Advertisement

Dünya’da fırtına gibi esen COVİD-19 pandemi dalgası, yaşam biçimimizi bir anda kökünden değiştirdi.  Çin’de başlayan salgının yarattığı sosyal izolasyon zorunluluğu, okulların, ofislerin ve işyerlerinin kapatılması gerekliliğini doğurdu.  Buna bağlı olarak, ülkemiz özel sektörü de oldukça duyarlı ve atak davrandı.  Özellikle, büyük şirketler evden çalışma sistemine çok hızlı geçti.  Bunu küçük, orta ölçekli şirketler de izliyorlar ve geçiş süratle devam ediyor.  

Diğer taraftan okullar da 1 haftalık aradan sonra, online eğitim düzenine Pazartesi geçtiler.  

Sosyal mesafe, evden çalışma düzeni ve uzaktan eğitimin internet trafiği üzerindeki etkisi ne oldu?

İnternet trafiği artıyor. Türkiye’de 2019 yılında data kullanımında ortalama artış %50 olmuştu. Hatırı sayılır bir artış bu...  Sektörden edindiğim bilgilere göre, sadece son bir hafta içersindeki, internet kullanımı (data trafiği) artışı  %30.  

İnternet üzerinden uzaktan bağlantılı yeni çalışma düzenimiz, sosyal medya kullanımı, mesajlaşma, film indirme ve izleme,  oyun vb. hizmetlerin kullanımının artması,  trafikte bu olağan üstü artışı sağladı.  Aslında dünya’dan kopuk değiliz.   ABD’de yerleşik operatör AT&T de, iki gün önce, %40’lık bir artış sağladıklarını söyledi.  Salgının daha uzun zamandan beri devam ettiği Italya’da ise, son üç hafta içersinde data kullanımındaki artış %70.

Türkiye’deki yaklaşık 65 milyon genişbant internet abonesi de bu yeni düzene uyum sağlamaya çalışıyor.   Normal şartlarda 2-3 sene sonra oluşması beklenebilecek kullanıcı ihtiyaçları, beklentileri ve bunlara ilişkin çözümler, hızlanarak önümüzdeki 12 ayda ortaya çıkacak gibi görünüyor.   Yani dünya genelinde ve Türkiye’de takvimi çok ciddi bir şekilde öne çektik. 

Peki nelerden bahsediyoruz.  Şu sıra yoğun olarak odaklandığımız, uzaktan toplantı, eğitim, elektronik ticaret, ödeme sistemleri alanlarındaki çözümler...   Talebin artacağı diğer alanlar ise, dijital sağlık, akıllı tarım, akıllı ev ve şehirler, IoT çözümleri...   Bu çözümlerin hepsi önemli üstyapılar.   Bu üstyapılarda ülkemiz şirketlerinin çok hızlı, yenilikçi çözümler üreteceğini düşünüyorum.   Teknolojideki güçlenmemiz şu an için öngörülemeyen ve fakat ileride oluşabilecek olağanüstü farklı koşullar ile daha kolay başaçıkabilmemizi sağlayacakdır.   Bu suretle uluslararası rekabetten geri kalmayıp, ekonomik kalkınmamızı da sürdürelebilir kılacağız.

Ancak, bu üstyapıların bir de çok  güçlü altyapılara ihtiyacı var.   Evet, bu nedenle konumuz Türkiye’de  genişbant internet altyapısının nasıl sürdürülülebilir kılınacağı ve bugünkünden çok daha güçlü ve yaygın hale nasıl geleceği konusu...

Telekomünikasyon altyapımız yeterince güçlü mü?

İlk önce mobil genişbant internet tarafına bakalım.  Sektör,  3G’de kapsama alanı olarak nüfusun %99’unun kapsandığını ifade ediyor.   Diğer taraftan 4.5G’deki kapsama, nüfusun %85’ine ulaştı.  Toplam kullanıcıların ancak %40’ı 4.5G kullanıyor.   Bu durum bazı kullancıların 4.5G’yi destekleyen cihazlara geçmemiş olması veya geçmiş olduğu halde 3G’den 4.5G’ye geçiş yapmayı kabul etmemesinden kaynaklanıyor.  Bu bağlamda, operatörler geçişi hızlandırmalı.  Kapsama olarak durumumuz pek de fena değil aslında.  Mobil tarafta ağırlıklı olarak kırsal kesimlerde biraz daha yaygınlık lazım ama mevcut şebeke kapasitesinin arttırılarak (internet otoyollarının genişletilerek) trafiğin akışını kolaylaştırmak, hızlandırmak şart.  Trafiğin yoğunluğunu şu an bile hisseder durumdayız.  Trafik arttıkça yatırımlar eş zamanlı gelmezse, video bağlantı yaparken donma, kesilme vb durumların kullanıcılara yansıması beklenmelidir.   Bu yüzden operatörlerin yatırımlarını öne çekmeleri gerekecek.   

