Bloomberght
Gökhan Şen
Gökhan Şen
Marmara Üniversitesi 'Aktüerya' Bölümü mezuniyeti sonrası, 2007 yılında Finans Bölümü üzerine master yaptı. 2007 yılında Ata Yatırım'da Yatırım Danışmanı olarak kariyerine başladı, 2009 yılından itibaren Fon ve Portföy Yöneticisi olarak devam etti. 2010-2013 yılları arasında Bloomberg HT'de Araştırma Müdürü olarak görev aldı. 2013-2015 yılları arasında Ak Yatırım'da Uluslararası Piyasalar Araştırma Müdürü olarak çalıştı. Bloomberg HT'de Eonomi Koordinatörlüğü görevinin ardından Genel Yayın Yönetmeni olarak görev yaptı.

Zombie İtaliani

Giriş: 21 Aralık 2016, Çarşamba 20:07
Güncelleme: 21 Aralık 2016, Çarşamba 20:07

Avrupa'da banka sorunları sürüyor. Bankacılık kendine bir çıkış bulamadığı gibi sorunları da dağ gibi yerinde duruyor. Üstelik krizi tetikleyen tehlikeli ilişki bitmek şöyle dursun, daha da güçlenmiş durumda.

Avrupa'da ülke borçlarının bir sorun olduğu ve kimi ülkelerin bunları ödeyememe riski ortaya çıktığında birkaç kötü şey aynı anda olmaya başladı. Ortaya bir döngü çıktı. Bu döngü kabaca şöyle işledi:

Ülke borcu stresli seviyelere yükselir / Tahvil fiyatları düşmeye başlar / Bu tahvili taşıyanlar korkuyla satarlar / Satışların ardından ülkelerin kredi notları düşer / Notlar düşünce tahviller daha fazla değer yitirir / Faizler sürdürülemeyecek seviyelere çıkarlar / Artan stres bu tahvili taşıyanları vurur / Banka bilançoları darmadağın olur / Bankalar mecburen tahvil satarlar / Tahvil faizleri yine yükselir / Bilançolar daha fazla bozulur / Kredi notları düşer

(...) ve aynı döngü devam eder.

Yaşanan krizi böyle tanımlayınca Avrupalı liderler doğru sonuca vardılar. Bankalar ve ülkeler arasındaki bu tehlikeli & geri beslemeli döngüyü kıracaklardı. Merkez bankası faizleri sıfırlayacak, hatta eksiye çekecek ve bonoları bizzat alarak yardımcı olacaktı. Bu arada resmi şekilde banka ve ülke kurtarmaları gelecekti. Hepsi oldu ancak bugün baktığımızda bankalar daha fazla tahvil taşır durumdalar. Kriz dindi ancak sorun daha da büyüdü.

Tüm bunlar yaşanırken ekonomiler yavaşladı. Kaldıracı olanlar kendilerini temizlediler. Bir bilanço resesyonu yaşandı. Özeli, kamusu net borç ödeyici durumuna geldiler. Sonuç, koskoca bir yavaşlama ve kredi talebinde düşüş oldu. Bankalar zarar gördüler. Reel ekonomi çakıldı. Zararlar arttı, batıklar birikti. Bankalar, özellikle de sermaye yapısı zayıf olanlar bu işten çok zarar gördüler. Sayısız kere sermayeler artırıldı, çalışanlar işten atıldı ancak kimi bankalar için değişen az şey oldu. Bugün Eurostoxx600'deki bankalar hala defter değerlerinin 0.7 oranında işlem görüyorlar. Yatırımcılar hala bu hisselerden uzak duruyorlar.

İtalyan bankaları örneğin, bugünlerde yine gündemdeler. Nasıl olmasınlar ki. %14'e varan sorunlu kredi portföyünün üstünde oturuyorlar. Üstelik bunları yiyip bitirecek bir enflasyon da onları marjinal büyüklüğe hapsedecek bir kredi büyümesi de söz konusu değil. Marjların da pek parlak olduğunu söyleyemeyiz.

Bugün geldiğimiz noktada İtalyan banka hisseleri sürekli spekülasyona konu olan, yatırımcıların gözünden bakınca birer kara delik konumuna gelmiş hisselerdir. Bir İtalyan bankasını ucuza almamanın en büyük dayanağı ileride zarar ziyandan ve sorunlu portföylerden ötürü sermaye artışına iştirak etmek zorunda kalmaktan kaçınmaktır. Üstelik ileri dönük olarak bir görünürlük de yoktur. Keza bu bankalar ortaya somut bir plan koyamamaktadırlar. İtalya, Avrupa içinde de milli hasılası en düşük artışları gösteren ülkelerden biridir. Üstelik uzun yıllardır...

Bu ülke bankalardan biri olan ve dünyanın aynı zamanda en eski bankası olan Banca Monte dei Paschi di Siena'yı ele alalım. Ortaya koyduğu plan bir türlü özel sektörü yeteri kadar tatmin etmedi. Ya da yeterli büyüklükte yatırımcı tabanını cezbedemedi. Banka 2007'deki ihtişamlı fiyat seviyesine göre bugün %99 değer yitirmiş durumda. Başka bir ifade ile o değerinin %1'ine inmiş. Özel sektörün bu ilgisizliği sürerse likidite pozisyonu el vermeyecek ve tahminen banka bu gerekçe ile Avrupa kurtarma kurallarının etrafından dolanılarak kurtarılacak. Sahibi İtalyan halkı olacak.

Başa dönecek olursak, banka & ülke ilişkisini hatırlayalım. Bugünün özel sektör varlığı yarının kamu yükümlülüğü olacak. Yani İtalyan hazinesine borç yazılacak ve buradan gelen para ile kamu bir bankayı daha kurtarmış olacak. Bir başka zombi banka daha. Başlık İtalyan Zombi anlamına geliyor arama motorlarına göre.

Başka zombiler yaratmamak için kamu ve banka ilişiği kesilmeliydi. Bu fırsat kaçtı. Siyasetçiler, bürokratların kazandırdığı zamanı harcadılar. Şimdi bu ve benzeri kaçan fırsatlar kendilerine popülizmin ve vasatın yükselişi olarak geri dönüyor. Şimdi aşırıcılar, ırkçılar, anti-AB'ciler ve türlü türlü karşı duruşla mücadele etmek zorundalar.

Bu mücadele sürerken büyüme çeşitli kanallar ile gelirse ne ala. Gelmezse, sorunlarını çözememiş olanlar tarih sahnesinden çekilecekler ya da zararlar sosyalize ederek halk bol bol 'zombi banka' sahibi olacak.