Gönül isterdi ki 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kadınların eşitliğini kutlayalım ama ne yazık ki bu yıl da ardı arkası kesilmeyen kadına şiddet ve kadın cinayetleri haberlerinin gölgesinde geçti. Biliyoruz ki kadına yönelik şiddet toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklandığı gibi aynı zamanda bu eşitsizliği artırıyor. Toplumun kanayan bu yarasını durdurmak için ise hepimize görev düşüyor.
Finans sektöründe kadının temsiliyeti artıyor
Her ne kadar iş hayatında kadınların her kademede temsili giderek artsa da maalesef bu ilerleme yavaş adımlarla oluyor. Küresel strateji ve yönetim danışmanlığı şirketi Oliver Wyman’ın yayınladığı ‘Women in Financial Services 2020’ adlı araştırmaya göre dünya genelinde finansal hizmetler sektöründe 2008 yılında icra kurullarındaki kadın oranı yüzde 13 iken bu oran 2019 yılında yüzde 20 seviyesine çıktı. Yönetim kurulundaki kadın temsil oranı ise daha hızlı ilerleme kaydetti. Rapora göre sektörde 2008 yılında yönetim kurulunda bulunan kadın oranı yüzde 13 iken bu oran 2019 senesine gelindiğinde yüzde 23’e ulaştı.
Her 3 kadından 1’i ayrımcılığa maruz kalıyor
Türkiye özelinde ele aldığımızda Türkiye Bankalar Birliği’nin son verilerine göre bankacılık sektöründe kadın çalışan oranı yüzde 50’nin üzerinde seyrediyor. Bu her ne kadar umut verici bir gelişme olsa da TransferGo’nun DijiFi ile birlikte finans (banka ve iştirakleri), fintech, ödeme sistemleri, blockchain, kripto para ve girişim ekosistemlerinde çalışanların katılımıyla gerçekleştirdiği “Finans Sektörü Cinsiyet Eşitliği Araştırması” ise finans sektöründeki cinsiyet ayrımcılığını gözler önüne seriyor. Araştırmaya katılan kadınların yaklaşık yüzde 52’si çalıştığı sektörde ayrımcılığın oldukça yüksek seviyede olduğunu belirtirken, yüzde 39.6’sı ise ayrımcılığın orta seviyede olduğunu ifade etti. Araştırmaya göre ayrıca katılımcıların yüzde 39’u iş hayatında en az bir kez ayrımcılığa maruz kaldığını kaydederken, yüzde 32’si ise iş hayatında ayrımcılığın en çok terfiyi etkilediğini söyledi.
FinTech sektöründe ilerleme sınırlı
Finansal teknolojiler sektörü özelinde baktığımızda ise uluslararası danışmanlık şirketi Deloitte'un son yayınladığı global rapora göre FinTech girişimi kurucularının sadece yüzde 7'sini kadınlar oluşturuyor. Aynı rapor FinTech'ler tarafından 2019 yılında toplanan fonun sadece yüzde 1,3'ünün kurucuları kadın olan şirketlere gittiğini ortaya koyuyor. Raporda fırsatlara eşit erişim sağlanamadığına ve son 10 yıldaki artışın istikrarlı olsa da yetersiz kaldığına işaret edilirken; daha fazla ilerleme için ise hem yatırımcıların hem de finansal teknoloji sektörünün gösterilen çabaları yeniden gözden geçirmesi gerektiğine vurgu yapılıyor.
Finansal hizmete erişim kısıtlı
Finansal hizmete erişim açısından da durum iç açıcı değil. Dünya Bankası’nın Global FINDEX verisine göre, 2017 yılı itibarıyla dünya genelinde banka hesabına sahip kadınların oranı yüzde 65. OECD ülkelerinde bu oran yüzde 94 iken, Türkiye’de ise yüzde 54’ler seviyesinde seyrediyor.
Son olarak girişimcilik ekosistemini de inceleyecek olursak; Türkiye’de kurucusu ya da kurucu ortağı kadın olan girişimlere yapılan yatırım 2019 yılında 6 milyon dolar iken bu rakam 2020 yılında 43 milyon dolara ulaştı. Startup.watch’un Türkiye Girişim Ekosistemi Şubat 2021 raporuna göre Türkiye’de 2021 yılının Ocak ve Şubat aylarında 27 girişime toplam 186 milyon dolar yatırım yapıldı. Rapora göre söz konusu iki ayda kadınlar tarafından kurulan sadece 2 girişim yatırım aldı.
Tüm bu raporlar ve araştırmalar toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamada daha gidecek çok yolumuz olduğunu gösteriyor. Unutmamalıyız ki kadınların eşit katılımı olmaksızın toplumsal refah ve kalkınma sağlanamaz. Bu eşitsizliği yok etmek için hepimiz güçlerimizi birleştirmeli ve değişime kendimizi adamalıyız. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanacağı ve en önemlisi şiddetin son bulacağı günlere ve 8 Mart’lara en kısa sürede ulaşmak dileğiyle.
Yazara ait görüş yazılarından anında haberdar olmak için e-posta adresinizi giriniz.