Çocukluğumuzda büyük bir heyecanla izlediğimiz bilim kurgu filmlerinde “fantastik” olarak adlandırılan ne varsa hepsi birer birer gerçekleşiyor. Jules Verne, Ay’a Yolculuk romanını yazdığında yıl 1865’ti insanlık aya ancak 1969’da gidebildi. Hugo Gernsback, “Ralph 124C 41+” kitabında radar ve güneş enerjisi gibi teknolojilerin benzerlerinden bahsederken, bir başka kült yazar H. G. Wells ise 1899 yılında yazdığı “Efendi Uyanıyor” romanında günümüzde sıklıkla kullandığımız hareket sensörlü otomatik kapıları tarif ediyordu. Diğer kitaplarında sesli mesaj kullanımına yönelik, yani aslında o günlerde aklımıza dahi gelmeyecek bir teknolojinin ipuçlarını veriyordu. Arthur C. Clarke imzası taşıyan “2001: Bir Uzay Destanı” filminde de bugünkü tabletler tarif edilirken “Şehir ve Yıldızlar” adlı kitabında da sanal gerçeklikle güçlendirilmiş video oyunları anlatılıyordu.

Edward Bellamy’nin 1888 yılında yayımlanan “Geçmişe Bakış” romanında kredi kartı, Ray Bradbury’nin efsane romanı “Fahrenheit 451”de kulak içi kulaklıkları duyduk. Bu “fütürist” yazarlar, o yıllarda hayal bile edilemeyen ancak bugün günlük hayatın birer parçası olan teknolojileri tarif ediyordu. Bundan sonra neler olacağını kestirmek için biraz daha fazla bilim kurgu okusak fena olmaz…

Ve hayatımızın kült filmlerinden “paralel evreni” anlatan Matrix!

Matrix’te anlatılan ve bir telefon bağlantısıyla geçiş yapılan başka evrene şimdilerde Metaverse diyoruz.

Pazarlamanın yeni adresi olacak

Sanal algı dünyasındaki yapay yaşam olarak anılan Metaverse, fiziksel bir çabaya gerek duyulmadan artırılmış ve sanal gerçeklik cihazlar yardımıyla zihinsel olarak hissedilen ve algısal bir evren. Ve yepyeni bir deneyim yaşamak isteyenlerin “geç kalmayalım” endişesiyle erkenden “yer kapmaya” çalıştığı Metaverse dünyası, ekonominin de hayat bulduğu bir dünya olma yolunda hızla gidiyor. Geçtiğimiz haftalarda benim de yatırımcıları arasında olduğum girişim ekosisteminde 360 derece yüksek etki hedefiyle yola çıkan hiWorld’ün basın toplantısını Metaverse’de gerçekleştirdik. Oldukça ses getirdi ve katılım yüksekti.

Tüm dijital dünyaların birleşimiyle oluşan kolektif bir sanal paylaşım alanı olan Metaverse; şirketlerin, markaların, kurumların ve bireylerin bu dünyada ‘sanal’ mülk satın almasıyla yepyeni bir dönüşüm yaşayacak. Çok sayıda ünlü markanın şimdiden defileler düzenlediği, ev dekorasyonu ya da kıyafet gibi ürünlerin uygulamalarının hızla boy gösterdiği bu dünya, finans sektörü için de yepyeni fırsat sunuyor. Metaverse ile birlikte ödeme işlemleri, kimlik doğrulama, alışveriş yapma, yatırım yapma gibi birçok finansal işlemi yapmak mümkün hale gelecek. Aslında istediğiniz yerden bu dünyaya girerek sanal bankacınızla görüşme yapmak, yatırım kararı almak, bankacılık işlemlerinizi yapmak mümkün olacak. Bunu mekân, zaman bağımsız bir şekilde yapmanız da cabası…

Token ekonomisi vazgeçilmez hale gelecek

Ülkemizde olduğu gibi dünyada da finans sektörü, yüksek sermaye yapısıyla inovasyona, dijitalleşmeye öncülük etti. Günümüzde tüm bankacılık işlemlerimizi mobil cihazlar üzerinden yapabiliyoruz. Artık geleneksel bankaların yanı sıra FinTech’ler, dijital bankalarla finansal hayatımızı sürdürme şansımız da var. İşte bu sürecin bir sonraki durağı Metaverse dünyası olacak. Şimdiden birçok yerli ve yabancı bankanın Metaverse dünyasında neler yapacağını tasarladığını, yer satın aldığını hatta test çalışmalarına başladığını duyuyoruz.

Kısa bir süre sonra servis ve ürünlerini Metaverse üzerinden nihai tüketiciye sunacak olan bankaların büyüdüğü, bu dönüşümü gerçekleştiremeyen bankaların ise şube kapatma ve işten çıkartma haberleriyle gündeme geleceği bir dönem bizi bekliyor. Metaverse dünyasında hayat dijitalleşme üzerinden yürüyeceği için de token ekonomisinin, gerçek paranın tahtını daha güçlü bir şekilde sallayacağını da söylemek yanlış olmaz. İşte bu dönüşüm “merkeziyetsiz” bir yapıyı da dayatacak.

Merkeziyetsiz finansal hizmetlerle kişiler ve kurumlar; eski ekonominin finansal hizmetlerini çok daha kapsayıcı, çok daha büyük ve evrensel kitlelere sunabiliyor. Uzun zamandır hızla büyüyen merkeziyetsiz finans çözümleri sayesinde bugün farklı tokenlar ile finansal getiri sağlamak, birikim yapmak ve bunların da ötesinde fiziksel ya da sanal alışverişlerde bu tokenları kullanmak mümkün hale geldi. Metaverse’lerin büyümesiyle yeni nesil finansal hizmetlerin erişilme ve yayınlaşma hızı da katlanarak artacak.

Evet karşımızda yeni bir dünya var ancak “cazibesine” kapılıp ölü yatırım yapmamak gerekiyor. Bankaların, FinTech’ler ve diğer teknoloji şirketleriyle ortak çalışmalar yaparak fırsatları doğru şekilde kullanması büyük önem taşıyor. Yeni evrenler sadece bankalar için değil, FinTech’ler için de ölçeklerini hızla büyütecekleri bir potansiyel barındırıyor. Bu dünyada ilk olmanın dışında ne yaptığın, müşterine ne kattığın çok daha önemli olacak. Doğru ve yaratıcı stratejiler belirleyen şirketlerin yeni evrende de var olmaya devam edeceğini ve bu fırsatlarla büyüyeceğini düşünüyorum. Yeni dev şirketlerin doğacağı tahminini yapmak da pek de sıradışı bir öngörü olmayacak. Biz de akılcı adımlarla bu dünyada yerimizi almalıyız.

Advertisement