Bloomberght
Bloomberg HT Görüş Ersoy Erkazancı Startup'ların dünyaya açılan kapısı: Körfez Bölgesi'nde Fintech ve Türkiye için fırsatlar
Ersoy Erkazancı
Ersoy Erkazancı
ODTÜ Kimya Mühendisliğinden 1993 yılında mezun olan Ersoy Erkazanci 1996 yılında Bilkent'ten MBA Yüksek Lisans derecesi almıştır. 2 sene mühendislik tecrübesinden sonra yatırım bankacılığı sektörüne giren Ersoy Erkazancı; Inter Yatırım, Koc Portföy, Yapı Kredi Portföy, Garanti Bankası ve son olarak Garanti Portföy'de değişik birmlerde fon yöneticiliği ve birim yöneticiliği yapmıştır. 2016 Mayıs ayından itibaren Bloomberg HT Dubai temsilcisi olarak görev almakta ve Asya, Ortadoğu ve petrol piyasaları ile ilgili piyasa bilgisi vermektedir.

Startup'ların dünyaya açılan kapısı: Körfez Bölgesi'nde Fintech ve Türkiye için fırsatlar

Giriş: 16 Mayıs 2020, Cumartesi 10:43
Güncelleme: 16 Mayıs 2020, Cumartesi 10:44

2015 yılı Ağustos ayında Dubai’ye taşındığımızda ilk gördüğüm yerlerden biri DIFC Dubai International Finance Center; Dubai uluslararası Finans Merkezi olmuştu. Gezerken en çok dikkatimi çeken şey hemen hemen tüm uluslararası firmaların burada ofis açmış olmasıydı. Goldman Sachs, Jp Morgan, HSBC, Standard Chartered, Deutsche Bank, ICBC liste saymakla bitmez. Bu şirketlerin, tabiri caizse çölün ortasına ofis açmalarının bir sebebi olmalıydı. Beşinci senemizi bitirmeye yaklaştığımız bu günlerde bu sebepleri daha iyi anlamakla birlikte, ilk başta Dubai’ye hayranlık duyduğumu ama aynı zamanda İstanbul’dan önce hareket ettikleri için de biraz kıskandığımı söylemeden edemeyeceğim.

DIFC, dünyada finans merkezleri arasında, 2020 verilerine göre 12. sırada. Finans Merkezi konusunu başka bir yazıya saklayayım; ben size Dubai’nin nasıl Finansal teknolojiye önem verdiğini, girişimciler için nasıl fırsatlar olduğunu ve bundan Türk girişimcilerin ve firmaların nasıl faydalanabileceğini anlatmak istiyorum.

GCC Gulf Cooperation Council; Körfez işbirliği konseyi 6 ülkeden oluşuyor. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman, Kuveyt, Katar ve Bahreyn. Bu ülkelerin ortak özellikleri, Arap, Müslüman ve İran körfezini paylaşıyor olmaları. Üye devletler, ticari ve politik birlik arayışında olsalar da, 2017 yılında Katar’a başlayan izolasyonla, birlik olma çabaları bir miktar sekteye uğramış görünüyor. Bu ülkelerin çoğunun geliri petrol olmakla birlikte BAE’nin 7 Emirliğinden biri olan Dubai son yıllarda değişik bir vizyon doğrultusunda ilerleyerek biraz farklı konumlandı. Ekonomisini çeşitlendirdi, turizm, ticaret, teknoloji gibi sektörlere ağırlık vererek bölgenin cazibe Merkezi olmayı başardı. Toplam nüfusu 10 milyon olan ülkeye yıllık 16 milyon turist çekebilmek, Dubai uluslararası havaalanında 90 milyon yolcu trafiği yaratmak küçümsenemeyecek bir başarı. EXPO 2020 ile bunu taçlandırmayı planlarken Covid-19 felaketi, pek çok ülke için olduğu gibi burası için de büyük şanssızlık oldu.

Öte yandan Girişimcilik dünyasında iki büyük gelişme gördük. Amazon, Souq.com’u; Uber de Careem’i satın aldı. E-ticaret ve taşımacılık konusunda iki büyük devin burada kurulup büyüyen iki Startup’ı alması gözleri bir anda bölgeye çevirdi. Peki, Dubai bu ortamı nasıl yarattı? Öncelikle devlet burada hep öncü olarak büyük hedefler koyuyor ve bu hedeflere uyma konunda özel sektörü teşvik ediyor. Örneğin Mars 2117 projesi. Hedef şu, 2117 yılında Mars’ta yaşam olacak, biz de şimdiden Mars’taki şartları taşıyan bilimsel bir şehir inşa edelim ve buna hazırlıklı olalım.

Başka bir proje Smart Dubai; kâğıtsız Dubai 2021. Hedef, 2021 yılı sonunda hiçbir devlet kurumunda kâğıt evrakla yapılan işlem kalmaması. Her şey Blokzincir teknolojisiyle kayıt altında olacak. Bunlara benzer pek çok örnek hedef sayabiliriz.

Özetle Devlet büyük hedefler veriyor ve özel sektörü teşvik ediyor. Ama bunu yaparken de her türlü desteği sağlıyor. Tabii

şirketlerin, devletin koyduğu bu hedeflere uygun projelerle gelmeleri şartıyla...

