Bloomberght
Bloomberg HT Görüş İrfan Donat TÜSİAD'ın tarım ve gıda raporu (2)
İrfan Donat
İrfan Donat
Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde lisans eğitimi aldıktan sonra, yüksek lisansını Southern Polytechnic State University'de işletme üzerine yaptı. Gazeteciliğe 1997 yılında Milliyet Gazetesi'nde başladı. 2009-2012 yılları arasında Sabah Gazetesi'nde ekonomi editörü olarak çalıştı. Enerji, tarım ve gıda sektörüne yönelik haber, araştırma ve röportajlara imza attı. 2013 yılından bu yana Bloomberg HT'de tarım editörü olarak görev alıyor. Bloomberg HT Televizyonu'nda Tarım Analiz, Akıllı Tarım ve Mevsiminde Tarım programlarını hazırlayıp sunuyor. İrfan Donat, www.bloomberght.com sitesinde de tarım ve gıda sektörüne yönelik köşe yazıları yazıyor.

TÜSİAD'ın tarım ve gıda raporu (2)

Giriş: 29 Eylül 2016, Perşembe 09:40
Güncelleme: 29 Eylül 2016, Perşembe 09:45

TÜSİAD'ın düzenlediği “Yapısal Sorunlar Perspektifinden Verimlilik ve Gıda Enflasyonu” konferansı ve burada açıklanan rapora yönelik notları aktarmaya kaldığımız yerden devam edelim.

Önce şu tespitleri bir kenara not etmekte fayda var.

Dünyada gıda fiyatları uzun bir dönem düşerken, Türkiye’de yükseliş trendi hakim oldu.

Türkiye'de 2013'ten itibaren gıda ve alkolsüz içeceklerin fiyatları artış trendi sergiledi.

Her bir puanlık enflasyonun 0,3 puanı gıda ürünlerinden geldi.

Bir önceki yazıda TÜSİAD'ın raporundaki tespitlere yer verirken, tarımsal desteklemelerin miktarı kadar yöntemi ve yarattığı etkilere de değinmiştik.

Gelin bunu biraz daha açalım...

TÜSİAD'a göre, tarımsal üretim ve verimliliği baskı altına alarak ekonomik gelişme dinamiklerini aşındıran ve rekabet olanaklarını zaafa uğratan yapısal sorunların çözümü yanında tarımsal üretimin gıda güvenliği boyutunu dikkate alarak tarımsal gelir esasına göre yönlendiren bir destekleme sistemine ihtiyaç var.

Destekleme modelinin başarısında ise tarımsal örgütlenmenin rolü daha da önemli hale geliyor.

Rapora göre, üretici örgütlülüğü iyileştirildikçe hem aracılık hizmeti verenlerin hem de kayıtdışı kişilerin sektördeki etkinliği azalırken, fiyatlar üzerine bindirilen kâr marjlarında üreticiler lehine kayma ve tüketici lehine azalma olabileceği belirtiliyor.

Ama burada da nicelikten çok nitelik karşımıza çıkıyor.

TARIMSAL ÖRGÜTLENME SORUNLU

İşte rapordaki bir başka tespit: “Tarım sektörüne ilişkin her türlü kooperatifler, üretici birlikleri, yetiştirici birlikleri, meslek örgütleri, vakıflar, dernekler gibi sayısal olarak binlerle ifade edilen, sınıflandırılması dahi güç olan bir örgütlenme yapısı mevcut. Her şeyden önce bu örgütlenme yapısına yönelik olarak yetki alanı karmaşası yaratma, pazarlama faaliyetleri yürütmeye engel olma gibi sorunlara neden olan mevzuattan başlamak üzere, tarımsal üretim veya üretici gücünü artırmaktan farklı kaygıları olmayan, üretici odaklı ve sayısal çokluktansa etkinlik hedefli yeni bir model çalışmasına başlanmalıdır.”

TÜSİAD'ın hazırladığı raporda tarımda örgütlenmenin sağlanmasıyla ortaya çıkabilecek potansiyellere ve motivasyonlara da dikkat çekiliyor.

Kalkınma kooperatifleri başta olmak üzere üretici örgütleri ile birlikte yürütülebilecek, başlıcaları toplum destekli tarım, kırsal turizm, yöresel ve geleneksel ürünler, gastronomi turizmi olmak üzere alternatif yolların da örgütlenmeyi özendireceğine işaret ediliyor.

Üretici ile tüketicinin yakınlaştığı, böylece üreticinin, tüketicinin ödediği piyasa fiyatından daha fazla pay almasının sağlanabileceği bir modele vurgu yapılıyor.

Tarımsal ürünler için pazarlama kanalının uzunluğu ve aracıların çokluğu da bilinen bir başka sorun. Raporda, üretimden tüketime kadar olan zincirdeki aracılar, her birinin hedefi olan gelir ve kâr marjı nedeniyle fiyatları artıran önemli etkenler arasında gösteriliyor.