Mobil geniş bantta eksiklikler giderilir ve şebeke kaliteleri kötüye gitmez diye kabul etsek de, tüketiciler açısından yukarıda bahsettiğim üstyapı çözümlerinin hepsine düzenli olarak mobil cihazları kullanarak erişmek pek gerçekçi ve fizibıl görünmüyor.  Bunun nedenini  şöyle açıklayayım. Türkiye’de mobil cihazlarda ortalama kullanım 10 GB civarında.  Uzaktan toplantı düzenleri, eğitim, sağlık ve diğer sıraladığımız konular, çok daha fazla data tüketimi gerektirecektir.   Bu operatörler açısından belki olumlu olabilir ama tüketicilere sunulan paket miktarları ve bugünkü fiyatlarla geniş bir kullanım sağlanamayacaktır.   Bu yüzden evimizde ofisimizde güçlü ve yüksek kapasiteli sabit genişbant internete ihtiyacımız var.

Öyleyse sabit internet tarafındaki duruma bakalım.

Türkiye’de 22 milyon hane var. Bu hanelerin ancak 6 milyonu sabit genişbant internet kullanıyor.  Fakat bu 6 milyon kullanıcının kullanım hızlarına baktığımız zaman önemli bir kısmı görmek istediğimiz yüksek hızlara sahip değil.   Eski Bakanlarımızdan Sayın Binali Yıldırım’ın bir sözü aklıma geldi.   ‘Otobanda hız felaket, internette hız bereket getirir’ derdi.  Böyle de baktığımız zaman, internet kullanıcılarının sadece %40’ının hızlarının 20 Mbps’nin üzerinde olması iyi bir duruma işaret etmiyor.  Öte yandan kapsama anlamında 22 milyon hanenin tamamına doğrudan fiber internet sağlayabilen bir altyapıya ihtiyacımız var.

Rekabet etme zamanı değil...  Güçlü fiber altyapı için milli seferberlik ilan etmeliyiz

Türkiye’de fiber altyapı hızlı gelişmiyor.  Bunu aslında sektör aktörlerinin tamamı da çok iyi biliyor.  Alternatif altyapı kurmaya çalışan operatörler bunu yıllardır dillendiriyorlar.  Hatta ortak altyapı kuralım çağrısında bulunuldu.    Burada Ulaştırma Bakanlığının ve Bilgi Teknolojileri ve İletişimi Kurumu’nun (BTK) desteğine ihtiyaç var.   Mevcut mevzuat kısıtlamalarla dolu.  Teknik detaya girmeyelim ama tesis paylaşımı, kazı izinleri vb politikalar, süreç ve prosedürler ile Türkiye’nin güçlü yaygın bir fiber altyapıya kavuşması mümkün değil.   Tüm mevcut durumu bir kenara koyup temiz bir sayfa açmamız lazım.  Operatörler masaya oturacaklar ve hep birlikte tüm Türkiye’yi en kısa zamanda sabit fiber internet ile kapsayacaklar.   Hanenin, binanın içine giren, interneti yavaşlatan bakır kablolardan kurtulacağız.   Gerçek anlamda fiber evlere girecek!

Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanı, daha yakın dönemde birkaç kez ’Fiber altyapıda çok yavaş ilerliyoruz hızlanmamız lazım’ dedi..  Artık bu konunun yarına bırakılmaması gereğini, tüm uygulayıcıların, stratejik gördüğümüz telekominikasyon sektöründe, el birliği yaparak acilen bir plan ortaya koyması ihtiyacını, bir kez de buradan ortaya koyalım..

Şunu bilelimki bu olağanüstü zor koşulları millet olarak hep birlikte aşacağız.  Ancak, öğrendiklerimiz, kısa dönemde değişen davranış biçimlerimiz daimi ve kalıcı olacak.    Birkaç sene içerisinde hayata geçirmek zaruriyetini hissedeceğimiz 5G teknolojileri açısından da baktığımızda, bugün yapılacakları, acil durum ilan edip, hemen ortak altyapı konusunu devreye almamız gerekiyor.  Türkiye’nin dijital çağdaki stratejik konumu, uluslararası düzeyde rekabetçi olması ve tüketicilerin yararı açısından yapılması gereken doğru hareket budur.