1 sene ertelenen EXPO 2020’nin temaları, mobilite, sürdürebilirlik ve fırsat.

Alın size Dubai ile çalışmak için benden tüyolar. Yapay zekâ bakanlığı, mutluluk bakanlığı ve hoşgörü bakanlığı olduğunu da unutmadan söyleyeyim.

Peki, neden Türk şirketleri Dubai’ye gelsin?

Dubai, izleyicisi tüm dünya olan dev bir sahne… Çünkü burada nüfusun sadece %15’i Emirlik vatandaşı, gerisi 100’den fazla farklı milliyetten oluşuyor. Burada başarılı olan bir girişim tüm Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya , Hindistan, Uzakdoğu veya Afrika’ya çok rahat açılabilir. Hem burada yaşayan Expatlar hem de buraya iş yapmaya gelen yatırımcılar sayesinde... Internet penetrasyonunun %94’lerde olması, 30bin dolara varan ortalama kişi başı gelir, genç nüfus, düzenleyici kurumların, hızlandırıcıların, girişim sermayesi fonlarının çokluğu, ekosistemi besleyen diğer unsurlar.Dubai’nin fiziksel olarak Türkiye’ye yakınlığı, sürekli uçuş olması, kültür olarak bize benzer olmaları ve Türklerin burada ayrıca sevilmeleri de burayı dikkate değer kılan diğer nedenler olarak sayılabilir.

Peki, gelirken nasıl hazırlık yapalım? Hangi yoldan gelelim?

Öncelikle önyargıları geride bırakalım. “Bu Araplar petrol zengini, bizim de Startup’ımız Türkiye’de çok başarılı, bu iş oldu bile” gözüyle bakmak yanlış olur. Burada para olabilir ama para “Akıllı para” ve burası uluslararası bir arena. Rekabet çok; Hintlisi, Pakistanlısı, Lübnanlısı... Türkiye’de tutan burada tutar mı, iyi düşünmek lazım. Ön hazırlık yapmak, Pazar araştırması yapmak ve bölgeyi bilen biriyle işbirliği yapmak şart. İyi İngilizce, iyi sunum kabiliyeti ve girişkenlik de olmazsa olmazlar arasında.

Fiziksel olarak burada olmanıza çok önem veriyorlar. Bir iş çıkarsa atlar uçağa giderim olmaz.

Yani bedava ekmek yok.

Buraya giriş yapmak için birkaç yol var. Eğer Startup’sanız pek çok hızlandırıcı sayılabilir. DIFC Fintech Hive bunlardan en önemlisi. Fintech İstanbul ile bir işbirliği anlaşması da var. O yüzden Fintech İstanbul üzerinden gidilebilir. Abu Dhabi’de ADGM, Abu Dhabi Global Markets, DIFC’nin en büyük rakibi. TIM’e bağlı Türk Ticaret Merkezi de, teknoloji firmalarına çok ciddi destekler sağlıyor. Eğer bir ürününüz var ve doğrudan gelmek istiyorsanız önce Ticaret Ataşeliği üzerinden, sonra da buradaki başarılı Türk yöneticilerine ulaşarak ilerleyebilirsiniz. Dubai’de çok kaliteli, üst düzey bir Türk topluluğunun olması da sizlere kolaylık sağlayacaktır. Özellikle bankaların IT bölümlerinin başında son dönemde Türk yöneticiler çok arttı.

Önceki yıllarda QNB-Finansbank, CBQ-Abank ile başlayan Körfez sermayesinin Türkiye’ye akışını, en son Emirates NBD, Denizbank’ı alarak taçlandırdı. Bu alımlarda, bizim pazara girerek büyüme isteklerinden daha ziyade, Türk Bankacılığının Finansal Teknolojide ileri seviyede olan “know-how”ını alma istekleri rol oynadı. Türkiye’nin, bu Pandemi döneminde, Finansal Teknoloji ihracatına ağırlık vererek, dijital teknolojilere artan ilgiyi avantaja çevirmesi gerektiğini düşünüyorum.

Son olarak, Dubai’de Fintech alanında en çok anlaşmanın 2018 ve 2019 yıllarında yapıldığını; Wamda Capital; MEVP gibi fonların Türkiye’deki şirketlere yatırım yaptığını; buraya gelmiş ve başarıyla iş yapan Türk Fintech’ler olduğunu, burada kurulmuş başarılı Türk Startup’ları olduğunu da eklemek isterim.

Bir ara Beşiktaş taraftarı yabancı futbolcuları motive etmek için

“Come to Beşiktaş” derdi; ben de şöyle bitireyim; “Come to

Dubai”.

Diğer Yazılar

Dijital varlıkların kalbi nerede atıyor?
Dijital varlık dünyasının en prestijli buluşmalarından biri olan Token2049, 17-18 Eylül tarihlerinde Singapur'da gerçekleşti. Singapur'daki bu enerji dolu atmosfer, dijital varlıkların geleceğinin şekillendiği en önemli merkezlerden biri olduğunu bir kez daha ispatladı. Ancak, Denver, İstanbul ve...