine bağlı.

Peki Almanya ne istiyor?

Aslında Avrupa Birliği'nin kuruluşundan bu yana geçen sürede ekonomik olarak en kazançlı çıkan ülkenin Almanya olduğu artık herkesin bildiği bir konu. Bütün ülkelerin büyüme konusunda birbirini ezdiği noktada 2011 ikinci çeyrek rakamlarına göre Almanya'nın GSMH büyüme oranı % 2,8. Bu rakam diğerleri ile karşılaştırıldığında oldukça iyi görünüyor. Diğer yandan % 10 artı veren dış ticaret fazlası da EURO ZONE denilen bölgenin Almanya için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.

Peki sorun ne?

Almanya'nın bunca aşikar faydasına rağmen Avrupa Birliği'nin dağılmasına kadar gidebilecek olan bu süreçte ayakdiriyor olmasının sebebi ne? Bunun ekonomik ve poliitik yönleri var.

Ekonomik tarafı; eğer Almanya EFSF'ye daha fazla kaynak aktarırsa çevre ülkelerin borçları bir anlamda Almanya'nın toplam borcu haline gelmiş olacak. Borç/GSMH oranı % 3'ler seviyesinde olan Almanya'nın EFSF'ye ekstra 400 milyar Euro daha vermesi durumunda bu oran % 10'lara yükselebilir. Bunu kolay kolay hiç bir Alman vatandaşının onaylaması mümkün olmayacaktır.

Politik olarak ise Sarkozy'nin başına gelenler Merkel'i endişelendiriyor. Senato seçimlerinde ciddi bir yenilgi alan Sarkozy, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine 7 ay kala politik kariyerini tehlikeye soktu. Bu resme bakan Merkel alacağı kararların vebalinin yüksek olmasından endişe ediyor.

Bu sebeplerle gözler Merkel'de. Bu saatten sonra sadece Almanya'nın dedikleri piyasalardaki tansiyonu azaltabilir.