Bitkisel ürün üreticilerinin doğrudan pazara girmesi ve pazarlama faaliyetlerini yürütmesinin kendisi için olduğu kadar tüketici için de önemli bir kazanç olabileceği belirtilen raporda, bu açıdan bakıldığında sorun yine örgütlenme olarak öne çıkıyor.

Pazarlama fonksiyonuna sahip örgütlenmeler markalaşma, reklam ve tanıtım, ürün işleme, ihracat dahil pazar çeşitlemesi ve genişlemesi sağlayarak üreticiyi pazarlamada etkin hale getirebilecek en uygun yol olarak gösteriliyor.

Örgütlenmenin üreticiler için pazarlama aşamasında iyileşme sağlayabilecek bir nokta olduğuna vurgu yapılan raporda, lisanslı depoculuk, ürün ihtisas borsaları, ticaret borsaları, vadeli işlem borsaları ve haller gibi tarımsal ürün pazarlamasındaki kurumsal yapının etkinliğinin de tartışılır halde olduğunun altı çiziliyor.

Bu etkinliğin arttırılabilmesi için borsa, lisanslı depo gibi pazarlama organlarının üreticiler lehine düzenlemelerle cazip hale getirilmesi gerektiği belirtiliyor.

TÜSİAD'ın dikkat çektiği bir diğer önemli başlık ise tarımsal sulama stratejileri ile ilgili.

Raporda, “İklim değişikliği, ani kuraklık gibi müdahale edilemeyen doğa olaylarının üretim etkisiyle baş edebilmek adına sulama alanlarının bölgesel olarak ve tarımsal üretim havzaları bazında dağılımı, önümüzdeki dönemde tarımsal üretim potansiyelinin belirlenmesi açısından önem taşımaktadır. Sonuç olarak, önümüzdeki yıllarda gıda arzının artırılması, kuraklığın olumsuz etkilerinin azaltılması, dolayısıyla gıda fiyatlarının üzerinde oluşabilecek şokların azaltılması temelde uygun sulama yatırımlarının hızlandırılmasını gerektirmektedir” deniliyor.

Yukarıda tarım sektörüne yönelik bahsettiğimiz tüm bu sorunlara ve çözüm önerilerine tabiki bir bütün olarak bakmak ve atılacak adımların eş zamanlı olarak planlanması gerekiyor.

Raporda, öneri ve önlemler kısmen sektörün genelini hedef alıyor ama özellikle hayvancılık sektörüne ve tarımsal örgütlenmeye odaklanılıyor.

Yine raporda yer alan şu cümleler de tarım sektörünün geneline bakış açısından önemli: “Büyük çoğunluğu küçük ve orta ölçekteki işletmelerden oluşan bitkisel ve hayvansal üretimin ekonomik olarak sürdürülebilirliği iyi işleyen kooperatiflerden geçmektedir ve çiftçiler bu konuda doğru yönlendirilmelidir.”

"İTHALAT ÜRETİCİLERE RAKİP HALİNE GELMEMELİ"

Bitkisel ve hayvansal üretimde en önemli problemlerden birisinin ithalata dayalı girdi kullanımı olduğu kaydedilen raporda, ithalatın yurtiçinde besicilere rakip hale gelmesine engel olunması gerektiğinin altı çiziliyor.

TÜSİAD, 'Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi'nin çalışmalarının önemine vurgu yaparken, kurumsal yapısıyla birlikte çok daha etkin hale getirilmesi gerektiği görüşünü savunuyor.

Ayrıca tarım ve gıda sektöründe hem mevcut hem de gelecekte uygulanabilecek her türlü politikanın etki analizlerini ortaya koyacak çalışmaların yapılması ve bunlarda sürekliliğin olması diğer önemli bir gereklilik olarak ortaya konuyor.

Bu gereklilik ise şöyle açıklanıyor: “Etki analizleri kamu sektörüne, piyasada bir oyuncu olarak var olurken mutlak gereklilik durumunda piyasaya regüle etmesi, gerekli önlemleri alması ile tarım politikalarını oluşturması ve yürütme görevini yerine getirmesi için somut ve sağlam bir zemin sağlayacaktır.”

Gördüğünüz gibi tarımsal sorunlar gıda sektörü ile etki-tepki halinde. O yüzden konuya farklı boyutlarıyla bakmak ve bir bütün olarak değerlendirmek gerekiyor.

TÜSİAD, hem hazırladığı rapor hem de düzenlediği konferansla bu sorunların önemli bir kısmına değindi ve çözüm önerilerini de ortaya koydu.

Biz de sizinle paylaşmaya çalıştık.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com

Diğer Yazılar

Gıda terörü tam gaz
İRFAN DONAT - Bloomberg HT Tarım Editörü Gıdada taklit ve tağşişin maalesef önüne geçilemiyor. Bal görünümlü glikoz şurubu, at ve eşek etinden köfte ve lahmacun, pamuk yağı karıştırılmış zeytinyağı derken bir dönem merdiven altı diye tabir edilen milyarlarca liralık sahte gıda ekonomisi artık...